Berat edebildik mi?

Prof. Dr. Ali Akpınar

Yüce Rabbimizin, içerisinde yaşadığı nimetlerin ve o nimetlerin en büyüğü zamanın kadr ü kıymetini bilemeyen biz kullarına tanıdığı fırsatlar bir geçip gidiyor. Elimizden kaçırdığımız bu büyük fırsatların ne kadar farkındayız, onları ne kadar değerlendirebiliyoruz? Bir günlük oruç yahut birkaç saatlik mevlid ve ibadetle geçiştirmeden, ne kadar bu büyük fırsatların kıymetini bilebiliyoruz? Unutmayalım ki mübarek gün ve geceleri değerlendirmek, önce onların ruhunu kavramak ve sürekli bu ruhu yaşatmakla mümkün olur. Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil sözünde olduğu gibi sürekli bu ruhla yaşamakla olur.

İşte güneşin yakıcı sıcağı altında üzerimize üzerimize eriyen buz suları gibi akıp giden bir mübarek Berat gecesi ardından şu satırları bir kez daha, tehassür ve tefekkürle okuyalım.

Önce Zahidü’l-Kevserî merhumun meşhur eseri Makâlat’ından (s, 60-64) Berat gecesi ile ilgili tespitleri özet olarak aktaralım:

Şa’ban’nın on beşinci gecesi, faziletine dair hakkında rivayetler olan, ümmetin çeşitli ibadet taat ve dualarla ihya ede geldiği bir mübarek gecedir. O gece, bizlere oruc ayı Ramazan’ı müjdelemektedir…

Bu gecenin, Dühân suresinin başında zikredilen Kur’ân’ın indiği gece olduğuna dair rivayet pek kabul görmemiştir…

Bu gece, iyi ve kötülerin bir yıllık sicillerinin görevli meleklere tevdi edildiği gecedir…

Hadis kaynakları Peygamberimizin, bu gece Bakı’ mezarlığına gidip Yüce Allah’a uzun uzun dua ettiğini haber verirler. Peygamberimiz, bu gece, Yüce Allah’ın günahkarları çokça bağışladığını Hz. Âişe annemize söyler.

Bütün bu sebeplerden dolayı bu faziletli gecede, dua, istiğfar ve ibadet pek faziletlidir. Bu yüzden Müslümanlar bu geceyi ibadet ve tatla ihya ederler…

Bazı kaynaklarda yer alsa da bu geceye özel bir namaz yoktur.

Bu gecenin faziletine dair gelen hadislerden biri şöyledir: “Şaban’ın on beşinci gecesini ibadet taatla, gündüzünü de oruçla geçirin. Çünkü o gece gün batımıyla birlikte Yüce Allah dünya semasına iner ve şöyle buyurur: Bağışlanma dileyen var mı, bağışlayayım! Rızık isteyen var mı, rızıklandırayım! Hastalığına şifa isteyen var mı, afiyet vereyim! Şunu isteyen, bunu isteyen var mı, isteğine cevap veyim! Bu hal ta sabaha kadar devam eder.”

Yüce Allah’ın, yeryüzüne inmesi, O’nun icabet kapısını kullarına açması demektir. Gerçekten de bu gece dua, tevbe ve istiğfarların kabul edildiği gecedir.

Bu hatırlatmalardan sonra şu soruları kendimize soralım: Bizlere tanınan Berat fırsatını değerlendirebildik mi? Sunulan bu ilahî sofradan layıkı ile gıdalanabildik mi? Berat ruhunu kuşanabildik mi? Bu ruhla, gölgesi üzerimize düşen Kur’ân ayı Ramazan’a hazır mıyız? Onu misafir edebilmek için gönüllerimizi, beyinlerimizi, bedenlerimizi hazır ettik mi? Onda Kur’ân’ı, ayet ayet hayatımıza indirmeye var mıyız?

Yoksa gelen ağam giden paşam diyerek, günler ve gecelerimizi adet yerini bulsun kabilinden harcamaya/tüketmeye devam mı edeceğiz? Eğer öyleyse, daha nice mübarek geceler geçer üstümüzden, hem de aleyhimize dönen tanıklar olarak!

İşte bizleri berata hazırlaması gereken, berat ayetlerinden bir kaçı:

Önce Yusuf’u baştan çıkarmaya çalışan kadın gibi suçumuzu itiraf edip şöyle diyelim:

Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir nefis ola. Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir.1

Sonra Peygamberimiz gibi, Hz. İbrahim gibi, tevhidle ve Yüce Allah’ın ölçüleriyle bağdaşmayan her şeyden uzaklaşarak şöyle haykıralım:

O, ancak tek bir Tanrıdır, ey müşrikler ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. 2

Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım! 3

Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, bana doğru yolu gösterecektir. 4

İbrâhim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır; onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizin taptıklarınızı tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.

Rabbimiz, sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş sanadır! 5

Rabbimiz, bizi inkâr edenler için bir sınav yapma (bizi onların baskı ve işkencesi altına düşürme), bizi bağışla. Rabbimiz, yegâne galip, hüküm ve hikmet sahibi, ancak Sensin, Sen! 

Unutmayalım ki biz, teberri etmemiz gereken şeyleri tespit edip onlardan, her gün Kunut duasında tekrarladığımız ve nahlau ve netrükü men yefcüruk/ Allahım, biz sana karşı gelen ve Sana isyan edenleri terk eder ve onları gönlümüzden, beynimizden ve hayatımızdan kazır atarız sözleri doğrultusunda uzaklaşmadıkça, bizler için gerçek anlamda beratler müyesser olmayacaktır.

Dipnotlar:

1-12 Yusuf 53.

2-6 Enâm 19, 78.

3-10 Yunus 41.

4-43 Zuhruf 26-27.

5-60 Mümtahıne 4-5.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.