Zonguldak'ta 12 Kasım depreminin yıl dönümünde düzenlenen ve depremin anlatıldığı konferansta konuşan Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, gayrimenkul değerlemesinde afete karşı güvenli bina zemin belgesi aranması gerektiğine vurgu yaptı. Kutoğlu; "AFAD zeminlerle ilgili çalışmaları yaptığı için binaların da envanterinin olması lazım, binaların ve zeminin depreme dayanıklılık sertifikalarının verilmesi, DASK primlerinin de bankaların sigortalarını da bu primler üzerinden yapmaları gerekir" diye konuştu.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde 12 Kasım Düzce ve 17 Ağustos Marmara depremleri anısına konferans düzenlendi. Konferansta Dr. Öğretim Üyesi Kurtuluş Sedar Görmüş, Arş. Görevlisi Dr. Gökhan Gürbüz, Dr. Öğretim Üyesi Ömer Faruk Çapar ve Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, depremler ve depremlere karşı tedbir almak, hazırlık ile ilgili bilgiler aktardılar. Konferansın en dikkat çeken tarafı ise Prof. Dr. Hakan Kutoğlu'nun DASK primlerine yönelik sözleri oldu.
Kutoğlu, gayrimenkul değerlemesi yapıldığında afete karşı güvenli bina zemin belgesi aranmadığına dikkat çekti. Zemini iyi bir evde oturan ile zemini kötü bir evde oturan kişilerin deprem sigorta primlerinin de buna göre yapılmasının altını çizen Hakan Kutoğlu, şöyle devam etti.
"San Francisco internete açık. Zemin sınıflandırmasını yapmışlar. Zayıf zemin, güçlü zemin buna göre de risk haritasını çıkartmışlar. 1905 yılındaki büyük deprem olursa görecekleri zararı hesaplamışlar. Maliyeti kendilerine ne olacak hesaplamışlar. Bunu da internet sayfasına koymuşlar. Gerçekleri söylememenin yada halının altına süpürmenin kimseye bir faydası yok. Bakın bu bizim gayrimenkul değerlendirme raporu. İnternetten aldım. Bir ekpertiz raporu. Biz deprem ülkesiyiz. Üzerinde gayrimenkulun açık adresi, kaç yaşında olduğu, imar durumu, ulaşım özellikleri. Yani ana caddeye yakınsa daha değerli olacak. Fiziki durumu, alt yapısı. Yani alt yapısı, doğal gazı var mı? Hani deprem raporu. Dünyada en çok insanı ölen ülke biziz. AFAD'da geliştirmiş, zemin durumlarını vermiş. Deprem olduğunda ne kadar zemin büyütmesine maruz kalacağımız belli, gayrimenkul değerlendirmesinde zemin durumunu sokamıyorsak o zaman biz neyi konuşuyoruz 21. yüzyılda. Buradaki parametreler mi önemli yoksa binamızın deprem güvenliği mi daha önemli? Binamızın lükslüğümü daha önemli? Şimdi bir düzenleme yapılıp ben sağlam binada oturuyorsam iyi bir zeminde oturuyorsam kötü bir zeminde oturan birisiyle neden DASK primim aynı olsun. Bu farkındalık oluşturur. Bir binanın DASK primi yüksek olursa yada bankalar binaları sigorta ederken zeminin durumu, binanın yaşı diye primi yüksek olursa o binayı satına alacak kişi primin neden yüksek olduğunu sorgular. İşte kentsel dönüşüm böyle sağlanır. Yoksa herkes oturduğu yerde oturuyor. Kimsenin bir şey yaptığı yok. Bekliyoruz. Hocalarımız deprem ne zaman olacak saniye saniyesine söyleyecek. Biz sokağa çıkacağız. Öyle bir şey yok. Belki bunun için bir 100 yıl daha beklersiniz. Hakikaten çok ilginç. Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Bir gayrimenkul değerlendirmesinde depreme karşı dayanıklı mı değil mi yerinin olmaması çok acı verici bir tablo."
"Madem toplanma alanlarımıza AVM yaptılar. Kusura bakmasınlar en güvenli binalar da onlar"
Toplanma alanlarına alışveriş merkezleri yapıldığını söyleyen Kutoğlu, "Benim de ilk defa gündeme getirdiğim bir şey var. Bunu da şu sebeple söylüyorum. 5.8'lik depremden sonra toplanma alanları tartışması oluştu. Tam toplanma alanları AVM yapıldı diye şikayet edilirdi. Fakat herkesin kafasında şöyle bir düşünce var. Toplanma alanları yada barınma alanları açık alan olacak. Bunun yağmuru var, karı var kışı var. Deprem illa yazın olacak diye bir şey yok. Japonlar gidip de bahçelerde çadır mı kuruyor. Hepsi okullara, spor salonlarına gidiyor. Bu şu demektir "Biz binalarımıza güvenmiyoruz." Şimdi madem toplanma alanlarımıza AVM yaptılar. Kusura bakmasınlar en güvenli binalar da onlar. Toplanma alanlarına AVM yaptılarsa biz de AVM'lere gideceğiz. AFAD'ın da valiliklerin de büyük depremler sırasında buralarda nasıl barınacağı ile ilgili raporları çıkartması bunlara nasıl gelinilecek, barınılacak bunlarla ilgili hazırlıkların yapılması lazım. Biz dayanışmayı seven bir toplumuz. AVM'lerdeki arkadaşlarla da dayanaşacağız. Büyük bir afet olduğu zaman. Afet ne demek insanlığın çaresiz kaldığı durum. Böyle bir durumda hepimiz yardımlaşacağız. AVM'lerin içerisinde market var. Tuvalet kurmaya gerek yok. Çocuklara deprem çantasına oyuncak koyun diyoruz. Ne gerek var. Orada oyuncakcı da var. Bu bizim AVM'lerimizin metrekare birimleri. İstanbul'da 300 bin metrekare üzerinde kullanılabilir alan var. Bizim Zonguldak'ta da var. Tutup da yana yakıla toplanma alanı aramaya gerek yok" şeklinde konuştu.
Konferans, soru cevap şeklinde sona erdi.