Gazeteci-yazar Sibel Eraslan, Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı. Gündemin tartışmalı başlıklarından Süt Bankası konusunu da değerlendiren Eraslan “Devletin bu gibi konularda söz söylemek yerine fertleri çağırıp telkin etmesi, özendirmesi daha doğru. Çünkü bu ferdi bir karar. Ben devletin kendisinin bunu organize etmesini çok devletçi bir refleks olarak görüyorum” dedi.
“SÜT BANKASI'NI DEVLETÇİ BİR REFLEKS OLARAK GÖRÜYORUM”
Araştırmalar gösteriyor ki hiçbir ek gıda anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü çocuk için çok önemli ancak çocuklar için sütün yetmediği zamanlar olabiliyor. Süt Bankası, bu gibi bir durumda ne yapabiliriz diye düşünerek ortaya çıkartılmış iyi niyetli bir proje ama aceleyle atılan bazı adımlar oldu. Mesela banka sözcüğü... Hem süt hem kadın hem anne varken banka sözünü keşke duymasaydık. Zaten Sayın Müezzinoğlu projenin adını “Süt Kardeşliği Projesi” olarak değiştirdi. Ama adı yine proje. Devletin bu gibi konularda söz söylemek yerine fertleri çağırıp telkin etmesi, özendirmesi daha doğru. Çünkü bu ferdi bir karar. Ben devletin kendisinin bunu organize etmesini çok devletçi bir refleks olarak görüyorum.
“BAŞÖRTÜLÜ OLDUĞUM İÇİN OTOBÜSTEN İNDİRİLDİM”
Başörtü mücadelesinde yaşadığı zorlukları da anlatan Eraslan şöyle devam etti: O yılları geriye doğru sararken yaşadığınız her şeyi hatırlıyorsunuz. Mesela başörtülü olduğum için otobüsten indirildiğim günü hatırladım. Başörtülü bir arkadaşım kucağımda baygınlık geçirdi, kucağımda onunla birkaç hastane gezmek zorunda kaldım. Bir lokantadan kaldırılışımızı, babama söylemek istediklerimi... Hepsini hatırladım, hepsi birbirinin içinden geçti. Yapılanlar hem kötülük hem aptallıktı.
“CUMHURİYET MİTİNGLERİNDE TÜRK BAYRAĞIYLA VURDULAR”
Balçiçek İlter'in “Bugün hala böyle hissediyor musunuz?” sorusuna Eraslan şöyle yanıt verdi: En son İstanbul'da bir Cumhuriyet mitinginde, mitingin ortasından geçmek zorunda kalmıştım. Vasıta ile gidiyorduk, pencere açıktı. Herkesin elinde Türk bayrakları vardı. Türk bayrağının takılı olduğu sopayla bana vurdular. Çok kötüydü. Bir an önce kaçmak istedim. Bu olay bende iz bıraktı. Çünkü o bayrak benim de bayrağım.
“BENZER İNSANLARLA BİR ARADA YAŞAMA İSTEĞİ ARTIYOR, KORKUYORUM”
Hem muhafazakar kesimde hem laik kesimde birbirine benzer insanlarla bir arada yaşama isteğinin arttığını söyleyen ünlü yazar “Kız kardeşim başörtülü değildir ama biz o kadar iyi arkadaşız ki ruh ikizi gibiyiz. Benim arkadaşlarımda da bu durum böyle. Eskiden mahalleler de böyleydi. Umarım farklı giysiler giyen, farklı düşünceleri olan insanların barış içinde yaşadığı mahalle kültürünü yitirmeyiz. Bu konuda korkum var.” dedi. gazeteciler