Bir başka açıdan Alâeddin

M. Ali Köseoğlu

Alâeddin Tepesi’ndeki, Orduevi’nin bir başka yere taşınması kararını çok yerinde bulduğumuzu peşinen söyleyelim…

Tabi bu sevinci ortaya koyarken ‘ifrat’ ve ‘tefrit’ten uzak durmakta fayda var…

Hadiseleri normal seyrinde görmek hem olmuş hem de olacak işler için daha sağlıklıdır.

Buna sevinmekle birlikte, zaten sivillerin uhdesinde olan alanların bugüne kadarki kullanımına baktığımızda ağlayamıyorsak, sevincimizin de bir kıymeti yok demektir…

Çünkü yıllardır Alâeddin Tepesi, kendi imajından çok uzak…

Varlığı keşfe muhtaç bir tabiat harikası gibi…

Hani Konya’nın ‘Selçuklu başkenti’ kimliği var ya…

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bir başkent daima başkenttir” cümlesini de cebimize koyalım…

Bu kimliği Konya’ya bağışlayan Selçuklu Hükümdarlarını ve saltanat sürelerini bir hatırlatalım isterseniz:

- Birinci Mesud (1146-1155).
- İkinci Kılıçarslan (1155-1192).
- İkinci Rükneddin Süleyman (1196).
- Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev (1192-1211).
- Birinci Aláeddin Keykubat (1220-1237).
- İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246).
- Dördüncü Rükneddin Kılıçarslan (1262-1266).
- Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev (1266-1284).

Bazı kaynaklarda bir de 3. İzzeddin Kılıç Arslan’ın ismi geçiyor…

İşte bu 8 ya da 9 Selçuklu Sultanı, Alâeddin Tepesi üzerinde kemikleri birbirine karışmış vaziyette koyun koyuna yatıyor da; Konya şehri, Sultanları’na gerekli ihtiramı gösteremiyor…

Tarih bilgimiz çok zayıf; Konya’ya da alelade bir şehir gibi bakmaya alıştığımızdan bu isimler pek çoğumuz için bir şey ifade etmiyor.

Bilmiyoruz ki: Birinci Mesud, Anadolu’da adına altın para bastıran ilk Türk hükümdardı.

İkinci Kılıçarslan, 1176’da Denizli taraflarındaki Miryakefalon’da Bizanslılar’ı son ve kesin bir yenilgiye uğratmış ve Alparslan’ın Malazgirt Zaferi ile başlayan Anadolu’nun Türkleştirilmesi işini tamamlamıştı. Alâeddin Keykubad ise Anadolu Selçuklu Devleti’nin en parlak devrini yaşatan sultanıydı.

Ne gariptir ki Selçuk Üniversitesi’nin yerleşkesine “Alâeddin Keykubad Kampüsü” diyoruz, en büyük ilçelerimizden birinin adı Selçuklu, ama Selçuklu Hükümdarlarının mezarlarını yeniden imar edemiyoruz.

İnşallah, orduevinin taşınmasıyla ilgili süreçte sultanların kemiklerinin ayrıştırılması işlemi de geçekleşir ve her biri kendi mezarına kavuşturulur.

Bana kalırsa Alâeddin’de aslolan orduevinin taşınması değil, Sultan mezarlarının ayrıştırılmasıdır.

 

AŞÜFTE YILLAR

2011’in Konya için en önemli olayı Hızlı Tren’in Konya’ya gelmesiydi…

Buna kötü demeyelim ama; en çok üzüldüğümüz şeyse büyük İslam âlimi Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi’nin irtihalleriydi.

Allah rahmet eylesin…

2011 garip bir hızla geldi geçti…

Daha şimdiden 2012’nin de ilk gününü tükettik…

Yıllar, vefa bilmez erkeklerin eline düşmüş aşüfte gibi…

2011’i terk edip 2012’ye girerken kendilerinden geçen insanlara bakarsanız; 2012’nin yerinde olmak isteyebilirsiniz…

Ne ki; onun da günleri sayılı: 365 gün…

Tabi ki; yeni yılın hepimize huzur, bereket, mutluluk, hesabı kolay, iyilik yapma fırsatıyla dolu bir yıl olmasını temenni etmemizde bir beis yok…

İnşallah 2012; en ‘insan’ yılımız olur… 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.