Biz çocuktuk, gençtik…
Vekiller, siyasetçiler, sendika başkanları, oda başkanları vardı.
Biz baba olduk, bazılarımız dede…
Onlar hala oradalar…
Kalkmıyorlar, bırakmıyorlar.
Belli süreden sonra kendi malları sanıyorlar…
Dermanları yetse “Musalla Taşına” gidinceye kadar da kalkmayacaklar…
Tenecekiler Odası, Bisikletçiler Odası, Tüpçüler Odası, Yorgancılar Odası… Al Yanaklı İbibik Kuşlarını Koruma Derneği, Sarı Tüylü Kazları Sevenler Derneği, Siyah Benekli Kanaryaları Koruma Derneği…
Buraları bile bırakmıyorlar kaldı ki; vekillik, siyaset…
***
Okuyucularımız hatırlayacaklar rahmetli Mustafa Başoğlu’nu…“Bir KONESOB seçimi” yazımda 50 yıl oturduğu sendika koltuğunu nasıl gözyaşlarıyla terk ettiğini yazmıştım… Değerli insandı, makamı cennet olsun ama 50 yıl kimselere vermedi koltuğu… Başoğlu gibi yüzlerce örnek sayabiliriz.
***
Şimdi seçimler var.
Bakın hangi partiden olursa olsun siyasilerden şu sözleri duyuyorsunuz;
“Bizim makamlarla işimiz yok, hizmete talibiz, bu partinin neferi olmak onur. Bize hangi görev verilirse yaparız, çaycılık bile…”
Vekilliğe ve anlı şanlı makamlara talip olurlar da ne hikmetse çaycılığın görev olarak verilmesini beklerler!
Aslında 1’er hafta vereceksin ellerine çay tepsisini, paspası, süpürgeyi…
15 bin lira maaş, süper emeklilik, lojman, makam arabaları, şoförler, dokunulmazlık, danışmanlar, gazeteler, televizyonlar…
Sevsinler sizin hizmet aşkınızı!
***
AK Parti’nin 3 dönem kuralı başlangıç için güzel bir kuraldı.
Ama artık Türkiye gelişti, değişti.
Ancak makam sevdalısı eski kafalar hiç değişmedi!
Artık bu kural 2 döneme inmeli.
Hem de sadece vekillik için değil,
Belediye başkanlığı, sendika başkanlığı, oda başkanlığı, dernek başkanlığı… Tüm makamlar.
Bu yasayla sabitlenmeli!
***
Elbette makamlar doldurulacaktır.
Buna bir itirazımız yok.
İtirazımız oturup da kalkmayanlara…
Koltuğa yapışanlara.
Bir dönem yaptın, hadi yetmedi iki dönem…
Sonra bırak git…
Senden başka adam mı yok?
Hizmet etmeyi sen mi biliyorsun bir tek!
***
Bu her şeyden önce bu ülke gençliğine saygısızlıktır.
Eğitim kalitesi arttı, üniversiteler gelişti, genç beyinler yetişti.
Hani hep gurur duyuyorsunuz ya yarınları emanet edeceğiniz bu ülkenin gençleriyle!
İyi de dün siz vardınız, bugün de, yarın da siz olacaksınız…
O zamanlar, gençlere ülkeyi emanet edeceğiniz yarınlar, hangi yarınlar?
***
20 yıl bir jenerasyon demektir.
40 yıl iki jenerasyon…
Koskoca iki jenerasyonu heba edecek kadar, kendi çocuklarına bile koltuğunu vermeyecek kadar makam sevdalılarını, (hizmet sevdalılarını!!) kanun zoruyla kaldırmaktan başka çare var mı?
Eğer bu ülkenin gençleri o makamları sizden daha iyi dolduramayacak kadar, bu ülkeyi daha ileriye götürecek kadar eğitilememişse, bu ülke zaten batmış demektir.
O zaman bırakın bu “gençlik” ,“hizmet” nutuklarını!