Çocuğuz o zamanlar ve işimiz sizin düşündüğünüz kadar kolay değil. En erken kalkıp hazırlanma görevi bizde; heyecanlıyız biraz. Bu bayram telaşeli bayram, öyle kolay geçmez. Bayram namazından dönülecek ki; kurban kesilecek. Derisi yüzülürken bacağından tutma görevi de bizde.. Alnımıza basılan kanı da yıkamayız, akşama kadar duracak o öyle. Nazardan, musibetten, kazadan, beladan koruyacak bizi bir sene..
Kurban bayramının ilk günü kimseye gidilmez, herkesin kurban telaşı var; o yüzden kan da alnımızda durabilir. Sıra artık bayramlıkları giyip, el öpüp, harçlıkları alıp, şekerleri mideye indirmeye bir gelse.. Yok, o kadar kolay değil o işler; kaldı ki Mustafa Büyükbabam’ın kuralları tıkır tıkır işler… Koca gövdesiyle salon duvarını himayesine almış guguklu saat, kahverengi ahşaptan yapılmış gövdesi. Bizim gözler akrep ile yelkovanda. Etler ailenin hanımları tarafından bölünmeye başlanmış çoktan. Tabak-çanak taşıma görevi de bizde, etleri yakın adreslere götürme görevi de…Çocuğuz ama; çocuğuz diye görevden kaçma lüksümüz yok… Bayram sofrası talimatı çıkmadı mı daha? Gözler babaannem ile büyükbabamda; birazdan koca bir sofra kurulacak ve herkes bir tabaktan kaşıklayacak. Büyükbabam tüm çocukları ve torunlarının bir arada olmasından hem gururlanacak hem de duygulanacak. Bakalım bu bayram sofra duasını okuma sırası kime vuracak?
Kurban bayramı telaşlı bayram, ondan tüm ziyaretler bayramın ikinci günü yapılır. Her bayram ilk ziyaretçimiz Osman Amca’dır. Osman Amca; vefalı, hatırnaz ve kültürlü bir adamdır. Beylerin efe, hanımların efendi olduğu yıllar. Biz çocuğuz; şekerlikten üç-beş şekeri izinsiz alma hakkımız var. Babaannem verdi bize bu hakkı. Badem şekeri ile kırmızı elmayı aynı anda yerseniz elma şekeri tadı verdiğini o yıllarda öğrendim. O yıllarda elma şekeri her zaman bulunabilen bir şey değil; her çocuğun da hayali..
Mustafa Bezirci; biraz siyasetçi, biraz iş adamı ama; çokça ata. Seccadesini kaldırmış, koltuğuna yayılmış, misafirinin olmadığı nadir zaman. Hazır mısınız el öpüp, harçlıkları almaya? Ondan harçlık olmak da kolay değil, cömerttir lakin; bilgiye önem verir. Önce soru sorar, sorunun cevabı verilince harçlığı verir. Cevabı bilemezsek; harçlığı borçlanırız. Cevabı akşam yemeğine dek öğrenir, akşam yemeğinde sorunun cevabını vererek borcumuzu öderiz. Bu arada çok vaktimiz olmaz; misafirimiz çoktur; bereketin anahtarı da budur. Ağaç yaş iken; insan çocukken… Saygı ve adab-ı muaşeret bayramda itinayla öğrenilir.
Şimdilerde bayram, bayram mı? Yaşlılarımız var; ziyaret edeni yok. Yaşlımızın gözü de yaşlı ve kapıda. Saatler duvarda yer kaplamıyor artık; her şey o telefon denen makinede. Saat de onda, ziyaret de. Bir toplu mesajla herkesin bayramı kutlanmış sayılıyor. İnsanlar uzak, saygı ırak, adab-ı muaşeret tedavülden kalkmış. Bayram da Ağustos’a gelince herkes tatile kaçmış. Sorunca söylüyorlar; bayram’mış. Bankaların bayram kredisi, gıda firmalarının bayram şekeri reklamları olmasa yine haberimiz yok! Bayram lafı çok da bayramın ruhu yok. Ailelerin yaşlısı oluyoruz da; büyüğü olamıyoruz… Sahi yaşlı olmak nedir, büyük olmak ne?
Geçmişe bakın azizim, geçmişe.. Sözü dinlenilen, kendisine danışılan, sözünün yaptırımı olan, çevresinde toplanılandı büyükler. Belki ilacını komidinden alacak kadar dermanı yoktu ama; herkes çevresinde döner, ağzından çıkacak söze bakardı, Sonra sözde ‘bireyci’ olduk. ‘’Ben bilirim, benim dediğim olur, ben istediğimi yaparım, kimse bana karışamaz’’ sözlerini ‘birey’ olmak zannettik. Çocuklarımızla arkadaş olduk; sanki hiç arkadaşları yokmuş gibi ve bunu maharet saydık. Saygıyı bitirdik, adab-ı terk ettik. Yaşımız ilerledi, yaşlandık. Elimize tutuşturdular telefonu; bayramda arayıp, sesini duymayı bahşeden evlatları da bizler büyüttük. Sonra mı? Sonrası da işte ortada.. ‘’Bayramda şekeri çok alma Mahmut, gelen-giden olmuyor, bayatlıyor sonra!’’ sözü her şeyi özetliyor…
Bayramı, adabı, saygıyı öğreten büyüklerimizden Allah razı olsun, bu dünyadan göçenlerinin ruhları şad olsun. Bayramı bayram tadında yaşayanlara helal olsun. Sizin de bayramınız mübarek mübarek olsun.
Bayramınızı tebrik ederim değerli okuyucularım. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyor; bayram tadında birlik-beraberlik içinde nice bayramlar diliyorum.
Haftaya görüşmek üzere…
Av. Yasemin BEZİRCİ