BDP Milletvekili Pervin Buldan hanım demiş ki; "Herkes istediğine istediği şekilde hitap edebilmeli. (Sayın) kelimesi bir katil için de bir lider için de kullanılır. Biz hiçbir zaman Öcalan'ı katil olarak görmedik. Biz Kürt halkı olarak Öcalan'ı lider, önder olarak gördük!"
Ne üzerine, bu açıklamayı yapmış?
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, Selim Sadak ve Hatip Dicle ile ilgili mahkumiyeti bozma kararı üzerine..
Selim Sadak ve Hatip Dicle ne demişler?
Teröristbaşı Apo'ya "sayın", dağdaki teröriste de "gerilla" demişler..
Bu sebeble 6 ay hapis cezası almışlar..
Yargıtay da diyor ki, "Teröristin isminin önüne 'sayın' ifadesini eklemek veya teröriste 'gerilla' nitelemesinde bulunmak, tek başına suç değildir."
Doğru mu?
Olumlu cevap vermek zor!
Tartışmaya çok açık bir karar..
Niye?
Kendi düşmanına bile "sayın" diye hitap eden çok nazik birisi karşımızda duruyorsa..
"Adam babasının katiline bile 'sayın' diyor. Nezaket budalası.. Bırak Apo'ya da 'sayın' deyiversin" denilebilir..
Ama..
Tartışılan bu olmasa gerek..
Adamlar ısrarla bir seçicilik yapıyor ve 40 bin kişinin katiline, kasten "sayın" diye hitap ediyorlar.. Aynı zevata bakın, bu ülkenin Başbakan'ına ise, adeta kendisinden küçük arkadaşına hitap ediyormuş gibi, ismi ile hitap ediyorlar..
Böyle bir durumda, teröriste "sayın" nitelemesinde bulunulmasının açık bir suç kastını ispatladığını kimse inkar edemez.
Ama olsun.
"Sonuçta sadece düşünce açıklamakla yetiniliyorsa, bu da suç olmasın" diyenler çıkabilir.
Nasıl olsa, hiç kimse, teröriste "sayın" demekle, onun işlediği suçları ortadan kaldıramaz.
İstedikleri kadar "sayın" desinler.
Ama, bu kişileri "iyiniyet testi"ne almak da, bizim vazifemiz değil mi?
Nasıl?
Mesela Pervin hanıma soralım: "Apo'ya 'sayın' denilebilir. Apo'yu katil olarak görmedik. Hatta kendisi önderdir" diyorsunuz ya..
Acaba sizin karşınıza birisi geçse, "General Mustafa Muğlalı, katil değil, bir önderdir" dese.. Devamında "Sayın Muğlalı'yı biz hiçbir zaman katil olarak görmedik" dese..
Bu söyleme, düşünce özgürlüğü kapsamında bakar mısınız, bakmaz mısınız?
Bakarsanız, sorun yok..
Ama itiraz ederseniz, aynı itirazı kendinize de yapmanız gerekir..
Pervin hanım, açıklamasında sadece Apo'yu kutsamakla kalmıyor.. Faili meçhul cinayetlerden sorumlu tuttuğu Mehmet Ağar aleyhine de eleştirilerde bulunuyor..
Bu hafta içinde, Cumartesi Anneleri ile birlikte, Mehmet Ağar'ın yattığı cezaevi önünde "oturma eylemi" yapacaklarını ilan ediyor...
Bu vesile ile, soralım Pervin hanıma: "Birisi karşınıza geçip, Mehmet Ağar cezaevinde olduğu halde, 'Sayın Mehmet Ağar, bir önderdir' derse, söylenenin normal olduğunu kabul edebilir misiniz?.."
Söylerseniz, yine sorun yok!
Ama, "Şu kadar faili meçhul cinayetin sorumlusu olan bir mahkuma, 'önder' diyemezsiniz" şeklinde itiraz edecekse..
Aynı itirazın çok daha katmerlisinin, teröristbaşı Apo için yapıldığını bilmelidir..
Şunu da hatırlatalım..
Gerek "kürt sorunu takipçisi" olduklarını iddia edenler..
Gerekse devletteki yetkililer..
Hâlâ konunun "kaymak" kısmı ile ilgileniyorlar..
Apo'ya sayın diyenlerin mahkumiyetlerini kaldırsanız ne olur, kaldırmasanız ne olur?
Apo'ya "sayın" denilince, kürtler bütün haklarına kavuşmuş mu olurlar?
Bırakın işin; "silahlı eylemlere bulaşanlar"la ilgili konulardaki rahatlamalarını.
Siz, Güneydoğu'da yaşayan insanlarla ilgili, gerçek rahatlamaları tartışın..
"Neler yapabiliriz"i tartışın..
Ama bu vesile ile, BDP'nin de derdinin, "kürtlerin hakları" olmadığı, ortaya çıkmış oluyor.
Dert "kürtlerin hakları" değil..
"Apo'ya 'sayın' diyebilir miyiz, diyemez miyiz?" sorunu..
"Teröriste 'gerilla' diyebilir miyiz, diyemez miyiz" sorunu..
Sorun bu noktaya sıkıştırılınca da..
Çözümü mümkün olmuyor..
Umarım, Yargıtay'ın yeni kararı, işi daha da içinden çıkılmaz hale getirmez..