Geçtiğimiz günlerde İSO tarafından ilan edilen Türkiyenin ilk 500 firması sıralamasına Konyadan altı firma girmişti. Ve geçtiğimiz hafta Büyükşehir Belediye Meclisi ve Konya Sanayi Odası düzenledikleri programlarla bu firmaları ödüllendirmişti.Büyükşehir Belediye Meclisinin ödül töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek KOBİ merkezi konumunda olan Konyanın artık hızla büyük firmalara yönelmesi ve büyümeye hazır olması gerekiyor. İSO tarafından duyurulan Türkiyedeki ilk 500 firma arasındaki 6 Konya firması ile gurur duyuyoruz. Firmalarımızın açtığı yolda, yeni firmalarımızın giderek bu rakamın daha yukarılara çıkacağına inanıyorum. Ülkemizin ekonomik açıdan güçlenmesi devlet yatırımlarından ziyade özel şirketlerimizin yatırımlarıyla mümkündür. Şirketler arası rekabet ülkeler arası rekabetin yerini almıştır. Artık güçlü ülke yerine güçlü şirket söylemleri vardır. Dünya hızla globalleşmektedir. Sadece yerele hizmet etmek, yerele yönelik üretim yaparak büyümek mümkün değildir. Dünyanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak büyümek mümkündür. Konyamızda markalaşmada eksiklikler ve yanlışlıklar var. Bunları gidermek durumundayız. Konya bir KOBİ merkezidir. Artık orta ölçekli firmalardan büyük firmalara geçmek ve dünya piyasalarına açılmak durumundayız. Rekabete ve büyümeye hazır olmalıyız demişti.Doğru sözler artık Konya bir atılım içine girmeli ve bu atılımda Büyükşehir Belediyesi de taşın altına elini koyabilmelidir. Ülkemizde son dönemde başlatılan ve halen devam eden yeniden yapılanma sürecindeki yasal düzenlemelerle artık özellikle belediyelerin yerel kalkınmada etkin bir rol oynamalarının yolu açıldı.5393 sayılı yeni Belediye Kanununda kent ekonomisi ve ticaretini geliştirici çalışmalar yapmak belediyelerin asli görevleri arasında sayılmıştır.Ve aynı kanunda yatırımları teşvik için arsa tahsisi ve alt yapının yapılması yönünde belediyelere yetki verilmiştir. Dolayısıyla belediyeler fiziki imkanların kalkınmaya yöneltilmesinde etkin bir rol oynamasına olanak sağlanmıştır.Zaten kentlerin planlanmasından sorumlu olan belediyeler artık yeni dönemi dikkate alarak bu süreci işletmek durumunda olmalı ve bu konuda etkin rol alabilmelidirler.Buda katılım ve kaynaşma ile gerçekleşir. Yani yönetişimle.Katılımcılık şehir halkının şehrine sahip çıkmasını gerektirir. Bununla birlikte kentli bilincinin gelişebilmesi için gerekli faktörlerden birisi de katılımdır. İnsanlar katılımda bulundukları organizasyonlarda kendilerini var hissederler. Dolayısıyla belediyelerin kentlilik bilincini artırıcı çalışmalar yapmaları gerektiği gibi kentin sosyo-ekonomik durumunu iyileştirici çalışma ve projelere de öncelik verebilmelidir. Şunu diyebilirsiniz; hooop arkadaş belediyeler kentlilik bilincinin oluşması için kahvehanelerde aşıklara atışma yaptırıyor, onunla da yetinmiyor, mahalle mahalle dolaşıp tiyatrodan akrobasiye eğlenceler düzenliyor. Doğrudur Ancak bu nevi etkinliklerle kentlilik bilincinin oturacağına ben pek inanmıyorum. Üç ay önce etkinlik yapılan mahallelere gidin, kahvelere gidin bakalım, bu etkinliklerin kentlilik bilinci açısından vatandaşa ne gibi faydaları olmuş?Bu kentte ekonomik kalkınma gerçekleşirse, insanların işi olur karınları doyarsa, insanlar o zaman kentine de, işine de gücüne de sahip çıkar. Adamın yarın güvencesi yok iken ona Hacivat Karagöz oynatmak yersiz ve zamansız ve aynı zamanda şovenist bir duygunun ürünüdür.Yerel yönetim, yerel sermaye ve yerel arenada etkin olan sivil toplum kuruluşları ya da gönüllü kuruluşlar yerel yönetimde etkin olan aktörlerdir. Biz ne zamanki bu olguyu kavrar ve bunu yaklaşım biçimi kabul edersek o zaman kent ekonomik anlamda atılım yapar. İşte gerçek reform da budur. Aksi takdirde yerele yönelik rutin belediyecilik hizmetleri üreterek büyümek mümkün değildir.