Konya Sivil Toplum Kuruluşları tarafından düzenlenen Ufuk Turu Toplantılarının 10. su Alanya Bera otelde gerçekleştirildi. 100 ün üzerinde Sivil Toplum Kuruluşunun temsil edildiği bu yılki toplantıya katılım her yıl olduğu gibi oldukça yoğundu. Büyük çoğunluğu Konya’dan olmakla birlikte, ülkemizin dört bir yanından gelen katılımcıların sayısı 400 ü aştı.
Bu yılki toplantının ana konusu “Türkiye ve Geleceği” idi. Oldukça ilgi çekici ve ülkemizin iç- dış bütün konularını ve problemlerini içinde barındıran bu ana başlık altında, değişik alt konular, çok değerli akademisyenler ve konunun uzmanlarınca, 3 gün boyunca 4 oturum ile söyleşilerde işlendi, anlatıldı, sorulara cevaplar verildi.
Toplantılar elbette oldukça hayırlı ve faydalı sonuçlar ortaya çıkarmış, konuşmacılar altı çizilmesi gereken çok önemli tespitler yapmışlardır. Ülkemiz yöneticilerinin bu toplantılardan istifade edeceği, yararlanacağı ve uygulamaya koyacağı birçok hususun varlığı muhakkaktır.
Toplantının açılışında okuduğu Kur’an-ı Kerim’le gönüllerimizi okşayan, sabahın en güzel ânı olan namazı, unutulmaz derecede tat veren kıraatı ile her gün imametinde kıldığımız ve Cuma günü, toplantıların ana gündemine uygun şekilde güzel bir hutbe irad eden Mehmet Emin Parlaktürk hocamızı anma ve şükranlarımızı sunma görevimizi yapmaz isek eksik iş yapmış oluruz.
Konuşulanları ve anlatılanları not tutmak âdetimdir. Notlarımı günü gününe dogruses.com’ da yayınladım. Bu yazımda da önemli gördüğüm bazı cümleleri okuyucularımla paylaşmayı uygun gördüm. Faydalı olacağı kanaatini taşıyarak, sizleri küçük bir ufuk turuna davet ediyorum.
* Zenginlik dünyada bir cennet kurmak için değil, insanlık için harcanması gereken bir nimettir. Diğer insanları köleleştirmek için zenginlik kullanılmamalıdır. "Dünyanın serveti bana aittir" diyenlerin saltanatını sonlandırmalıyız.
* Biz çok önemliyiz, değerliyiz ve birçok şeyi başarabiliriz. Bize dayatılan kölelik anlayışına karşı başarıya ulaşabiliriz. Dünyada, insani değerlere dayanan bir sistemin kuruluşuna katkıda bulunabiliriz.
* Bir değişim yaşıyoruz. Ya bu değişime direneceğiz tasfiye olacağız, ya ayak uyduracağız bozulacağız. Ya da bu değişimi yönlendireceğiz. Bu değişime yön vereceğiz.
* Yeni dönemin yükselen gücü Çin olacaksa, biz geçmişte olduğu gibi gelecekte de kurban olmaya adayız demektir. Çünkü Çin mucizesi denilen şeyin arkasında yine zulüm vardır.
* Bugün silah ve saltanatın büyük bir güç olduğu ortaya çıkıyor. İslam’a göre güç ilimdir, irfandır, ahlâktır, medeniyettir. İslâm’ın ortaya koyduğu vizyonu, insan modeli, çözümü, mesajı ve insanlığa hangi değerleri öngördüğü modelleri vardır. Bizim, Müslümanlar olarak bu gücümüz var ve yeniden İslâmi bir medeniyet inşa etmemiz mümkün.
* Türkiye’de uygulanan çok katı laiklik ilkesi, Ortadoğu ülkelerinin Müslüman halkında, bizim Müslüman bir ülke olduğumuz hususunda kaygılar oluşturdu. Ortadoğu bizi üniversite önlerinde başörtüleri sebebiyle okullara alınmayan kızlarımızın fotoğraflarıyla tanıyordu ve bizim Müslüman olduğumuza inanmıyorlardı.
* 2002 den itibaren katı laiklik uygulamalarının ve Türkiye’nin Ortadoğu politikalarının değişmeye başladığı bir dönem olmuştur. Bu dönem, Filistin konusuna büyük yaklaşım gösteren ve İsrail’e karşı bir tavır ortaya koyan dönemdir. Bu dönem artık Türkiye’nin Ortadoğu’da çok önemli ve olumlu bir şekilde algılandığı dönemdir. Ortadoğu halkları, bilhassa Filistin konusunda Türkiye’nin samimi ve sıcak yaklaşımını gördükçe kendi yöneticilerini sorgulamaya başladılar ve yönetimlere baskı yapmaya başladılar. Bu baskının sonucu olarak Ortadoğu’ya Arap Baharı geldi. Ortadoğu’daki 2011 dönüşümünde Türkiye’nin çok büyük etkisi oldu.
* Ulus devlet; insanları bölük bölük gruplara ayıran, lime lime parçalara bölen, imparatorlukları yıkan insanlığın çıkarttığı en canavarca, en tehlikeli bir yapıdır. Ulus devlet dine de çok zararlar vermiştir. Seküler bir yapı ortaya çıkarmış ve insanları dinsizleştirme faaliyetleri yapmıştır. Dünya, savaşların sona ereceği ve toplumların kardeşçe yaşayacağı beklentisine girmişken 11 Eylül 2001 saldırıları ulus devleti geri getiren bir olay oldu ve işgaller başladı.
* Türkiye’de son yıllarda çok büyük gelişmeler yaşandı, çok önemli ve çok olumlu adımlar atıldı. Ancak 2010 Lizbon zirvesinde, Füze Kalkanı projesinin altına imza atan Türkiye bütün olumlu gelişmeleri bitirdi. Sıfır sorun politikası iflas etti. NATO damgası tekrar geldi ve Türkiye’nin omuzuna bindi.
* Artık despot rejimlerin, sömürgecilerin işi zor. Suriye diktatörü giderse Irak’ta bizim aleyhimize olmaktan vazgeçer. Suriye halkı onur savaşı veriyor. Halklar özgürlüğün tadına vardı, sürünerek yaşamak istemiyor. Bundan sonra Amerikan hegemonyası zora girecektir. Gelecek için ümitvarız.
* Bütün olumsuzlukların kaynağı vesayetçi ortamların yaşanmasıdır. Milli iradenin egemen olacağı bir yapı kurulmalı ve vesayet sistemine fırsat vermeyecek bir Anayasa acilen hazırlanmalıdır.
* Farklılaşmaya müsaade eden bir yurttaşlık kavramı oluşturulmalıdır. Türk, kürt denmemeli herkesi kapsayacak, kucaklayacak bir üst kimlik belirlenmelidir.
Konuşmaların geniş özetini ve sonuç bildirgesini dogruses.com’dan okuyabilirsiniz. Bir Ufuk Turu daha böyle geçti. Başta Başkan Latif Selvi olmak üzere STK icra heyetine ve organizede büyük emeği geçen Adem Seleş kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Mutlu yarınlar efendim.