İnsanların, milletlerin tarihinde unutulamayan yıllar, günler ve anlar yaşanmıştır. Tarih, hatıra albümüdür. İçerisinde bu coğrafyada, topraklarda ki olayları, zaferleri ve kahramanlıkları resmeder zihinlerde, kalplerde. Yüzyıllar boyunca yaşanmışlara dönüldüğü an hissederiz, hüzünlenir veya sevinçle coşarız albümünün sayfalarını çevirdikçe. Her bakışta, okuyuşta kalpler ağlar, gözlere inen yaşlar süzülür sonu zaferle sonuçlanan hatıralardan. Anıldıkça hatıralar semalarda yankılandıkça ezanlar, vatan- bayrak sevdası ile çarpar yürekler. Dudaklardan dökülür Rabbimize hamdlar şehitlerimize ‘’vefa’’lar Efendimize (s.a.v) dualar. Bu tarihi gün, ecdada minnet ve emanete sahip çıkma yeminimizin yenilendiği, duygularımızın, andımızın dirilişe geçtiği meydan okumadır. Küresel çetelere içerideki bizden maskeli modern köle ruhlulara özüne dön çağrısıdır. Vefa!.. Torunların, atalarının mirası istikbale ve istiklale bağlılıkla aşk ile yorulmadan koşmasıdır. Yürüyüşümüz küffara, emperyalist ve hegemonyacı sırtlanlara göğsünü siper yapmış ecdat gibi, bir karış toprak vermemektir. Kaynaklarımıza, aklımıza ve evlatlarımıza sahip çıkmaktır. Yüzbinlerce şühedanın aziz hatırasına bu topraklarda istiklale ve istikbale şafak vakti doğan ‘’Güneş’ ’olmaktır. Karanlık küresel vahşi medeniyetin sonunun yaklaştığını görmektir. Son çeyrek asırda yeniden karanlık medeniyetinin yerini alacak hakikat medeniyetinin sorumluğunun bizimle olacağı umudunun ilk ışığı görülmeye başlandı. Bu ışık dünya mazlum ve mahzun milletlerinde bir umut, heyecan ve coşkuyu harekete geçirdi. Kendini yok ve değersiz sayan milletlerde bir dirilişe, bir uyanışa sebep oldu.
Doğan bu güneş, cihanın hâkimi, üç kıtada adalet ve hakkaniyetin koruyucusudur.
Ümmet nezdinde yüzyılın kahramanı yine medeniyetin sahibi ülkeden çıkmıştı. O kahraman istiklali, istikbali ve ufkunu ecdadın şanlı tarihindeki sorumluğuna yönünü döndürmüştü. Adım adım yüzyılın yükselen ekseni bir ülke hedefine doğru emin ve güvenilir şekilde yoluna devam ediyor. Emperyalist şeytani güçler ve içerdeki boş kafalar boş durmuyor. Her ileriye doğru atılan adımda bariyer oluşturuyorlar. Başkan, küreselcilerce ve içerdeki BİDEN hizmetkârlarına hodri meydan çekiyor. Arkasında milleti ve akıllıca hamleleriyle, küffarın tuzakları ve engellerini tuzla buz ederek kahramanca yürüyüşüne devam ediyor. ‘’Biz kefenimizi giyerek çıktık bu yola. ’diyerek yedi düvele meydan okuyordu bu ecdadın torunu. O, ‘’vefa’’ nın sembolü bir başkomutandı. Çünkü ona kalan mirastı bu. Ümmete, ülkeye ve insanlığa hizmet. Onun, sevdası insanlığın huzur ve adalet içinde yaşayacağı hakkaniyetli bir dünyaydı.
Gün destan yazılan şanlı bir gün.18 Mart Çanakkale Zaferi anma ve hatıraların yaşandığı an. Ülke başkanının ‘’Şüheda’ ’ya adadığı emsalsiz bir şaheser. Dünyada büyüklüğüyle, görkemiyle, yüksekliği, göğsümüzü kabartan ve muhteşem güzelliği ile zamana damga vuran yapıt. 1915 Çanakkale Köprüsü.
Dünya küresel güç/süz lerin ve milletlerin gıpta ile baktıkları eser. Akıllar durmuş!.. Gözler şaşmış!.. Bu… bu bunu nasıl yaptılar. Hem de dünyanın salgınla boğuştuğu dönemlerde ve sonrasındaki küresel ekonomik krizde nasıl nasıl yaptılar? Yapılır yapılır! Başındaki lider vatan ve gönül insanı korkusuz, cesur bir liderse yapılır. Küreselci ve içerdeki küçük beyinliler ağızlar açık baktılar, baktılar hayranlıkla izleyip, donup, çakılıp kaldılar oldukları yerde. Nedenini söyleyelim hemen. Kalpte iman, yürekte ve akılda ahde vefa ecdada minnet duygusu bayrak ve ezan aşkı varsa yorulmadan koşanlar başarırlar ve kahraman olurlar. Akılları kıt , ufukları dar, toplamı ‘’Bir’’ bile etmeyen altı benzemez ve sakladıkları eşkıya uşaklar da ağzı açık bakar!.. Bakar!... Baka kalırlar… Çanakkale boğazının gerdanlığı, muhteşem, görkemli, şaheser Çanakkale köprüsüne…
Güvenli yarınlara güç olma yolunda emin adımlarla yürümek için, ülkenin büyüklüğüne, milletin aklına, tek yürekle, özüne ve kendine güven duygusu ile yola devam…