Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzel mi güzel dünya incisi bir ülke varmış. Masallar hep bu girişle başlar bilmeyenimiz yoktur. Hatırlama babında Türkçe ve Arapçadan karma bir söz: “Et –tekraruahsen velev kane yüz seksen” anlamı “tekrar güzeldir yüz seksen kere de olsa.”
21. asırda bu ülkede yeni bir tiyatro sahnelenecekmiş. Üç etrafı denizlerle çevrili, dört mevsimin yaşandığı, tüm nimetlere kolayca ulaşılabilen bu ülkenin insanlarına umut bağlanmış bir sahneymiş bu sahne. Bu ülkeye göz diken art niyetli vahşi doyumsuzlarmış sahnenin organizatörleri. İlk perde açılmış.
Sahnedeki ihtiyar demans kovboy organizatör almış ilk sözü.
- Dünyanın ve medeniyetin yükselen ülkesinin başındaki zat bize çok zarar vermekte, der. Bunun için haçlı ruhlu kardeşlerim, masanın konusu bu ülkenin başını nasıl indirmemiz gerektiği. Bunun için toplandık kutsal haç masamızda. Bir bir söz almışlar haç kolyeli vampir kostümlü i aktörler.
- Kovboy, karar dedi. Hepsi ayağa kalktılar. Baş vampir, tek çaremiz o ülkenin içinden bize çalışacaklar tespit edip kostümler giydirelim, gerçek yüzlerini saklayalım demiş. Masanın üyelerinin tamamı okey okey deyip sol elleri yukarıda onay vermişler.
- Biz başrol oyuncularını belirledik. Kod İsimlerini bile verdik demişler.
-Bay Pinokyo ve Bacısı
-Toplantı sona ermiş ve birinci perde kapanmış.
İkinci perde açılmış hemen. Sahnenin arka fonu hedefteki ülkenin manzarası ile donatılmış.
Ve sahnede başroldeki Bay Pinokyo ve Bacısı seke seke yerlerini almışlar.
Pinokyo, seyirciye dönmüş ve beni tanıdınız mı? Evet evet o benim, kaset tuzağına düşürülen önceki Pinokyo’nun yerine gelen benim işte benim demiş. Doğru söylediği için burnunda en ufak bir kıpırdama yokmuş.
- Ben, bu ülkeyi en iyi şekilde yönetirim, benim adım Bay Pinokyo demiş. Burnu ilk uzama hamlesini yapar hemencecik.
- Ben kendim için seçimde kendime bile oy veremeyen beceriksiz bir Pinokyo’yum demiş. Burnu doğru söze tepki vermemiş, uzama yapmamış o an.
Bay Pinokyo’nun bacısı da söze girer ve doğru söyler doğru der alkışlarmış.
- Pinokyo’ ya verilen metin gereğince her yalan söz ve gaflarda burun uzar da uzar. İyice yorulmuş yalandan burnu. Dünya uzama rekortmenliğini eline geçirmiş rekor üstüne rekor kırmış.
Söze girer Bacısı:
- Ben sizdenim, ben bu ülkenin sanal milliyetçisiyim.
-Bacı sokak figürlü yerlerde yandaşları ile gezintisindeymiş sahnede. Sokaktaki karşılaştıklarına sorar. Ülkeyi yöneten başkandan memnun musunuz? Halk hep birden sen mi ülke yöneteceksin? Sen git okyanus ötesindekine selam söyle. Bu halk seni başkan yapacak kadar basiretsiz mi?
Bacının dalkavuğu rolündeki huysuz girer sahneye, ağzında küfür salyalarını akıtırmış edepsizce.
Onları izleyenler şaşkın .Bacı da ondan geri kalır mı, oda gaza gelir sizler yavşak..nız.
-Pinokyo hemen atlamış sahneye.
-Başlamış tehditlere.
İlk eğitimcileri sonra diğerlerini sıralamış ardı ardınca aklı yerinde olmayan sarhoş bir akılla.
Güvenlik güçlerini, yargı mensuplarını, bürokratları. Meydanı boş görüp coşmuş ekran karşısında. Hesap vereceksiniz, paranızı vermem, projelerinizi durdururum, boş boş avazı çıktığınca açmış ağzını. Hızını alamamış, şikâyet dilekçeleri yazmış ulusal eşkıya elçilerine kanal işini durdurmak için. Bakın ben içerden çabalıyorum. Size güceniyorum valla, siz durup durusunuz demiş yazısında.
Bay Pinokyo’nun burnu bu kurusıkı yalanlardan sonra sahne dışına taşmış, halkta gülüşmeler alaylı sözler fısıltılar artmış tribünde.
Hele en son ki sözü !..Ülke sınırlarını bile aşmış burnunun uzamasında .
Helalleşecem!.. Yalanın final cümlesini söylemiş.
Tribünden oyunun arkasındakileri gören gözlerden bir söz bay Pinokyo ve bacısı!.. Hesap vermeden, helalleşilmez!.. Diğer seyircilerden alkış. Var olasın. Devlet baba var olasın.
Ha, bir de sahneye konumlandırılmış masada, konu mankenleri dizayn edilmiş dört kişi. İlki eşkıya kılıklıların vekilleriymiş. Diğeri cübbe giydirilmiş saçı sakalı ağarmış ihtiyarmış. Üçüncüsü akademi kostümlü hocaymış. Dördüncüsü ve en genci para benim işim diye marifeti kendinden sanan çaylakmış. Oturmuşlar maç seyreden taraftar gibi çekirdekçi ekipmiş bu masa.
Sahne gerisinden oyunu izleyen organizatör, bu beceriksizlerin oyunlarından çıldırmış.
- İnin inin! Bu seyirci oyunu gördü, sizin foyanız sınırları aştı. İnin… inin… Hepiniz görünmeyin gözümüze çapsızlar sizi, demiş.
Son perdeye vahşi medeniyet aktörleri çıkmışlar;
- Bizler bu ülkenin başındaki Reisle başa çıkamıyoruz. Hadi ülkelerimize dönelim demişler.
- Bu adam!. Geleceğin hakikat medeniyetinin öncüsü ve iyi geçinilmesi gereken bir adam olduğunu halkımıza anlatım demişler. Sahnenin perdeleri kapanmış.
Artık o güzelim ülke dış ve iç çetelerin oyunlarını boşa çıkararak büyüyen ve güçlenen ülke olarak yoluculuğuna devam ediyormuş.
Masallar güzel dersler verirmiş anlayana…