Kurban bayramının Kur’an’i tarihine ve felsefesine dair…
Allaha ilk kurbanı Habil sunmuştu… Sunduğu ilk kurbanın kurbanı da kendisi olmuştu… Bunun için Kur’ban bayramı Habilleri yâd etmektir…
Kurban, Kur’an’da Âdem’’in iki oğlunun(Habil ve Kabil) kıssası bağlamında geçen bir kavramdır… Âdem’in iki oğlu, Allah’a kurban sunarlar… Birinden sunduğu kurban kabul edilir, diğerinden ise reddedilir... Kurbanı kabul edilmeyen kişi(Kabil) şeytanın vesvesesine teslim olur ve kurbanının neden kabul edilmediğini sorar kurbanı kabul edilen kardeşine(Habil’e)… Kardeşi de, “Allah kurbanı ancak muttakilerden kabul eder” şeklinde cevaplar sualini…
Kurbanı reddedilen Kabil, kurbanı kabul gören Habil’i ölümle tehdit eder… Takvasının ödülünü kurbanının kabul edilmesi ile alan Habil, takvası gereği kardeşi Kabil’i uyarır, onu takvaya çağırır… Ama ruhunun takva libasını olayların çok öncesinde çıkarmış bulunan ve şeytana uyan Kabil, takvası ile nam salmış kardeşi Habil’i haince öldürür…
Habil’in öldürülmesi ile takvanın ilk kurbanı, hasedin ilk cinayeti, insanoğlunun ilk katli gerçekleşmişti… Allah’a kulluk yolunda ilk şehid verilmişti… Habil’in tek suçu ise rabbi tarafından kurbanının kabul edilmiş olmasıydı… Habil rabbine sunduğu kurbana kurban gitmişti… Allah’a yakın olmanın bedelini canıyla ödemişti… Habil hem malı hem de canı ile Allah’a kurban olmuştu… Bunun için kurban ibadeti önemlidir… Uğruna insanın ilk olarak kurban edildiği ibadettir… İlk mazlum kanı bu ibadet için akmıştır…
Bizler, kurban keserek adeta bu geleneği ihya ediyor… Ve katil Kabillere ve onların azmettiricilerine bu ibadetle meydan okuyoruz… “Takvaya kurban gitmekse mesele, hepimiz Habiliz… Hepimiz kendimizi rabbin yolunda kurban biliriz”…mesajını veririz tüm hased ve şer odaklarına… Kesilen her bir kurban Kabil’in yandaşlarına “Habillerin öldürülmeleri ile rabbe kulluk davası bitecek değildir… Bir Habil gider, binlerce Habil dirilir…” mesajını salık verir…
Âdem’in iki oğlunun; Allah’a neleri kurban verdiklerini, Allah’a neden kurban sunduklarını ve kurbanlarının nasıl kabul edildiğini sahih bir bilgi ile bilemeyiz… Habil’in kabul edilen kurbanı onun rabbine yakın olduğu ve rabbinden kabul gördüğü anlamına geliyordu… Allah’ın gözde kulu olmak ise bir manada yönetime ehil olmak demek olurdu… Kabil için sorun Âdemin yerine Habil’in halife olması olabilirdi… Âdem yaratılıp yeryüzüne halife olarak tayin edildiğinde şeytan da baş kaldırmamış mıydı Allaha? Âdemin Allaha yakın olmasını kıskanmamış mıydı? İlk fesadı şeytan başlatmamış mıydı?
