Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Kaymakamlığı ve Beyşehir Belediyesi tarafından Beyşehir Belediyesi Kültür ve Yaşam Merkezi’nde ortaklaşa gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları Mustafa Akış, Gülay Samancı ve Ayşe Türkmenoğlu ile Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl, referandumun birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ni anlattı.
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı konferansın açılış konuşmasında kürsüye gelen Beyşehir Kaymakamı Yusuf Özdemir, 6771 sayılı Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç hissedildiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaymakam Özdemir, konferansta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na değişiklik getiren 6771 sayılı kanunun, 16 Nisan’da ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonrasında gidilecek değişikliklerin Türk kamu yönetimine ve Türk toplumuna olan etkisini konuşmak için bir araya geldiklerini anlattı.
"CUMHURBAŞKANLIĞI YÖNETİM SİSTEMİNİN EN ÖNEMLİ GETİRİLERİNDEN BİRİSİ İSTİKRAR"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin en önemli getirilerinden birisinin istikrar olduğunu söyledi. Geçmiş dönemde de bunu çokça ifade ettiklerinin altını çizen Akış, “İstikrar gerçekten sihirli bir kavram. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde terörle mücadelesinde başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin istikrarlı dönemlerinde ekonomiyle ve ekonomik zorluklarla mücadelede başarılı olduğunu görürsünüz. Türkiye’nin tek partinin iktidar olduğu dönemlerinde, dış politikada güçlü olduğunu hep görebilirsiniz. Dolayısıyla istikrar sıhhatli bir kavram. Türkiye için önemli ve sihirli bir kavram. 1950’den sonra dünyada ve biz de hükümetlere baktığımızda İngiltere’de 15 hükümet var, 1950’den sonra Almanya’da 24 hükümet var, Amerika’da 17 başkan var, yani 17 hükümet var. Amerika’nın bir de şöyle özelliği var; Amerika kurulduğundan bu yana her dört yılda bir Kasım ayının ikinci salısı seçim yapıyor. Daha bu hiç şaşmamış, Türkiye’de bu 1950’den sonra ise 50 hükümet var. İşte böyle bir atmosferde istikrar önemli bir kavram, istikrar bahsini niye anlattım? İstikrar bize niye lazım; çünkü istikrar bizi güçlü kılan bir şey” diye konuştu.
"BUNDAN SONRA BİZLERİN DOĞRUDAN DOĞRUYA KULLANMIŞ OLDUĞU İRADELERİMİZ VAR"
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Gülay Samancı da, konuşmasında istikrar vurgusu yaparken, Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ne taşıyan geçmiş iktidarlar ve koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Geçmişte bürokratik vesayetlerle oligarşik bir yapı oluşturulması sebebiyle iktidarların çok kolay bir şekilde altlarının boşaltılabildiğini günümüze gelinceye kadar tecrübe edindiklerini anlatan Samancı, “Eğer istedikleri bir siyasi parti iktidara gelmiyorsa biliyorsunuz askeri vesayet, bürokrasi, iş adamları, bunların sivil toplum kuruluşları ve medya dünyası ile bir algı operasyonu, bu algı operasyonundan sonra itibarsızlaştırma; itibarsızlaştırılmayla beraber yavaş yavaş artık hükümetlerin iplerinin aşağıya doğru çekildiği dönemleri hepimiz gördük. 28 Şubat’ları yaşadık, 1980 darbesi, ondan öncesinde 1960 darbesi, yani ortalama şöyle baktığınız zaman her on yıla sığan bir darbe... Yani temelimiz şu; biz demokratik bir ülkeyiz, hukuk devletini ama sistemde yani uygulamaya baktığınız zaman bu şekilde olmuyor. Yani sizin anayasada yazmış olduğunuz temel kavramlar, temel o değerler birtakım o vesayet odakları yüzünden alt üst edilmek suretiyle bu milletin kaderiyle sürekli bir şekilde oynama, bir adım daha ileri atılmasını engelleme yani Türkiye’nin kaderini şöyle biçiyorlar, ‘susadıkça sulayacaksın, kurudukça sulayacaksın, uzadıkça budayacaksın’, ne ileriye, ne geriye... Biz bunu ne yaptık sizlerin ve milletimizin ferasetiyle 16 Nisan’da tarihe gömmüş olduk. Bundan sonra siyasi partileri şekillendirmek için pazarlıkların yapıldığı, oteller köşesinde işte bir araya gelmeler söz konusu olmayacak ya da işte ‘koalisyon ortamı olacak’ diye siyasi partiler kendilerini velinimet sayarak işte pazarlıkların yapılması söz konusu bundan sonra olmayacak. Bundan sonra ne var? Milletin, yani bizlerin doğrudan doğruya kullanmış olduğumuz iradelerimiz var. Biz, kim bize en iyi şekilde hizmet edecek ve en iyi şekilde bu memleketi kaldıracak, şahlandıracak kimse, kime güveniyorsak, Allah’ın izniyle gideceğiz, alnımız açık bir şekilde mührümüzü basmak suretiyle onu Cumhurbaşkanı olarak seçeceğiz. O lider de Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde konuştu.
