Gazetemizin 4 Kasım 2006 tarihli nüshasında Köşe Bucak sayfasında yayınlanan “Kim Takar Edebiyatı” başlıklı anı yazıma şair Yılmaz Odabaşı pür hiddet bir yanıt vermiş. O yazı Odabaşı’nın hiddetleneceği kadar ağır bir yazı değildi ama şairin sinirleri buna dayanamayacak derecede laçka olmuş demek ki.
Gazete yazılarımda olsun, yönetmekte olduğum Çalı Dergisi’nde olsun polemik yazılarına yer vermemeyi tercih ederim ama biri çıkıp da dolandırıcılıkla, sıfır yetenek sahibi olmakla suçlamaya kalkarsa bunun altında kalacak değilim.
Odabaşı, “Zeki Oğuz denen adam” diye başlamış, internetteki mesajına. Değil bir şair, sıradan biri bile kullanmaz böyle bir hitabı. Benim anlattığım yazı densiz bir yazı değildi, biraz sitem kokuyordu. Kaldı ki o imza gününde asıl densizliği yapan Odabaşı’ydı. Böyle olmasaydı onlarca kişinin içinde masama neden çiçek koymadın diye azarlamaz, ağlatmazdı, ayrıca kızım Şafak’ın o adamın masasına çiçek koyma gibi bir sorumluluğu ve zorunluluğu yoktu.
Dolandırıcılık konusuna gelince Odabaşı yalan söylemeyi pek güzel beceriyor. O imza gününde kendisini çağıran Konyalı bir yazar olarak –o beni sıfır yetenek sayıyor ya neyse- ilgilenen bendim, ama parasal ilişkilerini, kendisini iyi tanıyan, ertesi sabah Ankara yolu diye İstanbul yolunu gösteren Bahattin’e sorsun, onunla görsün hesabını…
Bu şair geçmişinin rantını yiyor, geçmişte yaşadıklarının bedelini ödetiyor insanlara…
Biz Konya’da yüzlerce şair, yazarı ağırladık. Hepsi sevgiyle ayrılıp gittiler. Eğer araları açık değilse (çünkü herkesle kavgalı bu adam) sevgili Öner Yağcı’ya sorabilir, Konya’da nasıl karşılanıp uğurlandığını. Güngör Gençay ağabeye kolayca ulaşıp sorabilir.
Konuğumuz olan hiçbir yazar böyle bir kapris yapmamıştı.
Bir insan inancının gereğini yerine getirmeli…
Konuğa saygı gereği, gecenin onikisine kadar Odabaşı’nı bekledim. Bir sohbet ve yemeğin ardından, geceyi noktalamak için. Ama o ilk akşamdan yanına çöreklenen iki üniversite öğrencisiyle gitmeyi yeğledi. Yazısında bu noktaya niye temas etmedi anlamadım.
Zeki Oğuz’u yalnız Konya değil, ülkenin bütün edebiyat camiası bilir.
Değerli şair Ömer F. Hatipoğlu, Odabaşı’nın en yakın arkadaşlarından biriydi. Odabaşı’na önerim, Zeki Oğuz’u bir de Ömer F. Hatipoğlu’na sorsun…
Mesajında belirttiğine göre o günden beri imza ve söyleşilere gitmiyormuş. Bence çok iyi ediyor. Her gittiği yerde okuru şiirden, şairden soğutan biri şiir dünyamıza böyle de bir katkı yapmış olur.
Son olarak benimle ilgili saydığı bütün sıfatları Yılmaz Odabaşı’na aynen iade ediyorum.