Efendim hepinizce malum ben eski bir sporcu, yorumcu, siyasetçi, esnaf, idareci ve son dönemlerde Uğur Özteke sayesinde azıcık gazeteci kimliğine de sahip olduk. Yani bir arkadaşımızın deyişiyle ara sıra ”ekonomik, kültürel, siyasal” alanlarda ufak tefek bilgiçlikler yapıyoruz. Bu kadar çok kimlik olunca da, zaman zaman yolda yolakta giderken her türlü alanda hemşehrilerimizin sorularına muhatap oluyoruz. Biz de elimizden geldiğince doğruları söylemeyi düstur edinmiş tavrımızla anlatmaya çalışıyoruz.
Yaklaşık iki yıl önce Konya’mızın Şato Form mevkiinde eşimize bir bayan butiği açtık. Çocuklarımız büyüyünce eşim aile bütçesine katkı yapmak istedi. Biz de memnuniyetle karşıladık ve hanımın isteğini derhal karşıladık. Oranın eski düzenini bilirsiniz, (ben de eski bir Belediye Meclis Üyesiyim.) Sayın Mustafa Özkan döneminde yapılan, o günkü şartlarda bizimde onayladığımız, insanların yürüyüş yolu gibi kullandığı, yoruldukları vakit oturup dinlenecekleri kanepelerin bulunduğu sevimli bir görüntü olduğuna inandığımız bir vaziyeti vardı. Buraya kadar her şey normal. İşte tam o bizim dükkanı açtığımız sıralarda, Büyükşehir Belediyemiz o eski Gedavet Parkı dediğimiz yere Zafer’in de yaya yoluna dönüşmesi münasebetiyle bir takım düzenleme çalışmalarına başladı. Bu çalışmalar sürerken, yapımı yüklenen müteahhit firma sır vermeden çamur çaylak içerisinde mevcut yerleri yaptı. Mübalağa etmiyorum, oradaki bütün esnaf yapılanın ne olduğunu anlayamadı. “Daha tam bitmedi herhalde” diyenler çoğunlukta, bitti diyenleri ikna etmeye çalıştılar. Ama gelin görün ki gerçekten bitmiş. Esnafın tümü şaşkın, akşama kadar espri yapıyorlar, “Herhalde bunların altına Konya büyüklerinin heykelleri dikilecek” diyorlar.
Bütün bunları ben de hayretle izliyorum. İşte burada benim ilk paragrafta anlatmaya çalıştığım kimliğimi bilen oradaki bütün esnaf, benim eşim de dahil bana “Allah aşkına bu işe bir çare bul” diye yükleniyorlar. Soruyorum “Gidip konuşmayı denediniz mi?” diye. Birkaç kez görüştüklerini, eğer beğenilmezse kaldırılacağını falan anlatmışlar. Şimdi oradaki tüm esnaf “Biz eski halimizi isteriz, bu yapılanın bize zarardan başka bir şeyi yok, dükkanlarımızı gölgeliyor, insanlar rahatça gidip gelemiyor” diyorlar. Elçiye zeval olmaz. Ben buradan Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Akyürek’e sesleniyorum:
“Sayın Başkanım diyalogların ne kadar önemli olduğunu bilen bir insansınız. Gelin bizzat kendiniz bu canı yanmış insanlarla bire bir görüşün. Orada bir tane memnun insan çıkarsa ben sizden yine bu sütunlarda özür dileyeceğim. Sanırım kimse kendi ekmek kapısının önüne rızası olmadan, mantıksız bir şey yapılmasını istemez. Lütfen kendinizi onların yerine koyun. Muhtemelen yapım aşamasında size iyi gibi gösterilmeye çalışılan bu yapılanlar neyse,orada hiç kimseye güzel görünmüyor. Ne olduklarını hala kimse anlamış değil.”
Bu konulardaki duyarlılığınızı, dışarıya çok belli etmeyen hassas bir yapınız olduğunu en azından yakın dost ve arkadaşlarınızdan dolayı biliyorum. Doğru yaklaşımlara cevap vermek, yapılan hatadan dönmek insanlarımıza hep artı değerler katmıştır. Ben de öyle umuyorum ki Sayın Başkanımız oradaki içi yanmış esnafımızın beklentilerine mutlaka tercüman olacaktır diye düşünüyorum.
Ne diyorsunuz sevgili okurlarım? Sayın Belediye Başkanımız bu isteğimize duyarlılık gösterir mi dersiniz. Bence bizi kırmayacaktır ve beklenen duyarlılığı gösterecektir.
Haydi hayırlısı…