Uzun yıllardır her şeyi ABD-İsrail ve AB ülkelerinden hazır alan Türkiye'de dün çok önemli iki adımın atıldığının haberi gündeme düştü. Fakat Yiğit Bulat'a göre kamuoyumuz bir mankenin köpeği kadar ilgilenmedi...
Yiğit Bulut'un köşe yazısı
Türkiye çok önemli iki adım attı! Ama kamuoyumuz bir mankenin köpeği kadar ilgilenmedi!
Dün kamuoyuna düşen bir haberin detayları çok önemliydi. Türkiye milyarlarca dolarlık helikopter ihalesini “sonuçlandırmamış” ve en önemlisi Savunma Sanayii İcra Komitesi “yerli savaş uçağı üretimi” için TUSAŞ ile anlaşma imzalama kararı almıştı...
Sevgili dostlar, aylardır yazıyorum; yenidünya düzeni içinde “emperyal” olmaya oynayan Türkiye'nin “birinci önceliği” kendi savunma sanayiini kurması ve en en önemlisi “NATO ve İsrail'den bağımsız” bir şekilde kendi ekipmanını yaratması... Uzun yıllardır her şeyi ABD-İsrail ve AB ülkelerinden hazır alan, hatta kendi uçuş kartını bile yazamayan Türkiye için bu karar çok önemli. Yeni bir Türkiye ancak ve ancak hiçbir yere dayanmayan sağlıklı bir silahlı kuvvetle olabilir. Diplomasinin gücü ancak ve ancak arkasında güçlü bir silahlı kuvvet varsa yaşanabilir... Peki alınan bu iki kararın detaylarına bakarsak neler görebiliriz? Maddeler halinde sorgulayalım...
1- İptal edilen, daha doğrusu “sonuçlandırmak” için yeterli bulunmayan helikopter ihalesi: Bildiğiniz gibi ABD'li Sikorsky ve İtalyan Agusta Westland firmalarıyla görüşmeler devam ediyor. Normalde süre olarak bitmesi gereken bir projeydi ama fiyat/kabiliyet açısından bakınca ortaya çıkan rasyo Türkiye açısından yeterli değil. Türkiye'nin vereceği “milyar dolarları” kendi üretim kabiliyetinin ortaya çıkacağı bir projede kullanması daha doğru. İnsansız hava araçları ve teknik elektronik ekipmanlarını üretebilen bir Türkiye, F-16'da kazandığı kabiliyeti de kullanarak helikopter üretebilir.
2- Türkiye ilk defa “Milli bir savaş uçağı projesine başlansın” talimatı verdi: Cümle çok basit ama “yabancı şirketlerin” baskısıyla yıllarca demiryolu dahi yapamayan Türkiye'nin bu kararı alabilmesi çok önemli. Bildiğiniz gibi “kiloyla aldığımız savaş uçaklarını” kullanan, daha sonra F-4 ve F-16 aşamasını geçiren Türkiye son olarak da F-35 projesine “10 milyar doların üstünde” bir maliyetle ortak olmuştu. F-4'ler ve F-16'ların uçuş sistemleri ve “eksikleri” İsrail kökenli firmalar tarafından modernize edildi. F-35 dahil bu projelerin hiçbiri Türkiye'ye kendi “üretim” kabiliyetini sağlamadı ve gelinen son nokta çok açık: MONTAJ!
Sevgili dostlar, 2.5 milyar dolarlık bir ciro büyüklüğüne, 1 milyar dolarlık ihracata ve 500 milyon dolarlık araştırma-geliştirme harcamasına ulaşan Türk Savunma Sanayii, “Türkiye'nin yeni dünya düzeni” içindeki yeriyle kıyaslandığında hala yolun çok başında. Bu konuda atacağımız çok büyük adımlar ve alacağımız uzun bir yol var. Sonuç: “İçtiği suyu bile” hazır paket içinde almaya alışan Türkiye, 2007 sonrasında IMF-Dünya Bankası ve “iç-dış” yerleşiklerin etkisinden kurtularak demiryollarından başlamak üzere çok süratli bir “millileşme” hamlesi başlattı. Bu hamle “enerjiden ulaşıma” her yere yansıyor ve bağımsız, büyük bir Türkiye için Savunma Sanayii başta olmak üzere devam etmeli. Yaşasın tam bağımsız emperyal Türkiye...
Son söz: Faiz 8'in altını test ediyor. Düşük faiz-yüksek borçlanma gereğinden kurtulan, yani “boynuna geçirilen finansal prangayı” kıran Türkiye ancak ve ancak kendi uçağını üretme kararı alabilir! Bu gerçeklere “parti takıntısından” kurtularak her Türk vatandaşı objektif olarak bakabilmeli...
Rekabet Kurulu DUR dedi!
Bundan birkaç hafta önce elektrik dağıtım ihaleleri yapılmadan, MMEKAKazancı denkleminden yola çıkarak çekincelerimi sizlere aktarmış ve özellikle sermaye yapısına dikkat çekerek, rekabet açısından sorun olacağını belirtmiştim. Sonuç aynen düşündüğüm gibi oldu ve Rekabet Kurulu çok yerinde bir kararla oluşabilecek bir tekele DUR dedi! Şimdi bu kararın gereği yerine getirilmeli ve Türk halkı oluşturulan yeni tekellere teslim edilmeden doğru bir dağıtım oluşturulmalı! Kurul gereğini yaptı, sıra diğer kamu düzenleyicilerinde...
Habertürk