Modern toplum olma iddiasında olan ülkemizin çözümleyemediği ve nüfusumuzun doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 1/3’ünü ilgilendiren “engellilik” konusu, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir sosyal problemdir. Yıllardan beri “yok sayılan” ve hiçbir düzenlemede göz önüne alınmayan “engellilerimizi” ve onların yakınlarını bu dertlerinden kurtaracak, onlara, “onları” kullanmayacak yaklaşımlar sergilememiz ve çözümler üretmemiz tartışılmaz bir zorunluluktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışan, mevcut olan tüm engelleri ve fikirsel ön yargıları yıkmak ve engelli insanlarımıza hayat hakkı tanımaktır. AK Parti hükümetinin girişimleri ve TBMM’deki tüm parti gruplarının desteğiyle “Engelliler Yasası” çıkarıldı. Yasa tüm sorunları çözmüyor ama, en azından niyet belirtme noktasında başlangıç oldu. Bir engelli olarak, emek veren herkese yürekten teşekkür ederim… Ancak, daha yapılacak çok iş var…
Yasa tüm unsurlarıyla gevşetilmeden uygulamaya konulursa, sokaklarda, caddelerde, otobüslerde, hastanelerde, tüm kamusal alanlar, ibadethanelerde, özgürce ve kimseye bağımlı olmadan hareket edebilecek engellilerimiz; eğitim, istihdam, sağlık ve diğer insani hak ve ihtiyaçlarının takipçisi olabilecek ve toplum ile gerçek anlamda entegre olmayı başarabileceklerdir. Toplumuzda “engelli” olarak tanımlanan insanlarımıza başkasına bağımlı olmadan ve hareketlerini kısıtlayacak hiçbir engel çıkarılmadan günlük yaşamlarını sürdürebilecek bir çevrenin oluşturulması, eğitimlerine en az diğer bireylere verildiği kadar önem verilmesi, toplumumuzun ve özellikle de geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın “engelliler” konusunda bilinçlendirilmesi ve bu amaç ile hazırlanacak eğitim projeleriyle kaynaştırmalı (karma) eğitimlere öncelik verecek sistemlerin benimsenmesi gerekiyor. Ancak ve ancak, bu yaklaşımla engelli bireylerimizin “insan” olmanın getirdiği tüm hak ve gereksinimlerine ilişkin ihtiyaçlarını da karşılayabileceklerine ilişkin öz güvenlerini kazanmalarına yardımcı olabilir, onları teşvik edebiliriz. Engelli insanlarımızın elde edecekleri özgüven, yaşama sevinci; modern toplumlarda bireylerin ortak amaç uğruna bir araya gelerek, demokratik mücadelelerini yaptıkları ve demokratik haklarını elde ettikleri kurumlar olan “sivil toplum kuruluşlarının” da kuvvetlenmesini ve dolayısı ile demokrasimizin gelişmesini de sağlayacaktır.
Şimdi gelelim “Şehr-i Konya”ya.
Türkiye’de ne kadar sorun var, Konya’da fazlası var.
Bu engelliler açısından da aynı durumda. Bu aşamada, konunun acite edilmesinde bir yarar görmüyorum. Şehir nüfusun yüzde 13.4’ünü oluşturan engelliler hizmet üreteni veya üretmeyeni ayırt edecek düzeye gelmek üzere. Yani, hizmet üretmesi gerekenler yakın bir süre sonra tıpış tıpış hizmetlerini sunmak zorunda. Yoksa, yasalar devreye girecek.
“Şehr-i Konya”da medya dünyası engellilere her zaman sahip çıkmıştır. Engelli camiasına haberleriyle, yorumlarıyla, fotoğraflarıyla yadsınamayacak ölçüde katkıları olmuştur. İki gün önce kutlanan “Dünya Engelliler Günü”nde basit düşünen yapay ve bayağı reklama giren kurum ve kuruluşları da unutmayacağız (!).
Engelliler, başta Vali Ahmet Kayhan olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’e, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan’a Meram Beledeye Başkanı Refik Tuzcuoğlu’na, Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen’e, Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli’ye, AK Parti Konya İl Örgütü Sosyal İşler Başkanı Bedriye Günaydın’a ve binlerce duyarlı engelli dostuna şükranlarını sunar...
Engelliler gün boyu değil, yıl boyu hatırlanmak istiyor…
Unutulmasın ki, dünya şehri olmanın yolu tüm ENGELLERİ kaldırmaktan geçer…