Ailede, karı koca birbirini Allah’ın emaneti olarak görürse, ailede huzur olur. Camide hoca cemaat birbirlerini Allah’ın emaneti olarak görürse, birbirlerine saygılı ve yardımcı olurlar. Kursta derste hoca talebesini Allah’ın emaneti olarak görürse, başarı olur. Hepsinde taraflar birbirlerinin hayırlı işlerinde destekçisi ve duacısı olursa toplum huzurlu ve mutlu olur.
Bizde genelde en çok bir arada yaşayanlar ve birbirleriyle sorun yaşayanlar birbirlerine dua etmeyi pek akıl etmezler. Sözgelimi karı koca, iyi kötü günlerde bir arada yaşarlar, ancak sorunlar zuhur edince birbirleri için duayı ihmal ederler. Camide hoca cemaat, bir arada ibadet ederler, birbirleriyle huzura çıkıp huzur bulurlar; ancak ufak tefek sorunlar zuhur edince birbirlerine dua etmeyi akıllarına bile getirmezler. Yine hoca talebe, bir arada saatlerini, günlerini geçirirler, ancak birbirlerine dua etmeyi pek akıl etmezler. Oysa en fazla dua etmemiz gerekenler, en fazla bir arada olduklarımızdır.
Evet, öğrencilerimiz bize Yüce Yaratıcının emanetidir. Onlar, bizim hocalığımızı aktif hale getirenlerdir. Onlar olmasaydı, onlar sınıflara gelmeseydi, onlar bizi dinlemeseydi, onlar bizi örnek almasaydı, bizler kime hocalık yapacaktık, bizim hocalığımız nasıl anlaşılacaktı?
Allah’ın emanetleridir onlar. Şimdi bir düşünelim, bize bir büyüğümüz bir şey emanet etse, o emanete nasıl sahip çıkarız, nasıl o emanetin üzerinde titreriz. Bu emanet, herhangi bir büyüğün emaneti değil, Ekber olan Yüce Allah’ın emanetidir. O emanete nasıl kızabiliriz, nasıl hakaret edebiliriz, nasıl dövebiliriz, nasıl dinden-ilimden soğutabiliriz?
Büyük İskender, babam beni gökten yere indirdi; hocam beni yerden göğe çıkardı diyerek hocalığın ne kadar yüce bir değer olduğuna dikkat çeker. Peki, hocalar olarak bizler bu sorumluluğun farkında mıyız? Farkındaysak şu soruyu kendimize soralım: Biz, bize emanet edilen yavrularımızı ne kadar yerden göğe çıkarabiliyoruz, onları ne kadar süfliyattan ulviyata yüceltebiliyoruz? Bu konuda ne kadar başarılı isek, o kadar hocayız ve o kadar mükafatımız âli olacaktır. Yoksa, tek başına hoca olmak, ben hocayım deyip hocalık makamında oturmak yetmez.
Hocalık mübarek bir meslektir. Hocalar, yetiştirdikleri öğrenciler ve onlara öğrettikleri doğru bilgiler doğrultusunda dünya ve ahirette mükafatları hak eden kahramanlardır. Ancak bir hoca, yetiştirdiği ve topluma kazandırdığı öğrencilerinden dolayı ne kadar ödüle müstahak ise; aynı hocanın ne kadar genci dinden, ilimden, okuldan, kurstan soğuttuğu, kaçırdığı da ona sorulacaktır. Dolayısıyla eğitim öğretimdeki olumlu sonuçtan da olumsuz sonuçtan da öncelikle hocalar sorumludur.
Onun için öğrencilerimizi bize sunulan emanetler olarak görmeli, onları sahiplenmeli, onlara ilim irfanı sevdirmeli, onları topluma kazandırmalı, onların dünya ve ahiretlerini kurtaracak şekilde hayata hazırlamalıyız.
Peygamber yolunu kendisine yol edinen tüm gerçek hocalarımıza selam olsun. Yüce Rabbim, yeni eğitim-öğretim yılımızı talebelerimiz ve hocalarımız hakkında hayırlı eylesin!