"DEVLETİNİ SEVEN, DEVLETİNE BAĞLI, HAİNLİK İÇİNDE OLMAYAN HİÇ KİMSENİN OLAĞANÜSTÜ HALDEN KORKMASINA GEREK YOK"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayşe Türkmenoğlu da, 16 Nisan 2017 referandumunun kabulünün birinci yıldönümünde neden böyle bir anayasa değişikliğine gittiklerini, Türkiye’nin hangi şartlardan geçerek bugünlere kadar geldiğini ve özellikle 2001’de kurulan ve 2002’den sonraki AK Parti iktidarları döneminden itibaren hangi badirelerle, hangi yasal engellerle ya da yasal engelmiş gibi gösterilen engellerle, hangi yargı engelleri ve hangi yargı darbeleriyle karşılaştıkları hususlarında değerlendirmelerde bulundu. 2019 seçimlerinin artık çok yaklaştığını vurgulayan Türkmenoğlu, bu sürece doğru giderken şu an çok tartışılan bir konu olan olağanüstü hal döneminde seçim yapılıp yapılmayacağına dair hususların gündeme geldiğini belirtti. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın olağanüstü halin tekrar uzatılabileceğine ilişkin sinyalleri verdiğini vurgulayan Türkmenoğlu, olağanüstü hal kararını niye aldıklarına yönelik bilgiler verdi. Türkmenoğlu, "Biz neden olağanüstü hal ilan ettik? Aslına bakarsanız tekrar bunu herhalde güncellememiz gerekiyor öncelikle. Biliyorsunuz 15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin karşılaştığı bir ‘darbe girişimi’ deniliyor ama ben buna ‘Türkiye’nin işgal girişimi’ diyorum. Hepimizin de anladığı bu zaten bundan. Türkiye’nin işgal girişimi karşısında vatandaşımızın yek vücut olması, Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenmesi ve Cumhurbaşkanımızın da dik duruşu ile Allah’a şükürler olsun bunu atlattık. Fakat o dönemde, özellikle bu yapılan yeni Anayasa değişikliğinde getirilen bir şart var. Olağanüstü hali ilan etmenin hemen Cumhurbaşkanı tarafından da yapılabileceği fakat 2016’daki bu 15 Temmuz sürecinde olağanüstü hali biz 15 Temmuz’dan 5 gün sonra karar alınıp ilan edilebildi. O 5 günlük sürede ne oldu? O 5 günlük sürede bu işgal girişimine karışan hainler ülkeden kaçma fırsatı elde ettiler. Olağanüstü hal 15 Temmuz’un hemen ertesinde ya da o gece ilan edilebilse idi bunların Türkiye’den yurt dışına kaçmalarının önüne geçilmiş olunacaktı. Özellikle bunun altını çizerek söylüyorum, bu yeni Anayasada bununla ilgili değişiklikler var. Bu da Türkiye’nin yaşadığı coğrafya, Türkiye’nin demokrasi tarihinin ne yazık ki bu tip kesintilere uğraması nedeni ile zorunlu hale getirdi ki, Olağanüstü Hal ilanının biraz daha daha kolay alınabilmesi için. Şimdi olağanüstü hal ilan edildi. 2016’dan bugüne yani Temmuz ayında 2 yılı doldurmuş olacağız. Normal bir vatandaşın hayatında olağanüstü halin getirdiği herhangi bir kısıtlama söz konusu değil. Devletini seven, devletine bağlı, hainlik içinde olmayan hiç kimsenin olağanüstü halden korkmasına gerek yok. Olağanüstü hal burada özellikle devlete, hükümete karşı ilan edildi. Aslına bakarsanız, yani hükümetin çok daha seri bir şekilde hareket edebilmesi, çok daha seri bir şekilde kararlar alınabilmesi için yapıldı” ifadelerini kullandı.
"KARŞILIKLI FESİH YETKİSİ KULLANILMADIĞI MÜDDETÇE 5 YIL SÜREYLE HÜKÜMET SİSTEMİ ADETA GARANTİ"
SÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Murat Atçıl da sunumunda anayasa değişikliğine neden gidildi ve anayasa değişikliklerinin temel eğilimleri neler konusunu ele aldı. Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin getirdiği yenilikleri de anlatan Atçıl, yeni yönetim sisteminde hükümet istikrarsızlığı ile karşılaşma ihtimalinin olmadığını, bunun sebebinin ise yürütme organının yasama organının güven oyuna tabi olmamasından kaynaklandığını belirtti. Atçıl, “Karşılıklı fesih yetkisi kullanılmadığı müddetçe 5 yıl süreyle hükümet sistemi adeta garanti” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları yöneltilen soruları cevaplandırdı. Konferansın sonunda konuşmacı Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları ile programın moderatörlüğünü yapan SÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’e Beyşehir’in doğal güzelliklerini yansıtan birer duvar saati hediye edildi.
Konferansa, Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun, Derebucak Belediye Başkanı Ahmet Kısa, AK Parti Beyşehir İlçe Başkanı Mustafa Şenol, Derebucak İlçe Başkanı Adem Sütcü, kurum amirleri, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.