Ağaçlar dallarını, kuşlarsa kanatlarını bırakmışlardı ılık esen rüzgâra. Boncukta kendini kaptırmıştı, ninni gibi gelen yaprak hışırtılarına. Uzandı nar ağacının altına. Kısık gözleri ile etrafına bakındı. Arada bir duyulan korna sesleri de olmasa, kendini orman da sanırdı. Kim bilir ne haylazlıklar yapardı.
Bir kedi için sakin bir gündü. Hele Boncuk için çok durgundu. Yine de mutluydu. Kendisini seven ve besleyen bir ailesi olduğunu düşündü. Gerçek anne ve babasını hiç görmemişti, tanımamıştı. Fakat anne baba yokluğu çekmeden büyümüştü. O sıcaklığı bu evde bulmuştu. Henüz yavru iken buraya getirilişini hatırladı. Yürümek istediği zaman ürkek adımlarla patilerini yere basardı. Vücut ağırlığını taşıyamayan cılız bacakları, dengesini kaybeder düşerdi. Düşe kalka yürümesini bu evde öğrenmişti. Yine bu evin bahçesinde mevsimlerin değiştiğini gözlemlemişti. Çimenler arasında bulduğu mavi bir Boncukla oynarken adı konmuştu. O gün bu gündür boncuk diye çağırılır olmuştu.
Boncuk beyaz tüylerini temizlerken, kendi kendine mırıldanmaya devam ediyordu. Bir gün benim çocuklarımda bu bahçede oynayacak. İyi bir baba olacağım. Bildiğim her şeyi onlara öğreteceğim, dedikten sonra uzandığı yerden doğruldu. Yan bahçenin duvarından atladı. Bu gün Bekir Amca ava gitmiş olmalı; Karabaşı da yanında götürmüştür, diye mırladı. Uzun zamandır Karabaşla kovalamaca oynamamışlardı. Boncuk yine bir haylazlık düşünüyordu. Karabaşın kulübesinin içine girip saklandı. O gelinceye kadar dışarı çıkmadı. Bekir Amca ;
-Hiçbir şey avlayamadık, bu gün de avucumuzu yaladık, diyerek oltaları yere bıraktı. Karabaş öyle yorulmuştu ki ağzından dışarıya sarkmıştı dili. Kulübesine girip uyumak istedi. Onun geldiğini fark eden Boncuk miyavlayarak dışarı çıktı. Karabaş da peşine düştü. Boncuk zikzaklar çizerek kaçıyordu. Karabaş havlarken Bekir Amca gülüyordu.
-Boşuna uğraşma karabaş yakalayamazsın onu. Artık arkadaş olun. İyi bir arkadaş! Bitsin bu kovalamaca oyunu.
Karabaş havlamasını kesip kulübesine döndü. Başını patilerinin arasına alıp uyudu. Boncuk; "bu gün bu kadar eğlence yeter" deyip nar ağacının altına yeniden uzandı. şekilden şekile giren bulutları seyrederken uykuya daldı. Boncuk güneş batana kadar uyanmadı...