Bedelli askerliğe sevinenler olduğu gibi, ah keşke paramız olsa da yatırsak diye üzülenlerde vardır… Sonuçta askerlik bedeli olarak belirlenen meblağ kimilerine göre yüksek kimilerine göre de düşüktür… Bedelli askerliğin bedeli olarak belirlenen miktar elbette belli gelir düzeyinde olanlara göre ayarlanmıştır… Bu düzenleme de fakirler düşünüldü mü dersiniz? Asla… “Parası olan düdüğü çalar” hesabı çark eskiden olduğu gibi yine zenginlere çalışıyor… Vatan borcu olarak bilinen askerlik meğer fakirin vatan borcu imiş… Zengin mi parasını basar işine bakar, fakiri kim takar… Ne yani Peygamber ocağının müdavimleri fakirlerden başkası mı olacaktı?
Fakir gitsin, adam gibi askerliğini yapsın, ezilsin, büzülsün, hasret yaşasın, bir yıl boyunca eğitimden geçsin, vatanı korusun, bir çatışma esnasında şehid olsun kime ne? Nasıl olsa büyükler yine gidecekler fakir babaları kucaklayacaklar ve “vatan sağ olsun” diyecekler... Elbette vatan sağ olsun, sağ olmalı ama fakir soruyor; “kardeşim benim param yok diye mi oğlum ölüyor, zengin çocuğu para verip sıcak yatağında uyuyor, dört dörtlük keyf çatıyor yavrum ise kara topraklarda yatıyor… Bu mu adalet…” Allah aşkına söyleyin kime bu adavet…
İşçi Ahmet çoluk çocuğuna, yaşlı ana babasına bakmak için çalışıyor, askerliği geçim sıkıntısından dolayı ertelemek zorunda kalıyor ve gün geliyor bedelli askerlik diye bir müjde(!) veriliyor, işçi Ahmet kahroluyor, param olsa eşime, çocuklarıma, anama, babama baksam ne güzel olurdu diyor… Ama nafile işçi Ahmet arkasında aç sefiller bırakarak vatan borcunu ifa için gider kışlaya… Zengin çocuğu ise tatil merkezlerine… Bu adalet ise batsın adaletiniz…
Komutanlar istedi diye böyle bir düzenlemeye yoluna gidildiğini, birikme fazlalığından dolayı bedelli askerlik düzenlemesinin yapıldığını, buradan temin edilen paranın sadece silah ve savunma teknolojisinde kullanılacağını, başka yere aktarılmayacağını söylüyordu Sayın Başbakan… Merak ediyorum madem birikme var o halde neden bu düzenlemeden sadece zengin çocukları faydalanıyor…
Sayın başbakan Ahmet Davutoğlu daha önce; "Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz." Demiş ve bedelli askerliğin olmayacağını belirtmişti… Şahsen takdir etmiş ve “işte bu” demiştim… Halkın içinden gelen birinden bu sözü beklerdim… Ama birkaç gün içinde askerlerin içinden farklı seslerin yükseldiğini gördüm… Anlaşılan Sayın Başbakan sağa sola danışmadan erken karar vermişti…
İleri gelen, zengin, bürokrat, üst düzey komutan vs. hatırı sayılır birilerinin yoğun talebi olmuş olmalı ki Sayın Cumhurbaşkanının talimatı ile Başbakan hiç istemediği düzenlemeyi yapmak durumunda kaldı ya da Başbakan bir şekilde bunun gerekliliğine inandırıldı…
Ben Davutoğlu’ndan daha önce sarf ettiği sözlerinin arkasında durmasını ve kısa bir dönemde önceki sözleri ile çelişir bir duruma düşmemesini beklerdim… Bu ülke de dağlarda şehit düşen kaç üst düzey komutan, fabrikatör, ileri gelen, bürokrat çocuğu gördünüz… Yok… Hepsi fakir fukara çocuğu… Hepsi gariban halk evladı… Bu devletin sahipliğini, bekçiliğini gariban halk yapacak ileri gelenler ise sefasını sürecek ne adalet ama?
Yapılan hatanın, içine düşülen çelişkinin telafisi bağlamında bedelli askerlik bağlamında alınan gelirin silah ve savunma teknolojisinde kullanılacağı formülü geliştirildi… Bu yolla fakir halka bir haksızlık ve ayırımcılık olan böyle bir düzenlemeye tepki gelmesin diye perde çekiliyor…
Bu trajikomik durum karşısında ne denir bilmem ama ne olur aristokrat güruha değil halka kulak verin… Seçimlerde ayağına gittiğiniz seçmeni meclise gidince unutmayın… Bu ülkenin silah sanayisi ve savunma teknolojisinin alınan bu paralarla ilerlemeyeceği herkesin malumudur…
Doğuda görev yapan bazı komutanlarla konuştuğumda veryansın ediyorlar… İçleri dolu olan bitene köpürüyorlar… “Hocam ne olur yaz bunları” diyorlar: “Yıllardır askerim ama daha bir üst düzey komutan çocuğunun, ileri gelen aile çocuğunun, bürokrat çocuğunun doğuya verildiğini görmedim, duymadım… İşler Ankara’dan hallediliyor” diyorlar… Ah ülkem ne zaman son bulacak bu haklı sitem, ne zaman değişecek bu aristokratik sistem…
Camide, kışlada ve mezarlıkta zengin fakir ayırımı yapılmaz, yapılmamalı diye bilirdik ama nafile… Hepsinde bu ayırım çoktan başlamış bile… Bu üç yerde fakir ve zengin ayırımı yapılmaya başlanmışsa bilin ki o ülkede adalet kokmaktadır, zulüm görünmeyen şekli ile revaçtadır…
Elbette bu yazı ile bedellinin önüne geçemem ama en azından fakir halkın sesini duyurdum, halkın sesi, halkın elçisi olmaya çalıştım… Devlet ricaline tavsiyem birkaç komutana, bürokrata değil halka ve hakka kulak verin, siyasi çıkarlar adına kişiliğinizden ve kimliğinizden ödün vermeyin...
Bedelli askerlik konusunda kendiniz gibi hareket etmediniz, fikir ve ideallerinizi bir köşeye hapsederek bu karara vardınız, birilerinin hatırını kıramadınız ve yanlış yaptınız… Yanlışınızı kabul edin ve bir düzenleme ile bu haksız uygulamanın önüne geçin… Geçin ki bir daha kimse nasıl olsa bedelli çıkar diye bir beklentiye girmesin…