Ben büyüyünce çocuk olacağım baba!
Dünya su günü dolayısıyla Koski Genel Müdürlüğümüzün düzenlediği organizasyondaydım az önce. Ben az önce dediysem siz bu satırları okurken 1 gün önce olmuş olacak.
Çeşitli ilköğretim okullarından öğrencilerimiz panelde buluştular. Suyu ve suyun anlamını çocuklardan dinledik. Hem bilgilendik. Hem de okunan şiirlerle duygu dolu anlar yaşadık. Su nasıl olmazsa olmazıysa yaşamın, çocuklar da öyle. Çocuklar ve su, nasıl da yakışıyorlar yan yana. Nasıl güzel duruyorlar birlikte. Hem suyu hem çocukları nasıl da umarsızca tüketiyor ve harcıyoruz.
Üzüldüm.
Çocuklar suyun anlamını anlatırken ve suya karşı duyarsız olunmasın derken, sanki bize de duyarsız olmayın diyorlardı.
Minik ağızlar susuzluğu anlatırken kendi susuzluklarını da anlattılar sanki.
Henüz olgunlaşamamış tüketicilerin yani anne baba ve büyüklerin elinde nasıl da heba olabileceklerini veya tersi olgun duyarlı büyüklerinin elinde nasıl da cana dönüşebileceklerinin hikayesini anlattılar bize.
Pırıl pırıl kaynaklarımız çocuklarımız. Tatlı su kaynaklarımız. Gözlerindeki dünya ne kadar güzel. Yorulduğunuzda susadığınızda size sunulan bir bardak suyun verdiği hayat gibi onların da gözleri. Bir çocuğun gözlerine bakabilme eğitimi verilmeli insanlara. Bir çocuğun gözlerine bakabilme de olgunluk ölçütü. Bir çocuğun gözlerine bakabilmesiyle de ölçülür insanın niteliği.
Yorulduğunuzda, hayata susadığınızda eğer bir çocuğun gözlerine bakabilirseniz, oradan onların dünyasına girebilirseniz ve dokunabilirseniz onlara size bir bardak tatlı, taze suyun verdiği canlılığı vereceklerdir emin olun.
Geçenlerde anne ve babası kavga etmiş 7 yaşında bir çocukla konuşuyordum. Dedi ki bana: Amca bu dünyayı çocuklara verseler iki günde cennet yaparız. Nasıl dedim? Her tarafı çocuk bahçesiyle donatırız, eğleniriz.
Çocuklar ve su.
İkisi de aynı kaynaktan. Tertemiz çıkıp kaynaklarından ya bir nehir yatağına ya bir göle ya dağlara ya denize. Şanslarına neresi düşmüşse . Sonrası kullanıcıların insafına kalmış.
Çocukları sevebilmek, suyu sevebilmek, doğayı, insanı. Her şeyi sevebilmekle ilgili. Sevmek kapasite işi. Sevme kapasitesi geliştirilebilir, sevmek öğrenilebilir. Suyu sevmeyen çocukları da sevemez. Çocukları sevmeyen de suyu.
Çocuklar panelde ülkemizin su fakiri ülkeler arasında olduğunu söylediler. Yeryüzündeki tatlı su kaynaklarının dağılımını anlattılar. Ne yaparsak kaynaklarımızı doğru kullanmış olacağımızdan söz ettiler. Ben en çok suyu çocukların ağzından dinlemeyi sevdim. Suyun bulutlardan akabilmesi için güneşe ihtiyaç var dediler. Anne babalara güneş gibi olun dediler. Biz ne yaparsak yapalım güneş gibi ısıtmaya devam edin. Hep aynı yerde olun. Tutarlı olun. Şefkatli olun. Ne çok yakın olup yakın ne de uzaklaşıp üşütmeyin. Karanlıkta bırakmayın bizi. O zaman yağmur olup yağamayız. O zaman topraklara canlılık veremeyiz. O zaman çiçek olamayız. Gül olamayız. Güzel kokamayız. Serpilip büyüyemeyiz dediler.
İnsan sevdiğine dikkat kesilir. Sevdiğine özenir. Sevdiğine vakit ayırır. Sevdiğini korur. Sevdiğini besler büyütür.
Suyu da çocuğu da sevmeyi nasip etsin sevginin kaynağı. En çok da kendini sevdirsin. En çok da onun tarafından sevilelim. Niyazım bu.
O zaman bir Tahir Akay şiiri:
Ben
Küçükken
Ay da küçüktü
İki parmağımın arasına sığacak kadar
Küçük küçük adımlarla yürüsem de
Uzamazdı gündüzler
Her gece devler kaçırırdı beni
Muskam olmasa
Geceyi güneşin gölgesi zannederdim
Düşünürdüm:
Zencilerin gölgesi beyaz mıdır
Ya kardan adamların
Babam bilmezdi ki bunları
Anlamazdı da o gelmeden
Bütün bulutların melek olduğunu
Babam Ali’yi severdi
Ben kovboyları
Babam inanmazdı da
Ali’nin Kızılderili olduğuna
Hem Tommiks Ali’yi döverdi
Zülfikar da kovboyları kesmezdi ki
Sonra
dizlerimdeki yaraları madalya bilip
Kamıştan atıma biner
Takardım çetemi peşime
Ben
Babama kızardım bazen:
Ölürsem görürüsün
Ağlamıştım bir hayat bilgisi dersinde
Karı meleklerin atmadığını öğrenince
Tanımadığım her yazı kutsaldı benim için
Bilyelerim üstüne yemin eder
Gelecek zamanlı şiirler yazardım:
Ben büyüyünce çocuk olacağım baba
Dr Faik Özdengül