Bu başlık, Dr. Özgür POLAT’n kitabının ismidir. Ezber bozan bir kitap. Kitap Eylül 2016’da yayımlanmış. Kitap yapılan deneylerden de hareketle ödül konusundaki şimdiye kadar bildiklerinizi ters yüz edecek fikirler ortaya koyuyor. Yazarın her söylediğini kabul etmek zorunda değiliz ama en azından üzerinde düşünülmesi gereken fikirler var diye düşünüyorum.
Şimdi onun kitabında paylaştığı düşüncelerden bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Ödül vererek bir çocuğu motive edebilirsiniz. Çocuk o işi yapar, hatta heyecanla yapar; ama, ödül vermeyi bırakınca, çocuk da o işi yapmayı bırakır.
Çocuğun o davranışı bırakmaması için, sürekli ödül vermeniz gerekir. Bir süre sonra, hedonistik adaptasyondan dolayı, çocuk o ödüle alıştığından, ödül de işe yaramaz hale gelir. Ödüle alışan çocuğun beyni, dopain salgılamayı bırakır, yani çocuk artık o ödülden zevk almamaya başlar.
Çocuğu tekrar motive etmeniz için de, ödülü değiştirmeniz ya da daha büyük bir ödül vermeniz gerekir. Bu da sürdürülebilir bir motivasyon aracı değildir. Bir noktadan sonra tıkanırsınız. Çocuk da, ödül olmayınca o işi yapmayı bırakır.
Çocuk ödülle iş yapmaya alışırsa, kendi sorumluluğunda olan işler için bile sizden ödül talep eder. Sorumsuzluk bilinci gelişir.
Bir çocuk bir işi isteyerek (iç motivasyonla) yapıyorsa ve ona ödül verilirse, çocuk o işten soğur. Çünkü ödül, çocuğun davranışını kontrol eden bir mekanizmadır.
Ödül kontrol mekanizması olduğu için, çocuk bir işi ödül için yaptığında, bilişsel çelişki yaşar. “Ben bu işi ödüle yapıyorsam, bu işi sevmiyor olmalıyım.” diye çıkarım yapar, ve çocuğun o işe olan ilgisi azalır. Çocuk bilir ki, keyifli işler (oyun, çizgi film, sinema) için zaten ödül verilmez.
Çocuğun ödülle yaptırılan işten soğuduğunu, hem söylediklerinde, hem davranışlarında hem de beyin hareketlerinde görebiliriz.
İnsanlara bir iş, bir davranış için ödül verilince ve o ödül kaldırılınca, kişinin o işten çok daha az keyif aldığını beyninde görebiliriz. Beynin keyif bölgesi, ödül kalkınca aktive olmaz. Yani, kişi başta ödül sebebiyle keyif aldığı o işten artık keyif almaz hale gelir.
Ödül verildiği ve sonra kaldırıldığı zaman, yine beyin etkileri gösteriyor ki, kişi o işe başlamaya istekli olmaz.
Ödül, çocuğun sorumluluk bilincini öldürür ve muhakeme becerisini köreltir.
Ödül, insanları kontrol ederek iç motivasyonu zayıflatır. İnsanlar, kendi seçtikleri işleri iç motivasyonla, kendilerine empoze edilen işleri dış motivasyonla yaparlar.
Aynı şekilde, denetleme, değerlendirme, hedef verme, yarıştırma, cezalandırma gibi tüm kontrol mekanizmaları iç motivasyonu olumsuz etkiler.
Kontrol mekanizmasıyla iş yapan insanlar, kontrol mekanizması ortadan kalkınca o işi yapmayı bırakırlar.
Türkiye’de denetleme ve kontrol mekanizmaları daha çok kullanılmaktadır. Bu sebeple, okullarda çocuklar, işyerlerinde çalışanlar veya sporcular, denetleme ortadan kalkınca çalışmayı bırakır.
Hedef verme başarıyı artırır. Çalışanlara ve çocuklara hedef vermek gerekir, ama hedef vermenin olumsuz tarafı da bilinmelidir: Kişi hedefe ulaştıktan sonra çalışmayı bırakır. Ama hedefi gelişmek olan insan, çalışmayı bırakmaz.
Not ve sınav sistemi de bir çeşit değerlendirme aracıdır ve iç motivasyonu öldürür.
Geribildirim, kontrol mekanizması olmadığı, gelişime odaklandığı için motivasyonu artırır. Gerçek uzmanlar veya dahiler, not değil, geribildirim almışlardır.
Ödül, amacı araca dönüştürür. Ödülle ödev yapan çocuk, ödevi araç, ödülü amaç olarak görür. Hatta çocuk, ödevi ödüle engel olarak görerek ödevden soğur.
Motivasyon türleri dörde ayrılır: dış motivasyon, içe yansıyan dış motivasyon, içselleştirilmiş motivasyon ve iç motivasyon.
Bir kişi bir işi zorlandığı veya ödül için yapıyorsa, yani yaptığı işi araç olarak görüyorsa, bu dış motivasyondur. Bir işi sevdiğinden ve ilgisinden dolayı yapıyorsa bu iç motivasyondur.
Bir insan kendini denetleyebiliyor, zevklerini erteleyebiliyor, vizyonuna ulaşmak için disiplinli çalışıyorsa, özdenetim becerisi yüksektir.
Ödül, bireyleri dışarıdan kontrol ettiği için, kişinin özdenetim becerisini zayıflatır. Bu da mutluluğu ve başarıyı olumsuz etkiler.
Ödül mekanik işlerde işe yarar; ama karmaşık işlerde işe yaramaz. Yaratıcılık da karmaşık bir bilişsel süreç olduğu için, ödül yaratıcılığı olumsuz etkiler.
Ödül gibi tüm kontrol mekanizmaları yaratıcılığı olumsuz etkiler. Seçme hakkı verilince çocuk daha yaratıcı olur.
Olumsuz duygular (kızgınlık gibi) bakış açısını daraltır ve yaratıcılığı öldürür. Olumlu duygular (neşe, mutluluk gibi) bakış açısını genişletir ve yaratıcılığı artırır.
Çocuklara ödül verilince, çocuklar ödüle ulaşmak için seçebilecekleri en kolay işleri seçerler. Böylece o işleri en kolay şekilde bitirip ödüle ulaşmak isterler. Bu da gelişimi durdurur.
Eğitim ve öğrenme için ödül verilince, çocuk derslere daha çok katılır, ödevlerini yapar (çünkü bunlar mekanik işlerdir); ama daha iyi öğrenmez. Çünkü işe yüzeysel yaklaşır. Amaç öğrenmek değil, ödülü almak olur.
İnsanlar, performans odaklı ve gelişim odaklı olmak üzere ikiye ayrılır. İlk grup, öğrenmese de sonuçla ilgilenir. Gelişim odaklılar ise, gelişim ve öğrenme ile ilgilenir. Ödül verilince çocuk, performans odaklı olur. Bu durumda ise, öğrenme ve gelişim zayıflar.
Karne hediyesi de bir ödüldür. O da öğrenmeyi ve iç motivasyonu olumsuz etkiler.
ödül, gelişimi ve öğrenmeyi olumsuz etkiler.
Ödülle değer kazandırmak zor. Ödül var olan değeri de zayıflatır.