Benim Mançolojim -3-
Geçen haftadan devam:
Büyükler dinlese tazelenir
Küçükler dinlese tamamlanırdı
Hayata dair pusulalardı onun şarkıları
Anlatırdı geçmişi, geleceği
Balının yanında iğnesi de var derdi
Hele gel, yine gel diyen Bal Böceği
Yediden yetmiş yediye
Büyükle büyük küçükle küçük olurdu
Köyden haber sorardı
Umudu yorgan, düşü döşek
Bir şarkı oluverirdi bütün bunlar
Her yerde çalardı Arkadaşım Eşşek
Erken kalkın çocuklar derdi
Giyelim en güzel elbiseleri
Elimizde taze kır çiçekleri
Anne kokusu tüterdi buram buram
Hala çınlar kulaklarımızda
O ses Bugün Bayram
Ne kadar modern görünse de
Kadim bir kültürden alırdı ilhamını
Yoktu şöhretin kibri
Hiç olmadı afrası tafrası
Yaşasın isterdi ataların örfü adeti
Kurulsun derdi Halil İbrahim Sofrası
Yoksul görsen besle kaymak bal ile
Garipleri giydir ipek şal ile diyordu
Bugünün şarkılarında yok böyle öğütler
Buyurun onu dinleyin, ben sustum
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Evet o şarkı, Yaz Dostum
Kul Ahmet erken kalkar ya nasip derdi
Anadolu insanının gayreti, tevekkülü
İnancı vardı her bestesinde
Hatırlatıyordu ya nasip ya kısmeti
Bir şarkılık zamanda
Ahmet Bey'in Ceketi
Dünya ahret keyif sürmek için
Mutlak dökmeli helal alın teri diyordu
Şarkı değil de sanki öğüt ağacıydı
Gel de bütün bunları hatırlama, yazma
En zarif sözlerden oluşan
Şarkılarının başında gelir Kazma
Han senin, hamam senin, konaklar senin
Tarla senin, çiftlik senin, bağ bostan senin
Diyelim ki dünya malı tümünden senin
Nedir bu Allah aşkına ebediyete gayret gibi
Boşuna yorma kendini ey insan
Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat gibi
Bir şey vardı sözlerinde
Dünyayı aşan, hakikate değen
Hayatın üzerindeki perdeyi aralayan
Susardı zaman günden öte dünden ziyade
Yeniden çiziyordu altını hakikatin
Benden Öte Benden Ziyade
Hele destur maşallah bu ne bolluk böyle?
Helalinden kazan, paylaş, garipler de doysun
Vakit varken, kıyametin kopmadan
Gör etrafında insanların bir bir öldüğünü
Daha önce dinlemediysen bul bir yerden
Mutlaka dinle ondan Dıral Dedeni Düdüğü'nü
Akşam olunca kuşlar dönerken
Bir hüzün çöker dolar gözlerim
Bu iki mısra değil de bir çift mermi
Can mı garip, canan mı cimri?
Sitemim ayrılığa
Ölüm Allah'ın Emri
Üşür takvim yaprak yaprak
Haftalar aylar göçü göçüverir
Bereketini yitirir hayat
Şebinde neharında
Giden kuşların kanat izleri çırpınır içimde
Ömrümün Sonbaharında
Dünya denilen yerde göç katar katar
En acı ayrılıklar sevilen insanlardan doğuyor
Aczimizle gelmişiz şu aleme
Böyle kurmuş Yaradan devranı
Kalakaldık güzel adamların ardında
Yanımızdan Geçti Dost Kervanı
Leyleğin ömrü iki lak lak
Değerler oldu tepetaklak deyip de
Soğuk bir şubat gününde
Bizi buz gibi etti Barış abi
Ardında ölümsüz şarkılar bırakarak
Müsaadenizle Çocuklar deyip gitti Barış abi