Bir musibet bin nasihate değer
Değerli sporseverler; kötü günde kötü şeyler söylemek istemezdim. Lakin ayranı kabartan bazı duyumlar aldım, bunu da kamuoyunda sizlerle paylaşacağım. Bu güne kadar eleştirdiğim birçok konu ve olaylar olmuştu. Ancak futbol takımının ve bu takımın hocasına son derece mesafeli ve itiyatlı davrandım. Ama yeter. Hafta sonu hezimetinden değil, bu hezimete kucak açan teknik heyete ve bu çılgınlığa müsaade eden yönetim kuruluna seslenmek istiyorum. Yeter artık yeter. Biriniz gözlüklerini çıkartsın da gerçekleri görsün. Takımı bitiriyorsunuz. Yarın kıyametler kopar haberiniz olsun. Bu takımı ne halden ne hallere sokmuşunuz. Bakın sevgili arkadaşlar bu günlerde kimse seslenmiyor diye kendinizi arındırabilirsiniz. Bir müddet sonra hesabını veremeyeceğiniz, altından kalkamayacağınız hesap sorulur haberiniz ola. Beş hafta geçti Hocanın da kredisi bitti. Takım dökülüyor, önümüzdeki haftalarda toparlanması da mümkün görülmüyor. Tedbiri kim alacak belli değil. Yönetim kendi arasında üç beş kola ayrılmış. Yönetim takımın oynadığı futboldan bi haber. Futbolculardan bi haber. Sonra suçlu ara, ona buna salla. Yok hakem, yok federasyon. Ya kardeşim sizin amacınız ne. Şimşekleri üzerinize mi çekmek istiyorsunuz. Yoksa olası kötü bir ihtimalde adres mi göstermek istiyorsunuz. Sen güçlü olursan sen iyi olursan kimsenin sana gücü yetmez ki. Fakat bu tür saldırılar devam ederse kaybeden taraf oluruz haberiniz olsun. Önce takımımıza, futbolcumuza ve şehrimize sahip çıkalım. Takımda yabancılar ağırlıklı bir gurup her hafta sonu Antalya’ya pikniğe giderken sizler ne yapıyorsunuz? Ne yaptınız? Neden mani olmuyorsunuz? Oh ne ala memleket değil mi? Karışan yok hesap soran yok. Sonra salla hakeme. Sevgili yönetim şayet toplanıp bir araya gelebiliyorsanız, Allah aşkına şu takıma bir el atın. Bırakın hakemleri federasyonu. “O treni zaten kaçırdınız.” Onlarla uğraşmayın artık. 6-0 değil 16-0 bitecek maçtı neyin peşindesiniz. Sizlere daha bir şey söylemiyorum. Dahası akıl hocalarınız iyi bilir. Gidin danışın.
Sevgili hocam; bu gün senin üzerine yoğunlaşacağım. Hoşuna gitse de gitmese de. Hiç kusura bakma. Nurullah hocam seninle bir konuda anlaşalım. Konya’mız ilçeleri ile birlikte iki buçuk milyon nüfusa sahip büyük bir coğrafya. Sakın bu insanları cahil cühela yerine koyma. Hele hele futbol cahili hiç sanma. Futbolu ve futbol oyununu senden iyi bilen onlarca yüzlerce hocalarımız, akademisyenlerimiz ve sporseverlerimiz var. Bu insanlar ses vermiyor, eleştirmiyor ve tenkit etmiyorsa sana değil kendilerine ve mesleklerine olan saygılarındandır. Bunu böyle bilesin. Oynattığın futbolda, oynanan oyunda içler acısı. Konyaspor futbol akımına sahip çıkamadığın gibi, yaptığın veya yaptırttığın transferler zaten fiyasko. Sevgili hocam bu takıma yeni gelmedin ki!.. Eksikleri sen biliyorken neden ‘gelen gider’ edasında bir transfer politikası izliyorsun. Alınanlara bakılınca, insanın aklına alınmasa ne olurdu diyesi geliyor. Kişiliğini bilmiyorum, ona saygı duyarım. Ama hocalığını eleştiriyorum. Oyuncu değişikliğinde sağ bek sol bek çıkartarak yeni bir ekole imza atmaya çalışıyorsan yanlış yapıyorsun. Bunu kulağına kim üflediyse bu yanlıştan derhal geri dönmelisin. Böyle bir saçmalık görmedim. Sağ beksiz sol beksiz oynamakta nereden çıktı ya. Diğer müsabakalarda acabamı diyordum ama son GS maçında da gördüm ki aynı şeyleri yapıyorsun. Sağın solun yokken GS ye nasıl dayanacaksın be hocam. On olurdu on. Adamlar insafa geldiler. Oyunu durdurdular, yavaşlattılar. Sağa sola geriye pas yaptılar. Yüklenseler kaç olurdu hocam. İlk biz mi oynuyoruz on kişi. Galatasaray’ın tüm yedeklerine gol attırdık ya. Pes doğrusu. Futbolunda, futbolcularında dökülüyor sayın hocam. Kaç hafta geçecek. Bu şehir sana, maçlarda doksan dakika ayakta dursun diye para ödemiyor. Takıma sahip çık hocam yukarıdaki Antalya piknik olayını araştır hoş olmayan şeyler bir yayılırsa bu koku hepimizi boğar haberin olsun. Söyleyecek çok şeyler var ama “DAM ALÇAK DEĞNEK KALKMAZ” hepsi de denmiyor ki…
SAĞLICAKLA KALIN.