Geçen hafta boyunca Gazze seyahatimizi tarihi bilgilerle devam ettirdik. Bugün hatırda kalan notlarla yazı dizimizi nihayetlendireceğiz. Ayrıca burada hiç bahsetmediğim konular var ki onları ayrı birer haber dosyası yapmayı düşünüyorum vakit bulabilirsem…
Gitmezden evvel, Gazze dendiğinde İsrail uçaklarının sürekli bombalayarak yıkıp perişan ettiği derme çatma bir yer canlanıyordu zihnimde. Oysa oldukça düzenli, Mısır’la kıyasladığımızda bir hayli temiz, imarı düzgün, sistemli bir şehir devletine gittiğimizi gördük.
İnsanların her türlü olumsuzluğa karşın moralli ve diri oluşu bizi çok sevindirdi. Seyahatimiz boyunca bizi yalnız bırakmayan Beyt Hanun Belediye Başkanı M. Nazik El Kafarna’nın bir sözü hala kulaklarımda. Biz aç değiliz, direnişçiyiz demişti Başkan. Gerçekten de dünyanın dört bir yanından devletler, vakıflar, dernekler yardım gönderiyor Gazze’ye. Gazze’de dükkanlar açık, ticaret canlı ve hayat normal devam ediyor, tek eksikleri devletlerinin tam manasıyla tesisi. Bize yetkililerin dedikleri de hep aynı yöndeydi ki kutsal topraklar için savaştıklarını ve ümmeti Muhammed’in (sav) kendilerine bu yüzden yardım etmeleri gerekmekteydi…
Hamas’ın 25. kuruluş yıldönümü için tertip edilen mitingde Hamas siyasi lideri Halid Meşal de aynı şeyi söyledi. Meşal, “Bir tane Yahudi bile kalmayıncaya kadar, Kudüs tekrar Müslümanların oluncaya kadar savaşacağız. Bu savaşta başarılı olabilmek için Müslüman halkların ve devletlerin para ve silahına ihtiyacımız var” demişti.
Gerek Hamas lideri Meşal, gerekse Filistin Başbakanı İsmail Haniye Türkiye’nin ve Başbakan Erdoğan’ın Gazze için Filistin davası için yapıp ettiklerini her ortamda anlatıyor ve şükranlarını ifade ediyorlardı. Girilmeyecek yerlere Türk olduğumuzu söylediğimiz zaman giriyorduk. Hele İHH heyeti tam manasıyla üst düzey protokolle karşılanıyordu. Yıllarca gıyaben yanlarında olduğumuz, onlar ağlarken ağladığımız ve onlarla birlikte güldüğümüz Gazze halkı bizi hiç şaşırtmadı…
…
Gazze’de geçirdiğimiz beş günde yaşadıklarımızın çoğunu sizlerle paylaşamadım. Ama en azından bazılarından kısaca bahsetmem gerektiğini düşünüyorum. Bazı arkadaşlarla bir gece sınırlarda nöbet tutan Hamas askerlerini ziyarete gittik. Belki de bir süre sonra İsrail tarafından şehit edilecek askerlerdi bunlar. Yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz da bir türlü görüşemiyormuş gibiydik. Hasretle kucaklaştık, halimizi hatırımızı sorduk birbirimize. Ayrılırken dua etmesini istediğim bir asker, “Cennette buluşalım inşallah” deyiverdi. Gözlerimizden yaşlar süzülerek dünyada bir daha görüşemeyeceğimizi bilerek son bir kez baktık birbirimize…
Gazze’ye gideceğimi söylediğimde bana hiç tereddüt etmeden çok yüklü para vererek, bunu orada mücahitlere ve lüzumlu yerlere ilet diyen arkadaşımın emanetini yerine getirdim. Parayı en fazla ihtiyacı olanlara verdim, Allah yardımı yapandan ve ulaştırandan razı olsun inşallah…
Gazze’de sadece Hamas yok, diğer pek çok cemaat ve parti var. El Fetih, İslami Cihad, Filistin Halk Kurtuluş Örgütü ve adını sayamayacağım diğerleri. İşte bu diğerlerinin de Gazze’deki liderleriyle görüşme imkânımız oldu. Filistin İslami Cihad Hareketi'nin Siyasi Birim üyesi ve Gazze sorumlusu Muhammed El-Hindi de bunlardan birisi. Kendisiyle bir de söyleşi yaptım ki bunu daha sonra ayrıca yayımlayacağım.
…
Selçuklu Belediyesi tarafından Beyt Hanun Belediyesine hibe edilen üç aracın teslimi de ziyaretimiz esnasında gerçekleştirildi. Selçuklu Belediyesi Başkan Yardımcısı Ayhan Gürbüzer ve Meclis üyeleri Mevlüt Aydın, Ali Sönmez ve Mustafa Kulu’ya Beyt Hanun Belediye Başkanı M. Nazik El Kafarna birer teşekkür plaketi verdi.
…
Yetim mi bize bakıyor, yoksa biz mi yetime…
İHH-AYDER Konya’da güzel bir kampanya başlatmış. “Her sınıf bir yetime baksın” diyerek gençleri, cömertliğe ve yardımseverliğe alıştırmayı amaçlayan. Şuana kadar 50’den fazla sınıf AYDER’in bu kampanyasına katılmış ve öğrenciler hiç tanımadıkları bir kardeşlerine her ay düzenli olarak harçlık göndermeye başlamışlar. Rasulüllah’ın “İki zayıfın yüzünden rızıklandırılırsınız. Dullar ve yetimler” hadisi şerifinden hareketle öğrencilerin hem bir yetimi kollamaları hem de aslında kendilerini korumaları amaçlanmış. Öyle ya, bir başka hadisi şerifte Rasulüllah “Cimriler ve kibirliler cennete giremezler” buyurmuyor mu? Aslında sadece bir yetime yardım yapılmıyor demek ki. Bu yardımı yapanlar kendilerini de cimri olmaktan ve kibirlenmekten koruyarak cömertliğe ve yardım etmeye alıştırılıyorlar. Allah düşünenlerden ve emeği geçenlerden razı olsun.
İşte bu kampanyaya katılan sınıflardan birinden toplanan para ve ablaların hiç tanımadan yazdıkları mektup muhatabına verildi Gazze’de. Mahmud isimli bu yetim çocuk inşallah ileride iyi bir Müslüman ve faydalı bir adam olur diye. Hem Mahmud’un ablalarına yazdığı mektup alındı ablalarına verilmek üzere hem de Mahmud’a yazılan mektup verildi. Duygulu anların yaşandığı bu küçük merasime ben de şahitlik etmekten çok memnun kaldım. Yeri gelmişken sadece ve sadece sizleri özendirmek için söylüyorum, aksinden Allah’a sığınırım, benim de bir yetimim var kardeşlerim. Ben de her ay düzenli olarak AYDER’e bu hiç tanımadığım yetim kardeşime verilmek üzere takdir edilen miktarı veriyor ve en azından bir çocuğun yüzünü az da olsa güldürmüş olabilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Sizlere de hararetle tavsiye ediyorum… Devamı yarın
YAZI DİZİSİNİN FOTOĞRAFLARI