Bir Konyaspor Hikayesi…

Selman S. Akyüz

Bir zamanlar Konyaspor adında bir takım varmış. Bu takım 80’li yılların sonunda akıllı-uslu birkaç adam ve şehirdeki futbol tutkunlarının desteğiyle, 1. lig denen, bir kaçı büyük, 18 takımın bulunduğu bir arenaya çıkmaya hak kazanmış. Burada 5 yıl boyunca güzel işler yapmış yeşil beyazlı takım. Ama orta sıralarda. Sonra düşmüşler aşağıya. 90’lı yılların ortasında şehir büyümeye başlamış. Konyaspor’u sevenler de tekrar büyüklerin arasına dönmek istemiş durmuşlar hep. 2. Lig’de hep yukarıya oynamışlar ama hiç istedikleri olmamış. Bir gün şehirde kurulan bir holding bu takıma sahip çıkmaya yani finansör olmaya yani para verip birinci lige çıkarmaya karar vermiş. Bu holding Türkiye’nin en büyük şehirlerinden olan Konya’nın o zamanlar 1 numarasıymış. Parasız kalan Konyaspor da bu sponsoru kaçırmamış. Hemen yeni delegeler kaydedilmiş, kongre yapılmış, takımın adının önüne bu holdingin ismi eklenmiş. Göreve yeni adamlar gelmiş yani yeni yöneticiler. Holdingin “baba”sı “hiçbir masraftan kaçınmayın. Ne gerekiyorsa yapın. Hangi futbolcu lazımsa alın” demiş. Yöneticiler de onu kırmamışlar. Ama 1. Lig’in “kaliteli” futbolcuları parayı fazla alınca oynamamışlar. Düşünebiliyor musunuz, takım neredeyse 2. Lig’den düşüyormuş. Tabi bu kadar ünlü isimleri getiren takım herkes tarafından tanınır, bilinir olmuş. Ancak Konyaspor adının önündeki holdingin ismiyle anılır olmuş. Ve tabi Konya’nın dışardan tanındığı gibi “yeşil” bilinmiş Konyaspor da… Takım daha sonra biraz toparlanmış, 1. Lig’i kıl payı kaçırmış. Haydaaa… Şimdi de güzel güzel reklamını yapan holdingimiz sarsılmaya başlamış. “Baba” sıkılmış. Çok para harcamış çünkü. O da ne? Önce basketbol takımını kapatmış, sonra da futboldan desteğini çekmiş. Paranın azaldığını gören yöneticiler kaçmış. Neler götürdüklerini Allah biliyor. Kalanlar da kulübü holdingden kurtarmış. Holding yakasını bırakmamış Konyaspor’un. Kimseye sormadan harcadığı paraları borç olarak yazıp geri istemiş. Kimse göreve yanaşmamış. Kulüp kayyuma giderken yine birkaç akıllı-uslu adam çıkıp belediye ile birlikte bir takım kurmuşlar. Hiç beklemiyorlarmış ama işlerini iyi yaparak takımı Süper Lig’e çıkarmışlar… Sonra onlar siyaseten gitmek zorunda kalmışlar. Gelenler de bu işi iyi niyetle, iyi kötü idare ediyorlarmış. Şu an halen devam ediyorlar. Halen Konyaspor’un her yerinde bahsedilen holdingin reklamları varmış. Holdingde çalışanlar kulüpte önemli işler üstlenmişler. Hatta holdingle bağlantısı olmayanlar, neredeyse kulüpte işe giremez olmuş kulüpte.

 

Kulübün önünde bu holdingin isminin yazdığı zamanlarda, takımdaki bir yönetici, ne yapmış biliyor musunuz? Çok acemice, hatta aptalca bir şey yapmış. Takım kötü giderken teknik direktör gönderilmiş. Yerine gelecek hoca hakkında karar verilemiyormuş. Bu yönetici takım kaptanı olan Saffet Sancaklı’ya yaklaşık 20 adet küçük kağıt parçası vermiş. Saffet de bu kağıtları futbolculara dağıtıp istedikleri teknik direktörü yazmalarını söylemiş. Yazılan teklifleri alan yönetici, kağıt parçalarını yönetimin önüne atarak “İşte topçular Yılmaz Vural’ı istiyor.” demiş. Böyle bir uygulama futbolda nadir görülürmüş. Futbolcuya sorup hoca getirmek de neyin nesiymiş? Bu ne acemilik, ne basiretsizlikmiş.

 

Yazıyı yazarken hikayenin bu kadar uzayacağını tahmin etmiyordum. Ama duyduğumuza göre yukarıdaki acemilikleri yapan ya da yapması muhtemel şahıslar Konyaspor’un içinde ya da yakın çevresinde görünüyormuş. Hatta futbolu bilmediği için bu tür acemilikleris yapanların menejerlik yapacağı falan söyleniyormuş. Böyle şeyler olursa, hikaye anlatmak için daha çok bahanemiz olacak gibi görünüyor.