Bilkad’ın geçtiğimiz haftaki konuğu İbrahim Sarmış, Peygamber (s)’i nasıl anlamamız gerektiği konusunda çarpıcı yorumlarda bulundu. Öyle ki, yazarımız Bekir Biçer bey: “Hocam kafamı karıştırdı. Birkaç kaynağa tekrar bakmam gerekiyor” dedi.
Sarmış’ın yapmaya çalıştığı şey, dinleyicileri “din anlayışlarını, sahih kabul ettikleri haberleri” gözden geçirmeye teşvik etmenin ötesinde bir çaba değildi. Kendisi yazdığı Arapça gramer kitabındaki bazı cümleler nedeniyle üniversiteden uzaklaştırılınca –bence Hayrettin Karaman’ın tersine- daha hareketli bir döneme girdi. Bol bol okuyor ve yazıyor. Kitapları da iyi satıyor. Bir ara bildiğim kadarıyla Ekin Yayınlarından çıkan Tasavvuf ve İslâm adlı eseri İslâmî kitap piyasasında en çok satan kitap olmuştu.
İbrahim Beyin değerlendirmelerine zaman zaman “sivri, zamansız çıkışlar” şeklinde itirazlar yapıldığına şahit oldum. Bu itiraz kısmen doğru olmakla beraber bu çıkışlara hiç ihtiyaç olmadığını söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Zira “dostluk, kardeşlik” söylemi belli bir zaman sonra düşünsel ve pratik kirliliği de beraberinde getiriyor. “Şu yalan dünyada ne tam kafir ne de tam Müslüman tipler” ortaya çıkıyor.
Bu bağlamda çoklarınca mutedil bulunmayan söylemlerin ve uygulamaların insanları şok edip sarstığını ve onların “kendilerine zulmedip etmediklerini” sorguladıklarını Kur'an bize söylüyor. Tabi bu sorgulamanın sonucunda bazıları gerek korkularından gerekse atalarından miras aldıkları dinin taklitçi bir yapıya sahip olmasından dolayı eski dini hayatına geri dönüyor. Ama arınmak isteyenlere bu sert üslup hidayet kapılarını açıyor.
Sözgelimi 80’li yıllara kadar bir Müslümanın mezhepsiz de olabileceğini, delilleri bilip onlara uygun bir hayat sürmenin Müslümanca bir hayat için yeterliği olduğunu söylemek cesaret istiyordu. Hatta İbnu Teymiye’den sitayişle bahsetmek derginizin binlerce adet geriye iade edilmesi anlamına gelebiliyordu. Ne var ki, nassı ön plana çıkaran Müslümanlar doğru bildiklerinde ısrarlı olunca, Türkiye gündeminde bu konu ciddi ciddi tartışıldı ve Kur'an-sünnetin okunup anlaşılabildiği vurgusu kabul gördü.
Doğrularda ısrar etmek önemli. Ara sıra da sivri dilli olmak ve şok edici çıkışlarda bulunmak faydalı. Hz. İbrahim putları niye kırdı ki?