Konya’nın tarih ve kültür mirasının dünyaya açılması konularında kafa yoracak, hizmet belediyeciliği kadar vizyon belediyeciliğinde de atılım yapacak, geleceğe yönelik ufku açık çalışmalarla adından söz ettirecek bir belediyeniz varsa…
İşte o şehirde yaşamanın farkını hissedersiniz…
Kurumsallık plan ve programıyla birçok önemli çalışmaya imza atıldı bu dönemde… Konya’nın adının Brüksel’de, Tokyo’da duyurulmuş olması müthiş bir şey…
Dünya Mevlana Yılı’na rağmen kültürel faaliyetler çerçevesinde pek çok projenin bekletilmesini ya da ertelenmesini tenkit etmekle beraber, Mesnevi’nin dünya dillerine tercüme edilmesi gibi Mevlana felsefesini dünyayla buluşturan bir çalışmanın Mevlana’nın huzurundan başlatılmasının iyi düşünülmüş bir proje olduğuna inanıyorum. Sosyokültürel belediyecilikte iz bırakan bir isim olarak Akyürek'i, şehir ahalisi hakkı teslim etmese bile tarih şüphesiz teslim edecektir.
Belediye yayınlarının bu dönemde ilgililerine parayla satılması da önemli bir adım oldu. Geçmiş dönemlerde depolarda çürümeye terk edilen güherçile kokulu eserleri edinebilmek için binbir türlü zahmete giren, yalvaran insanların nasıl eli boş gönderildiklerini belediye içinden gelen birisi olarak bir ben bilirim, bir de bugün Kültür Dairesi’ndeki arkadaşlar…
Kültür sevdalılarının bile ulaşamayacağı eserlerin kemiyetiyle övünenler, ne yazık ki şehrin hafızasına müdahale etmeyi, genetiğiyle oynamayı belediyecilik zannetmişlerdir. Geçmiş dönemlerden kalan maalesef dağıtılmamış eserlerin önsözleri yırtılarak, kimi taze başkanların imzasıyla yeni takdim yazıları iliştirilmiştir; belge, fotoğraf, ses, görüntü kaydı ne varsa çöpe atılmıştır. İnternet sitelerinin arşivlerine bile müdahale edilerek geçmişin izleri yok edilmiştir. Hizmet duvarında bir tuğla olabilmek için halkın verdiği görevi layıkıyla yerine getireceklerini söyleyenler, yine halkın getirdiği adamların koyduğu tuğlaları sökerek işe başlıyorlar.
Şehir medeniyeti, iyi ya da kötü bir gün tarihin not vereceği mimarların elinde şekillenirse, o zaman geçmişin izlerini silerek not vermeye kalkmayın. Halkın seçtiği Başkanların, şehrin sivil kuruluşlarıyla aralarındaki diyalogsuzluğu, kültür adamlarıyla münasebetlerinde de görmek mümkün.
Bu şehirde yıllardır gazetelerin köşelerinden seslenen, dergi çıkaran, vilayet, belediyeler gibi kamu kuruluşlarının çalışmalarına yön veren, ufuk açıcı fikirleriyle katkıda bulunan yazar, şair, düşünce adamlarına, aydınlara nedense kapılar kapalı tutulmaktadır.
Kültür adına ortaya konulacak çalışmalarda yanlış bir adım atılabileceği de göz önünde bulundurularak, istişare mekanizmasının çalışır halde tutulması, sayın başkana, başkanlara, daire amirlerine ne kaybettirir? Nitekim istişaresizliğin, farklı fikirlere kulak tıkamanın şehirdeki olumsuz yansımaları görülmektedir.
Yıllardır bu şehirde yazıp çizen kültür adamları, bu şehrin taşında toprağında, halkıyyat ve harsiyyatında emekleri olduğunu fark etmenizi bekliyorlar. Kamu malından kendilerine ne maaş bağlamanızı, ne de kendilerini hediyelerle taltif etmenizi istiyorlar. Düşünceleriyle, sanat çalışmalarıyla bir nevi kamu hizmetinde bulunan bu insanların ürettiklerine bakıp da gülüp geçiyorsanız, sizi tebanız altında bulunanlara havale ederiz. Yok eğer, hakkı teslim etme tabiatınız ve temayülünüz varsa, o zaman bunu tavrınızla belli etmeli, hizmetle göstermelisiniz.
Burada Başkan Akyürek’e bir sorum olsa… Kendisinden yukarıda bahsettiğim halkıyyat, harsiyyat, fikriyat adamları için bir rica mahiyetinde…
Sayın Başkan! Öğrenci, öğretmen, 65 yaşını dolduran, özürlü, PTT dağıtıcısı, emniyet görevlileri, basın mensupları, gazi ve şehit eşleri, harp ve vazife malulleri, vs. ulaşım araçlarından indirimli ya da ücretsiz olarak faydalanıyorsa, sizin kendileriyle görüşmek istemediğiniz, çalışmalarını görmediğiniz, yazılarını okumadığınız ama bu şehirde binlerce insanın okuduğu, gördüğü ve takdir ettiği, ayrıca sizin de çalışmalarınızı köşelerinden okurlarıyla paylaşarak size hizmet eden onlarca saygın insana bir “ücretsiz elkart”ı neden çok görüyorsunuz? Sizin fark etmeniz ve muhatap almanız için, Güngör Uras ya da Şenay Düdek mi olmalılar? Bu soruyu ilgili birimlerden bugüne kadar cevap alamadığımız için size sordum, haddim olmayarak… Umarım kızmazsınız…