Yerel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde siyasi partiler genellikle adaylarını belirlediler. Hangi siyasi partide veya hangi siyasi görüşte olursa olsun, yaşadığı şehre hizmet etmek gayesiyle kamuoyu önüne çıkan, başkan olabilmek ve şehr-i emin olmak için yoğun bir çalışma temposu içine giren adayların bilmeleri ve uygulamaları gereken bazı özellikler, bir takım şartlar vardır.
Bu yola çıkan ve hemşerilerine hizmet etmeyi gaye edinen başkan adayları henüz işin başında iken bu özellikleri, bu şartları, bu prensipleri bilmeli, kendilerini bu zorunluluklara alıştırmalı ve adımlarını buna göre atmalıdırlar.
Olması istenen şartların başında gelen en önemli husus ve dikkat edilmesi gereken çok önemli bir konu söz vermektir. Bütün adayların, bilhassa başkan olarak seçilme ihtimali fazla olan adayların çalışmaları esnasında seçmenlerine veya çevresindeki insanlara, yapabileceği sözleri vermeleri gerekmektedir. Adaylık esnasında ölçüsüz bir şekilde her türlü sözü vererek, hele bu dönemi bir atlatalım sonrası kolay anlayışı ile oyları alabilmek ve çevresindeki insanlardan yararlanmak uğruna söz verme ve ahidleşme gibi ulvi değerleri kendi siyasi menfaati için kullanmak çok kötü ve çok çirkin bir icra-i faaliyettir. Yapılamayacak sözler verilmemeli, verilen sözler de başkan olduktan sonra mutlaka yerine getirilmelidir. Yani söz; günü kurtarmaya yönelik değil, yerine getirmek niyeti ve gayesi ile verilmelidir.
Adaylık döneminde kendisi için önemli gördüğü, çalışma veya istişare ekibine dahil ettiği kişilerden, ihtiyacı varken yararlanmak ve onlardan istifade etmek işi bitince de, o insanları bir kenara fırlatmak yani kullanıp atmak niyetini asla taşımamalıdır. Başkan olunca nasıl ve hangi şartlardan geçerek bu makama geldiğini unutmamalı, şükran-ı nimet ve vefa duygusunu hatırından çıkarmamalıdır. Eski ve gerçek dostlar asla unutulmamalı, çevresinin dost gözüken yalaka tipler tarafından kuşatılmasına izin verilmemelidir. Bu konuda Eba Müslim Horasani’nin şu sözünü rehber edinmekte yarar var. “Zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Ahde vefa çok önemli bir değerdir. Adaylarda ve başkan olacak kişilerde aranması gereken en önemli husus ahde vefaya bağlı olmaktır. Ahde vefa yani verdiği sözlere, ahidlerine ve yaptığı akitlere bağlı kalmak bir başkan için temel şarttır. Unutmamak gerekir ki, ahde vefa imandandır. Peygamber Efendimizin münafıklık alameti olarak saydığı üç konudan birisi ahde vefaya bağlı olmamaktır. Ahde vefaya bağlı kalmayan kişilerden başkanlık gibi örnek alınacak, topluma önderlik yapacak ve şehrin insanlarına numune olacak lider vasfına haiz bir makamda bulunmasını bir tarafa bırakın, en basit insani değerleri bile üzerinde taşımasını beklemek doğru olmaz. Yani vefasız kişiden değil başkanlık, insanlık bile sâdır olmaz.
Adaylığı esnasında verdiği görüntü ile başkan olduktan sonra takındığı tavır farklı olan kişiler, allâme-i cihan olsa hiçbir kıymet ifade etmezler. Her işin başı samimiyet ve dürüstlüktür. Samimiyetle ve ihlasla yola çıkan kişiler kazanır, samimiyetsiz ve içi ile görüntüsü, özü ile sözü farklı olan kişiler başkan olsalar dahi kaybederler. Zira kendileri için neyin hayırlı olduğu önceden bilinemez. Başkan olmak, hayırlı olmakla eşdeğer değildir. Bir aday için başkanlık makamı, belki ona hayır getirmeyecektir. Ayrıca, hayat sadece bu dünyadan ibaret değildir. Atılan her adımda ebedi âlem ve hesap verme duygusu asla unutulmamalıdır. Onun için atılan her adım samimiyetle ve ihlasla atılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; samimiyetle yapılan işlerde rahmet ve bereket, samimiyetsiz ve riyakârca yapılan işlerde ise bereketsizlik, hayırsızlık, perişanlık ve rezillik vardır.
İsraf, çok kötü bir alışkanlıktır. Adaylığı esnasında israfa, lükse, şatafata ve reklama dûçar olan kişilerin başkan olduktan sonra da bu alışkanlıklarından kurtulmaları zordur. Yapılan işlerde hizmet ve Allah rızasını kazanmak ön planda tutulmalı, aşırılıklardan, kötü huydan, israftan şiddetle kaçınılmalı, Beytül mâl’in her kuruşuna titizlik gösterilmelidir. Kendi reklamını yapmak için, bütçeden gözünü kırpmadan milyarlar, hatta trilyonlar harcayan başkanlar, bunların hesabını nasıl vereceklerini düşünmelidirler. (Devamı var)