28 Şubat sürecinde öğrenim gördüğü İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden başörtüsü yasağı nedeniyle atılan ve yasağı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıyan Leyla Şahin Usta, 7 Haziran'da milletvekili seçilerek başörtüsüyle Meclis'e girmeyi sabırsızlıkla bekliyor.
Uğradığı haksızlıklar sonucu Türkiye'de bir dönem "İnanca saygı, başörtüsüne özgürlük" gibi sivil itaatsizlik eylemlerinin başlatılmasını sağlayan Leyla Şahin Usta, AK Parti Konya milletvekili adayı olarak seçmenlerden destek istiyor.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER) Başkanlığı görevini de yürüten 42 yaşındaki, iki çocuk annesi Usta, 28 Şubat'tan adaylık sürecine kadar yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
28 Şubat darbe dönemini yaşayanların kendisini çok iyi tanıdığını ifade eden Usta, Türkiye'nin baskı ve yasakların anıldığı günleri geride bıraktığını belirterek, o süreci, "eğitim hakkının ve düşünce özgürlüğünün kaldırıldığı hukuksuz dikta günleri" olarak nitelendirdi.
Leyla Şahin Usta, şöyle konuştu:
"Bu çok yönlü bir darbeydi. Sadece yasaktan ibaret değil, siyasi, ekonomik, yargı ve medya ayağı da olan güçlü bir darbeydi. Bu süreçte mağdur olan on binlerce kadından biriyim. Darbe döneminde yasağı aşmak için oldukça emek vermiş gruptan birisiyim. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 5. sınıfında başörtüsü yasağından dolayı okuldan atıldım. Eğitimimi yurt dışında tamamlamak zorunda kaldım. Tıp fakültesi diplomamı, 1999'da mezun olacakken 2003'te Viyana Üniversitesi'nden aldım. Yurt dışında okumak kolay bir şey değildir, çıkanlar bilir. Oradaki her şey oldukça zor ve sıkıntılıdır. Okuduğunuz her ders başarılı kabul edilmiyor. Dil sorununun yanında, derslerimin kabulüyle uğraştım. 5. sınıfa kadar gelmiş olmama rağmen, alttan bir sürü ders çıkarılmıştı. Bazı dersleri tekrar vermek durumunda kaldım. Bu nedenlerden dolayı okul uzamış oldu. Mezun olduktan sonra da ülkeme dönemedim. YÖK, bir Avrupa Üniversitesi olmasına rağmen, Viyana Üniversitesi'nin denkliğini tanımadı. 2007'de bu durum düzeltilince Türkiye'ye geldim ve mesleğimi icra etmeye başladım."
- Yasağa karşı mücadele yılları
Türkiye'ye döndükten sonra ayrımcılığa karşı kadın haklarını savunan sivil toplum oluşumunu başlattıklarını anlatan Usta, eğitim yılları ve sonrasında da öğrenci hareketlerinin içinde yer aldığını kaydetti.
Usta, hak ve özgürlükleri aramak için kurumsallaşmayı önemli gördükleri için mücadelelerini dernek çatısı altında sürdürmeye karar verdiklerini vurgulayarak, "Benim gibi başörtüsü sorunu yaşamış ve yasağa maruz kalan arkadaşlarla, kurucu üyeler arasında Sevgi Kurtulmuş'un da yer aldığı AKDER'i kurduk. O dönemde çeşitli etkinliklerle sesimizi duyurmaya çalıştık. 'Beyaz yürüyüş', 'el ele eylemi'ni gerçekleştirdik. Bunlar çok ses getirmişti. Milyonlar sokağa çıkmıştı ama tek bir kişinin dahi burnu kanamadı. Çok başarılı oldu" diye konuştu.
Başörtüsüne özgürlük yolunda seslerini duyurabilmek için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini ifade eden Usta, "Polisler evlerimizi basmaya başladılar. DGM'de yargılandık. Bu davalar uzun yıllar sürdü ve sonrasında beraat ettik. Üniversitede başarılı bir öğrenci olarak öğrenimime devam ederken yasakla karşılaştım. Karakolun yolunu bilmezken polisle karşılaştım. Bu ülkeye hekim olarak hizmet etmek için mücadele ederken, kendimi DGM'de yargılanırken buldum. Bu acı tablodan bugünlere geldik. Elhamdülillah Türkiye nereden nereye geldi" dedi.
