Berat Gecesi dersimizi unutmamalıyız!
Yüce Rabbimiz, pek çok ayetinde zamana ve zamanın dilimlerine yemin eder. Sözgelimi Asra yemin eder, Fecre yemin eder, Geceye, gündüze yemin eder, kuşluk vaktine yemin eder… Bunun anlamı şudur: Bütün dilimleriyle zaman önemlidir ve en güzel şekilde değerlendirilmelidir.
Zira zaman, Yüce Allah’ın en büyük nimetidir ve kullarına emanetidir. Geçirdiğimiz bütün zamanlardan sorgulanacağız. Bu yüzden biz, bütün zamanlarda Yüce Allah’ın ölçüleri doğrultusunda müslümanca bir hayat yaşamalıyız. Ramazan’da, Cuma gecesinde, Kadir gecesinde yahut diğer mübarek gün ve gecelerde olduğu gibi; bütün zamanlarda da Rabbimizin denetim ve gözetiminde olduğumuzun bilincinde hareket etmeliyiz. Çünkü müslümanlık, mevsimlik bir elbise değildir ki mübarek gün ve gecelerde giyelim, diğer zamanlarda çıkarıp atalım!
Zamanın bütün ânlarıı önemlidir, değerlidir ve İslâmî ölçülere göre geçirilmelidir. Ne var ki bazı zamanlar, içerisinde meydana gelmiş kimi olaylar ve Zamanın Sahibinin özel lütufları sebebiyle diğer zamanlardan farklıdır. İşte bunlardan biri de Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesidir.
Berat gecesini, diğer gecelerden farklı kılan sebep ve hikmetlerle ilgili çeşitli rivayetler vardır. Şöyle ki:
Duhân suresinin ilk ayetlerinde belirtildiği gibi, Kur’ân’ın Levh-i Mahfûzdan dünya semasına indiği mübarek gecedir Berat gecesi. Buna göre tıpkı Kadir gecesi gibi, Berat gecesi de Kur’ân ile bereketlenmiş ve diğer gecelerden farklı olmuştur. Müslümanlar, sevap çarpanı fazla olan bu geceyi ihya ederek Kur’ân’ın kendilerine yaklaşışını kutlarlar. Ve onlar bilirler ki Kur’ân, indiği geceyi nurlandırmış, aydınlatmış, farklı kılmıştır. Karanlık geceleri aydınlatan Kur’ân, müslümanın hayatına inerse onu da nurlandırıp aydınlatacak, onu değerli ve farklı kılacaktır.
Bu itibarla Müslümanlar, Berat gecesi, Kur’ân karşısındaki duruşlarını gözden geçirirler. Onu okuma, anlama ve yaşama konusundaki eksikliklerini tamamlamaya; bu konudaki yanlışlarını düzeltmeye karar verirler.
Bir başka rivayete göre kıblenin Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Haram’a çevrilmesi Şaban ayının on beşinde gerçekleşmiştir. Buna göre müminler, Berat gecesi bu kutlu olayı kutlarlar ve Ka’be ile gönül bağlarını tazelerler, bu bağlantıda kopukluklar varsa onları tamir ederler.
Yine bir rivayete göre Berat gecesi, Peygamberimize şefaat etme yetkisinin verildiği gecedir. Buna göre müminler, Peygamber karşısındaki duruşlarını gözden geçirerek O’nun şefaatine ne kadar layık olduklarını sorgular ve ona yakın olmaya gayret ederler.
Peygamberimizden gelen bir rivayete göre Berat gecesi, Yüce Allah’ın dünya semasına inerek bağışlanmak isteyen yok mu bağışlayayım şeklinde genel ilan yaptığı. İlahî rahmet ve füyuzatın coştuğu bir gecedir. Bunu fırsat bilen Müslümanlar bu gece, Yüce Rabbin bu ilahi çağrısına Rabbimiz bizler bağışlanmak diliyoruz, mağfiretinin bizi sarıp sarmalamasını isteriz diyerek gönülden dua ve niyazda bulunurlar.
Ancak burada unutulmaması gereken bir husus daha vardır ki, bu mübarek geceleri asla günahlardan kurtulma, arınma fırsatı bilip nasıl olsa arındık diyerek tekrar günahkâr hayata dönmemeliyiz. Yahut nasıl olsa mübarek geceler var, onlarda tevbe eder aklanırım rehavetine düşmemeliyiz. Esefle söyleyelim ki bugün toplumumuzda böyle bir anlayışın içerisinde olanlar var. Mübarek geceler geldi mi günahları terk edip camiye cemaate, sakal-ı şerif öpmeye, mevlid dinlemeye koşan; kandil simidi dağıtan, kandil mesajları atan ama ertesi gün ise eski günahkâr gidişatlarına devam eden insanlar… Hayır hayır, bu mübarek geceler günah çıkarma fırsatları değildir. Bu mübarek geceler, eskisinden daha iyi Müslüman olmaya karar verip Müslümanlığın güzelleşmesine vesile olması gereken fırsatlardır.
Unutmayalım ki Berat gecesi, günahlardan teberri edip cehennemden uzaklaşmayı hak ederek cennete giriş beratını/vizesini alma fırsatıdır. Tekrar günahlara dönmemek, cehenneme götüren davranışlara düşmemek kaydıyla. Yani bu mübarek geceler müminliğimizin, Müslümanlığımızın test edilerek yenilenmemize, daha iyi ve kamil mümin ve Müslümanlar olmamıza vesile olması gereken tarihî fırsatlardır. Bu nedenle Berat gecesinin akabinde bu gerçekleri hatırlamalı, Berat dersimizi unutmamalıyız.