AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna’nın şahsi görüşlerini biliyorsunuz.
Ömrü özgürlüklerin önündeki engellerin aşılması için çabayla geçen Tuna’nın, son söylediklerinden başka bir düşünce içinde olmasını yadırgardım ben olsam.
AK Parti 346 milletvekili olan bir partidir ve bu insanların 346’sı da aynı fabrikanın ürünü değildir.
Hatta o partinin içinde ‘başörtüsünü ülkenin bir sorunu olarak görmeyenler’ bile bulunabilir.
Bu ülkede miadı dolduğu halde kimler konuşmuyor ki…
Kenan Evren konuşuyor…
Süleyman Demirel konuşuyor…
Yekta Güngör Özden konuşuyor…
Bırakın Hüsnü Tuna da konuşsun.
Konuşulandan zarar gelmez.
AK Parti, kendi içindeki tüm düşüncelerin seslerini kısmaya kalkarsa, ‘kısık sesli’ bir parti olmaktan öteye gidemez.
Farklılıkları, bir mutabakatta toplamayı başarmaktır asıl olan...
Şimdi merak ediyorum, Tuna ile birlikte aynı toplantıda olan milletvekillerimizin partiyi bağlamayacak kişisel görüşleri nedir?
Mesela, bana daha önceki bir görüşmemizde “sosyal işlerle ve kadınlarla ilgili meselelerle ilgilenmek istiyorum” diyen bayan vekilimiz Ayşe Türkmenoğlu ne düşünüyor?
İşte hem sosyal hem de kadınlarla ilgili bir mesele…
Hüsnü Tuna susacaksa bari Ayşe Türkmenoğlu konuşsun…
Hüzeyme Yeşim Koçak’ın kitabının ismi de buydu:
Bırakın güzel konuşsun.
Öyle ya, bırakın konuşsun!
HANÇERLİ VE KÜLTÜR SORUNU
Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli ile iki yıl önce bir vesile ile bir araya gelmiştik. Bölgesine yaptığı hizmetlerle takdir topladığını, ilçe halkının Karatay’daki bu gelişimden memnun olduğunu söylemiş, şehircilik hizmeti açısından ‘tamam’ denilebilecek işlere imza attığını belirtmiştik.
Fakat başkanın en önemli eksikliği, oluşturmaya çalıştığı Karatay’a ruh biçememek olmuştu.
“Sizin, yerinde yaptığınız hizmetler burada takdir görür. Fakat bir de dünyanın neresinde olursa olsun takdir görecek hizmetler var” demiştim.
Kastım, kültürel anlamda Karatay’ı ihmal etmemesiydi.
Geçen süreçte, Konya’nın en çok gelişen ilçelerinden olmayı başaran Karatay, maalesef bu gelişime paralel kültürel formasyon alamadı.
Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler’in önceki dönemde editörlüğünü yaptığı ‘Mevlana’ kitabı, Hançerli’nin de bu alandaki en önemli hizmeti oldu.
Biz kültürel hizmet deyince belediyelerdeki arkadaşların aklı, şenliklere, park açılışlarına davet edilen şarkıcılara çalışıp, “işte yaptık” deyiveriyorlar.
Hâlbuki kültür, adı konmamış bir çocuk değildir.
Ona öyle davranmamak gerekiyor.
Karatay Belediyesi’nden bahsediyorsak; bu belediyemizin bir kültür politikasının olması gerekiyor.
Hançerli’nin, değer verdiği kültürel hadiselerde yer alması, değer verdiği kültür adamlarıyla bir araya gelmesi, ortak projeler geliştirmesi gerekiyor…
Karatay, denilince akla gelebilecek şeylerin başında kooperatifçiliğin olması ne kadar zayıf bir şey.
Şunun farkındayım; bölgeye yapılan hizmetler ilkin bölgede yeşerir.
Bu yeşerti oy olarak toplanmak istendiğinde de toplanır.
Fakat bir beldeye başkan olan kişinin yegâne arzusu, böylesi bir sıradanlık olmamalıdır.
Geçen hafta bir araya geldiğimiz Mehmet Hançerli de, eksikliğini fark etmiş.
“Karatay’ı çok geliştirdik. Konya dışından da yaptıklarımız takdirle izleniyor. Fakat bir şeyi ihmal ettiğimizi itiraf edeyim. Biz Karatay’a (tabir yerindeyse) ruh üfleyemedik. Şehircilik çalışmaları aslında işin kolay olan kısmı. İlçenin sosyal dokusuna katkıda bulunmak içinse kültür ve sanat çalışmalarının yanında olmamız gerekiyordu” diyor.
İnsanın daha önce söylediği noktaya gelinmesi nefsi okşayan bir şey.
‘Ben demiştim’ diye zevkleniyorsunuz ama faydasız…
Bir sürü zaman geçmiş oluyor.
Sadece insan öldürerek değil zamanı öldürerek de katil oluyor insan…
Diyet olarak 100 deve kurban etseniz de nafile oluyor.
Ben Hançerli’nin samimiyetine inanmak istiyorum…
Şehircilik anlamında gelişmeye doğru yol alan Karatay’ın başkanı, bu şehirdeki kültür adamlarını etrafına toplasın.
Kültür adamlarından zarar gelmediği gibi, onları memnun edecek en güzel hediye ya eserlerini basmanızdır ya da onlara yayımlarınızdan hediye etmek…
Başkası yok…