Bayram sabahları köyün camisinden koşarak eve gelip annemin özenerek hazırladığı yemekleri yemek, ardından da bayramlıklarımızı giymek bambaşkaydı…
Mantar tabancalarımızın ezva kokusu eşliğinde eşik sekmeden tüm evleri gezer, herkesin elini öperdik. Topladığımız şekerler epeyce eğlencemiz olurdu…
Gezme, el öpme ve şekerleri istifleme işi bitince de harman yerindeki çayırlarda bayramdan bayrama tekrarlanan ezeli rekabet halindeki futbol maçları…
Sonra şehir günleri başladı…
Şehirde bayram köydeki kadar kuşatmıyordu, ama bayramdı yine de…
Ta ki o güne kadar…
2003 yılının ramazan bayramı arifesinde, gece yarısı aramızdan ayrılan babamı bayram sabahı uğurlamıştık Hacıfettah’a…
***
Köydeki bayramları, daha doğrusu köydeki çocukluk bayramlarımı özledim…
Bayram sabahı babamın elini öpmeyi özledim. Gözümün içine bakıp, söyleyemediği halde ‘seni çok seviyorum yavrum’ demesini özledim…
Ne hanımda ne de bende baba yok! Babaanne, anneanne de yok…
Annelerimiz sağ, onların elini öpüp dualarını almaya bakıyoruz.
Babamın gözlerimin içine bakıp da gözleriyle söylediği güzel sözleri ben yavrularıma hem gözümle hem de dilimle söylüyorum. Babamın yerine kendimi, kendimin yerine de çocuklarımı koyuyorum. Babamdan ne beklediysem çocuklarıma onu veriyorum…
Babamı sürekli beni izliyor gibi hissediyorum. Beğendiği zaman aferin çektiğini, beğenmediği zamanlarda da kaşını çattığını…
Babalık müessesesine çok değer veriyorum ve babası hayatta olanlara, ‘aman babanızın yanından ayrılmayın, onun duasını almayı ihmal etmeyin’ diyorum…
***
Hz İbrahim aleyhisselamın Kur’an’da İbrahim Suresi, 37-41. ayetlerde geçen şu duasını çok önemsiyor ve sizlere de sıkça okumanızı tavsiye ediyorum:
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. Hamd, Allah’a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmai’'i ve İshak’ı armağan etti. Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazında sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü''minleri bağışla.
Bir de Bakara Suresi, 128-129. ayetlerde oğlu Hz. İsmail’i kastederek:
Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş Müslümanlar kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş Müslüman bir ümmet ver. Bize ibadet yöntemlerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin.
***
Bayram tatili boyunca (ilk kez bu kadar uzun) gazetelerimiz yayımlanmadı. Bayramdan sonraki bu ilk buluşmamızda tüm okurlarımızın bayramını içtenlikle kutlar, nice bayramlara anne-babalarıyla birlikte ulaşmalarını Rabbimizden niyaz ederim.