Başkasının Kılıcını Sallayanlar

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İbn Haldun, coğrafya kaderdir, der.

Her ne kadar insanlığın son adası olan ülkemiz, enerji kaynaklarından yoksunsa da stratejik açıdan önemli bir noktadadır. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan kilit bir ülkedir. Buraya hâkim olan her iki tarafa da hâkim olur. Bizler Doğu ve Batı arasında bir köprü rolü oynuyoruz.

Bilindiği gibi son yıllarda başarıdan başarıya koşuyoruz. Ülkemiz ekonomik büyüklükte dünya ülkeleri arasında 17. sırada yer alıyor. İstikrar devam ettikçe bunun daha da aşağılara ineceğine inanıyoruz.  Birçok alanda ciddi gelişmeler yaşanmaktadır. Bu olumlu gelişmeler, dost ülkeleri sevindirirken, karşıt ülkeleri de endişeye sevk etmektedir. Onun için âdil rekâbete boyun eğmeyen kimi ülkeler, ülkemizin ayağına prangalar vurmak istemektedir. Bunu da sapı bizden menkul olan kimseler eliyle yapmak istiyorlar. Yeter ki bu ülke, iç sorunlarıyla boğuşsun da gözünü açamasın, uluslararası düzeyde güçlü ülkeler arasına giremesin, diye..

30 yıldır bu topraklarda estirilen etnik terör, bu prangaların bir örneğidir. Nasıl ki Osmanlı, etnik milliyetçilik hareketleriyle dağıtılmışsa, bir Osmanlı bâkiyesi olan ülkemiz de yeniden etnik milliyetçiliğe bağlı terörle küçültülmek istenmektedir. Adını çoğumuzun bildiği birçok ülke, her türlü lojistik destek vererek PKK terör örgütünün arkasında durmaktadır.

Gezi ve 5-6 Eylül olaylarından sonra..   Bir grup akademisyenin terörist örgütü değil de, terörle mücadele eden devletimizi suçlayıcı bildiri yayınlamaları çak manidar olarak görülmektedir. Ülkemizin bir köşesinde paralel devlet oluşturma girişimlerine karşı devlet ne yapmalıydı? Sessiz mi kalkmalıydı? Silopi, Sur, Cizre gibi ilçelerde güvenliği sağlamak adına halkla teröristlerin arasını ayırmada kılı kırk yararcasına bir uygulama yapılmaktadır. Bu nasıl görülmüyor? Bu araştırmacı ve akademisyenler acaba olayı sımsıcak fakülte odalarından mı izlemektedirler? Gidip bizzat olayları yerinde incelemişler midir, teröristler tarafından kazılan hendekleri, kurşunlanan, yakılan camileri ve evleri görmüşler midir? Nasıl gözler kör, kulaklar sağır, ağızlar hak karşısında ebkem kesilebilmektedir? Uzaktan gazel okumak kolaydır. Güvenlik güçlerimiz cansiperane vatan topraklarını ve halkımızın her türlü güvenliğini sağlama konusunda büyük fedakârlıklarda bulunuyorlar. Her gün şehitlerimiz geliyor. Eşler dul, çocuklar yetim kalıyor. Bu olup bitenler hiç vicdanlarda ma’kes bulmuyor mu?

Akıl ve kalp ilişkisini iyi kuran insanlar, ülkemizde ve dünyada olup bitenleri daha sağlıklı okuyabilirler. Etrafımız yangın yeri. Buna rağmen büyük bir dirayetle ülkemiz bu ateş çemberinden uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde istikrar ve güven ortamı korunmaktadır. Bütün bunlara rağmen bu milletin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını teneffüs eden kimseler nasıl olur da başkasının kılıcını sallarlar? Bir de bunlar bu ülkenin aklı evvelleri olarak geçiniyorlar. Bilimden ve azıcık fikirden nasibi olan kimseler millet düşmanlarıyla kol kola girebilir mi? Düşmanın ekmeğine yağ sürebilir mi?

Ben inanıyorum ki, onların da vicdanları sızlayacak,  bir gün yaptıklarına pişman olacaklardır.  Yerine göre, özür dilemek, tevbe etmek de güzel bir davranıştır.  Hatasını anlamak da bir fazilettir. Umarım kısa zamanda bu aydınlar böyle bir erdemli çıkış yapabilirler.

  İyi ki bu ülkede, milletini seven, milletinin değerleriyle barışık olan, her türlü etnik ve sosyal ayrımcılığa karşı çıkan güzel insanlar var. İyi ki bu ülkede ağzı dualı, boğazından haram lokma geçmemiş yiğit Anadolu evlatları var.

Ne mutlu aydınlık Türkiye’nin sevdasını kuşananlara!...

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.