Futbolda bir oyun daha doğrusu baskı tarzı vardır: “rakibi döndürmeme” üzerinize geleceği kesin olan rakibin oyuncularına stres yaptırma üzerine kuruludur. Ceza sahanıza yaklaşan oyuncu topu ayağına alır almaz, pas atmayı bile düşünmesine fırsat vermeden en yakın savunmacı üzerine saldırır. Hami Mandıralı, henüz tam hakim olamadığı takımının Konya’dan galibiyetle ayrılması için ilk yarım saati savunma yapmakla geçirmeyi tercih etti. Başarılı da oldu.
Bu saldırıya karşı ayakta kalabilen tek isim Alexander Hleb oldu. Topu o kadar güzel saklıyor ve öyle güzel çalım atıyor ki, üzerine gelen ya yanından geçti ya da faul yapmak zorunda kaldı. Ama O’nun çabası gol bulmak için yeterli olmadı. Çünkü topu aktardığı arkadaşlarının tümü Trabzon’un kapanına düştü, iki pas bile yapamadan topu teslim edip geri döndüler.
Fakat Torku Konyaspor’un yoğunluğunu hiç kaybetmemesi Trabzon’un hesabını bozdu. İlk yarı boyunca sahasından çıkamayan Bordo Mavililer pozisyon vermedi ama mahkum bir futbol oynamak zorunda kaldı. Tek kozları 70. dakikadan sonra rakibin yorulmasını beklemekti.
İlk yarı Konyaspor’un belki de tek aksayan adamı Thomas Borek’ti. (Tolga da kötüydü ama ileri çıkınca ondan çok şey beklememek gerek) Ama iyi bir gözlemci olan Mesut Bakkal, üzeri tozlanan taşı parlatıp tekrar yerine koydu ve ilk 10 dakika Borek’teki olumlu değişim takıma direkt yansıdı.
Trabzonspor sahada hiç yok gibiydi. İlk yarıdaki gibi rakibe ilk seferde basma taktiğini de yorgunluktan bırakmak zorunda kaldı. Enerjisi bitsin diye umdukları Konyaspor’da Kabze ve Djalma dışında herkes şarj edilmiş gibi koştu. Bakkal, oyuncu değişikliğinde geç kalınca 10 dakika boşa geçti.
Son 15 dakika hem iki teknik direktörün de beraberliğe razı olduğu apaçık ortaya çıktı.
Geçen hafta Ankara’da oynanan kötü maçta gerçek anlamda profesyonel bir futbol anlayışının Türkiye’de bulunmadığından yakınmıştım. Bu haftalık sözümü geri alıyorum. Konya Atatürk Stadyumu’nda birbirine adım attırmayan, oyun disiplininden kopmayan, enerjisini sonuna kadar harcayan iki takımın mücadelesini izlerken “işte Avrupai futbol” dedim.
İki takım da iyi oynadı ama maçın hakkı beraberlik değildi. Torku Konyaspor kazanmayı çok daha fazla hak eden taraftı. Yine de iki hocaya da hak verelim. Biri taze ve yenilip yara almak istemiyor, diğeri rakiplerinden kaçma derdinde.
Bir puan, iyi puan. Konyaspor iyi yolda.