Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin kütüphanesinde geziniyorum. Kendime kitap okuyacak bir mekan arıyorum. Bir de baskısı yapılmamış, eskide kalmış, zamana direnmesi için siyah ciltlerle kaplanmış, cilt üzerinde motifler bulunan kitaplara bakıyorum.
Diğer kütüphanelerden biraz farklı göründü ilahiyatın kütüphanesi. Eğitimin kütüphanesinde Arapça yayın bulmak pek mümkün değildi. Burada ise yeni yayın bulmak pek ihtimal dahilinde değilmiş gibi göründü gözüme. Sessiz adımlarla kitap rafları arasında geziniyorum. Ciltler dolusu kitaplar, tefsirler, hadis kitapları, şerhler… Elime aldığım kimi kitaplara gözatıyorum, 40’lı, 50’li 60’lı yıllarda baskısı yapılmış sonra tekrar baskısı yapılmamış kitaplar var. Antika değerindeler sanırım. Ciltleri sökülmüş, yıpranmış, yırtılmış kitaplar dikkatimi çekiyor. İnşallah beklemekten değil okunmaktan yıpranmışlardır diyorum.
Kendi Yayınevinde Bulunmayan Kitap
Özellikle aradığım bir kitap yok. O yüzden amaçsız bir tarama yapıyorum. Hangi rafta ve nedendi bilmiyorum, kara kaplı bir kitap dikkatimi çekiyor: sayfalar elimde dağılmasın diye dikkatle açıyorum. Hicri 1400 yılında İstanbul’da, Çağrı Yayınları tarafından yayınlanan kitap, şu anda yayınevinin kendi sitesinde dahi bulunamıyor! Listeden çıkmış galiba.
800 Yıl Önce
Kitabı elime aldığımda yaklaşık 800 yıl önce yazıldığını bilmiyordum. Kısa bir araştırmadan sonra 800 yıllık bir kitabı elime alıp okuduğumu düşündüğümde kitaba bakışım değişti. İlk İslam Akademisi mensupları; Sahabe, Tabiun, Ebu Hanife, Şafii ve diğer müctehidlerin talim ve terbiye usulleri hakkındaki bu kitap: Talim-ül Müteallim. İmam Burhaneddin Ez-Zernuci’nin bu kitabını Y.Vehbi Yavuz tercüme ve şerh etmiş. Şerhe takılıyorum ve günümüzde de tercüme ve şerh eserler var mı diye düşünüyorum bir an.
Bir Kitap Yaz 800 Yıl Okunsun
Burhâneddîn Zernûcî, Ta’lîm-ül-müte’allim adlı eserini, 593 (m. 1197) senesinden sonra yazmış. Bu eseri daha sonra, İkinci Murâd Hân zamanında İbn-i İsmâil şerh etmiş. Yazıldığı günden bugüne “Ta’lîm-ül-müte’allimîn” kitabı medreselerde okutulan çok kıymetli bir eser olmuş. Temel eserler arasında sayılmasının nedeni eğitim alanındaki boşluğu doldurması, hacimli olmaması ve akıcı üslûbu sayesinde ün kazanmış ve elden ele dolaşmış.
Öğrenciler ve Halk
Eser 1908’de II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Osmanlı medreselerinde de ders kitabı olarak okutulmuş hem öğrenciler hem de halk tarafından çok sevilen bir eser olmuş. Bunun nedeni, Zernuci’nin kitabında ilk devir İslâm âlimlerinin eğitim konularındaki hakîmane sözlerinin ve şiirlerinin seçilip bir araya getirilmesi olsa gerek. On üç bölümden oluşan kitabın akıp giden bir üslubu var.
Bölümler
İlmin mahiyetinden ders, hoca, arkadaş seçim kriterleri ve ilim yolunda sebat etmek, ilme, hocaya, kitaba saygının nasıl olması gerektiği örneklerle anlatılıyor. Bugünkü anlamda modern pedagojik formasyona giren eğitimde süreklilik, verimli ders çalışma yöntemi, ders zamanı, miktarı ve yöntemler, verimli ders çalışılacak saatler, öğrenci öğretmen ilişkileri, öğrencinin başarısını olumsuz yönde etkileyen kötü huylar ve alışkanlıklar hafıza teknikleri, unutkanlığa yol açan durumlar ele alınmış ve bu konularda yararlı olacak besinlerden de bahsedilmiş. Evet, bunlar 800 yıl önce yazılan bir kitapta yer alıyor.
Kitapta hadislerin yanında meşhur âlimlerden ve edebiyatçılardan vecizeler, hikâyeler, şiirler aktarılarak konu zenginleştirilmiş ve okuyucuyu sıkmayan, keyifle okunan bir formata dönüştürmüş. Kütüphanede ilk etapta dikkatimi çekip almaya karar vermemde de bu özelliği etkili olmuştu. Günümüzde, ilahiyat temalı kitapların çoğunda bulamadığım bir zenginlik… Şiirlerden bir kaçını alıntılayıp tivit attığım vakidir.
Sonradan, internet üzerinde kısa bir arama yaptığımda birkaç yayınevinde muhtelif çeviri ve baskılarının olduğunu gördüm. Bulmak mümkün.