- "AİHM'in kararı siyasiydi"
Başörtüsü yasağını AİHM'e taşıyan kadın olarak tarihe geçtiğini, Avrupa'da açılan davanın sonuçları itibariyle ibretlik olduğunu iddia eden Usta, AİHM'de görülen davada Türkiye'den hakim olarak CHP Milletvekili Rıza Türmen'in katıldığını bildirdi.
Türmen'i eleştiren Usta, "CHP zihniyetiyle orada başörtüsü yasağını savunduğu için ne kadar taraflı olduğunu görebiliyoruz. Maalesef o süreçte AİHM'den de siyasi bir karar çıktı" dedi.
Usta, Türkiye'de tarihi bir değişim sürecinin yaşandığına değinerek, şunları söyledi:
"Darbeden, vesayetten ve yasaklardan bugüne gelindi. Türkiye'de çok şükür özgür bir ortam var. 28 Şubat'ın en büyük darbesi de arada bir kayıp nesil doğurmasıdır. Bu yasaklar nedeniyle gençlerimize milli ve manevi değerlerimizi öğretemez hale geldik. İmam Hatipler ve Kur'an kursları kapatıldı. Hepsinden önemlisi, bu değerlere sahip insanlar bir kenara itildi, ötekileştirildi. Bu baskıdan dolayı insanlar psikolojik olarak yıldırıldı. Bunlardan dolayı genç nesle yeterince ulaşamadık. Bundan sonrası için tam tersini yapmak zorundayız. Üzerimizdeki bu rehaveti atmak gerekiyor. Daha güçlü insanlar, daha güçlü kadınlar olarak çalışmalar yürüteceğiz."
Yetişmiş ve yetenekli insanların sivil toplum kuruluşlarında görev alarak bugünkü neslin yetişmesine katkı sunabileceğini belirten Usta, "Maalesef giyim tarzı olarak tesettürü seçmiş ama içerik olarak bunun ne anlam ifade ettiğinin, bunun için ne bedeller ödendiğinin farkında olmayanlar var. Onlar bunun çok normal olduğunu düşünüyor. 'Olması gereken bu' diye düşünüyorlar. Normalleşme sürecine gelene kadar neler ödendiğini tekrar tekrar anlatmak zorundayız. Siyasete girmemdeki en önemli etken de budur" diye konuştu.
- "Türkiye'de hala ayrımcılık var"
Türkiye'nin son yıllardaki kazanımlarının tam anlamıyla istenilen düzeye gelmediğine vurgu yapan Usta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda tam normalleşmiş sayılmayız. Seçim kampanyalarında görüyoruz. CHP'nin reklam filminde doktor, mühendis ve öğretmenden hiç başörtülü bayan yok. Temizlik personeli, tekstil işçisi veya tarlada çalışan başörtülü bayanı, figüran olarak kullanmışlar. Burada da hala ayrımcılığın devam ettiğini görüyorum. Bu çok üzücü bir şey. Burada yapılacak en önemli çalışma, başörtülü, açık ayrımını ve söylemini ortadan kaldırmaktır."
Milletvekili adaylığının ardından siyasi çalışmalara hız verdiğini anlatan Usta, "Mağdur olan binlerce insandan sadece biri olarak onları temsil anlamında yola çıktığımı ifade ediyorum. Bu şu demek değil, 'mağdur olmuş, o yüzden vekil adayı'. Hayır böyle değil. Türkiye'nin geldiği noktayı anlatması bakımından adaylığımın bir anlamı var. Bunun yanında, buralara kadar gelirken de ödediğimiz büyük bedeller var. Bunları söylüyoruz. Herkeste, 'Türkiye nereden nereye geldi' söylemi var. Ama daha iyi noktalara gelmesi özlemi de var. Bizim de hedefimiz daha iyisi için çalışmak" değerlendirmesinde bulundu.
Darbe döneminden çıkmayı başarmış ve güçlenmiş bir insan olduğu için aday adayı olarak AK Parti'ye başvurduğunu kaydeden Usta, "Takdir edildi ve aday gösterildim. Aynı şekilde başörtüsü mağduru olup da aday olan arkadaşlarımın da durumunun aynı olduğundan eminim. Bir gün bu yasağın kalkacağını biliyordum. Ama bu ne kadar sürer bunu bilmiyorduk. Sabır gerekiyordu. Bunun yanında varlığımızı da sürdürmemiz gerektiğinin farkındaydık. Hep ümitli oldum ama 'bu kadar iyi bir noktaya gelebilir miyiz', bunu hiç tahayyül etmemiştim" diye konuştu.