Bu kıssada geçen “kurban” kavramı önemlidir… Kurban, kelime olarak “yakınlık, yakınlaşma” anlamına gelir… Âdem’in iki oğlu, Allah’a yakınlaşmak için değil, Allah’a kimin daha yakın olduğunu, kimin Allah katında makbul olduğunu öğrenmek için kurban sunmuşlardı… Yoksa hâşâ Allah, kendisine yakınlaşmak isteyen Kabil’i neden reddetsin? Allah ki kendisine yaklaşana yaklaşır, kendisinden uzaklaşandan ise uzaklaşmaz…
Kurban kavramı, Kur’an’da “Allaha yakınlık vesilesi” anlamında, her türlü yakınlaşma vasıtasını kapsarken sonradan sadece “Allah için kesilen hayvanlar”ın bir ismi olmuştur… Dolayısı ile “kurban” sonradan anlam daralmasına uğramış Kur’an’i bir kavramdır…
“Kestiğiniz hayvanların ne etleri ne kanları Allaha ulaşmaz lakin Allah’a takvanız ulaşır” ayeti kurbanda takvanın önemini gösterir… Kurbanda takva şartının aranması, rabbe verilen önemi görmek içindir… Bu ayet, kurban kesmekten ziyade kurban kesmenin mantığının Allah için önemli olduğunu ifade etmektedir… Ayet aynı zamanda, “ibadetleri değerli hale getiren takvanızdır, takva üzerine kurulmayan her bir ibadet değersizdir” mesajını da vermektedir…
İnsanların batıl ilahlar uğruna kurban edildiği bir dönemde Hz.İbrahim, gördüğü rüya üzerine oğlu İsmail’i Allah için kurban etmeye niyetlenmiş ancak ilahi iradenin müdahalesi sonucu Hz.İsmail kurban edilmekten kurtulmuştu… Hz. İsmail’in şahsında gerçekleşen bu olay ile Allah, insanların batıl ilahlar uğruna kurban edilmesi geleneğini yıkmış ve kendisi için dahi olsa insanın kurban edilmesine rıza göstermemiştir…
Allah, Hz. İsmail’in kurban edilmesine müsaade etmeyerek insan hayatına verdiği değeri göstermiş ve insanlığın istifadesine sunulan hayvanların kurban edilmesi geleneğini başlatmıştı…
Hz. İbrahim’den İsmailini kurban etmesini isteyen Allah, aslında İbrahim ve İsmail’in takvasını sınıyordu… Sahte ilahlar uğruna insanların kurban seçildiği o dönemde; İbrahim, rabbi için en sevdiği ismailinden geçebilecek miydi? İsmail, kendi canını rabbin emrine kurban edebilecek miydi? Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’de rablerinin emrine teslim olmakla rablerini, canlarına ve evlatlarına tercih etmekle Allah’a takvalarını arz etmişlerdi…
Hz. İbrahim ve Hz. İsmail takvaları ile kazandılar, insanlığa insanı kazandırdılar, bugünü bizlere bayram yaptılar… Değilse bugün batıl düzenlerinin uydurdukları ilahlara bizler kurban gidebilirdik… Kesilen her bir kurban, Habili davayı sürdürmenin ve rabbimize canımızı bağışladığı için şükretmenin bir ifadesidir…
Kurban ibadetinin tarihi önemini bilen Hz. Peygamber, Medine de kaldığı yıllarda her yıl bir değil iki kurban kesmiş ve kurban bayramında Allah’ı en çok sevindiren ibadetin kurban kesmek olduğunu belirtmiştir… Kurban kesme imkânı olduğu halde kurban kesmeyenlerin camiye gelmemelerini buyurarak kurban ibadetinin önemini vurgulamıştır… Allah’ın resulü ilk, tek ve son haccı olan veda haccında ömrünün her bir yılına bedel olarak 63 kurban kesmiştir…
Kimi Kabil torunları, her kurban bayramında; dünyanın değişik yerlerinde kesilen hayvanların nesillerinin zamanla tükeneceğini söylerler… Bugün kesilen kurbanlara laf edip, hayvan haklarını savunanların hayvanlığın aşağısında bir idrake sahip olduklarından şüphe duymamaktayım… Bu akıl fukaralarına sorasım gelir: Yüzyıllardır kesilen bu hayvanların nesli tükenmedi de şimdi mi tükenecek?
Kesilen hayvanların neslini düşünen(!) bu vicdansızlar, yıllardır Suriye’de, Irak’ta, Afgan’da, Çeçenistan’da katledilen mazlum halkların neslini neden düşünmezler? Düşünemezler… Çünkü katil Kabillerin neslidirler… İnsanların katledilmesine seyirci kalan bu insan müsveddelerinin kurban aleyhtarlığında bulunmaları, vicdan ve iz’an yoksulu olduklarını gösterir…Allahın öldürülmesini haram kıldığı cana kıyanlara ses çıkarmayanların Allah’ın helal kıldığı hayvanların kesilmesine karşı çıkmaları çelişki değil de nedir?
Unutmayın! Kurban; farz ve vacip olmaktan öte Habil’i yâd etmektir… İbrahimi geleneği sürdürmektir… Peygamberimizin hayatı boyunca terk etmediği sünnete ittiba etmektir… Kabillere karşı direnmektir… Rabbimizle aramıza gireni devirmektir… Takvamızı rabbimize arz etmektir…
Kurban bayramımız mübarek olsun…