Muhammed (as) şöyle buyurdu.Hiç kimse kendisini tahkir etmesin aşağılamasın. İnsanlar Ey Allahın Rasulu insan kendisini nasıl tahkir eder kidiye sordular. O da Bir kimse öyle bir şey görür ki, onunla ilgili bir şey söylemesi Allahın onun üzerindeki hakkıdır. Fakat o bu hususta konuşmaz. (O bu konuda sessiz kalarak kendisini alçaltır) Allah (cc)da, kıyamet günü ona Şu ve şu konularda neden üzerine düşen sözü söylemedin. Konuşmana engel olan neydi? diye sorar. O da Konuşmamı insanlardan korkmam engelledi. diye cevap verir. Allahta ona Sen önce (insanlardan değil) benden korkmalıydın der.Yeryüzü coğrafyasının, zulümle abad olmak isteyenler tarafından kanla yıkandığı şu günlerde, Allah(cc) kullarından üzerine düşeni söylemesini ve yapmasını bekler. Allah (cc)ın bu beklentisi haşa kendi aczi yetinden yada kullarına olan ihtiyacından değil, bizzat kullarının bu anlamda bir performansa ihtiyacından dolayıdır. Çünkü performans, umulanın ve arzu edilenin habercisi olacaktır. Kulların umdukları yada arzu ettikleri her ne ise, performans yada tarafgirlikleri de ona göre şekillenecek ve sonları da ona göre olacaktır.Muhammed (as) ın bahsettiği, söz söylenmesi yada tavır konulması gereken binlerce mevzu bizim hayatımızda her gün cereyan ediyor. Kendi gündemimizi saptırmadaki maharetimizden olsa gerek, bunların hiçbirisinden yara almadan kendimizi kurtarıyoruz. Bu kurtarış, her ne kadar bize kurtuluş gibi görünse de gerçek gündemin tutulduğu o kutlu gücün yanında, bir kayıp olarak kaydedilmektedir. Bizim görmediğimiz yada görmek istemediğimiz, gündemimizden uzak tuttuğumuz olaylar bizim dışımızda ama bizim sorumluluğumuzda devam ediyor. Biz, ne kadar ilgisiz davranırsak davranalım hesap bize yazılıyor. Çünkü umduğumuz ile ilgili olmamız gerekenler aynı yolda, aynı iz üzerinde. Eğer ilgili olduklarımızın yolunu değiştirirsek umduğumuzdan da ayrı düştüğümüzü bilmemiz gerek.Öyle zamanlarda öyle olaylar gelişir ki bu, kullar açısından bitiş yada kurtuluş anını işaret eder. Din sahibi olmanın ötesinde insan olmanın da sorgulandığı anlardır. Bu durum, herkesin kendisince bildiği, kendine has zamanlarda vuku bulduğu gibi, bazen insan olmanın ve beraberinde varsa din sahibi olmanın getirdiği toplu haykırışlara sahip olmamız gereken anlarda olabilir. Bu günler, toplu haykırışların ve toplu tepkiselliğin ortaya konulması gereken günler. Çünkü Dünyayı, kendi baronlarının ve kendi milletinin ayakları altına sermek isteyen bir anlayış, sınır tanımadan yol almaya çalışıyor. Alıyor olduğu yolun bitiş çizgisi ile ilgili de bir malumat vermiyor. Felluceden start alan, Irakın geneline yayılan, İranı içine alması düşünülen ve tüm Ortadoğuyu kasıp kavuracak olan bu yolun uçurumunu hazırlamakta, insan olma onuruna sahip olmak isteyen tüm Dünya Halklarına düşüyor.Zalimler, bizim çağımızda, bizim tanık olduğumuz bir çok yerde bir çok zulüm yaptı. Filistinde, Bosnada Çeçenistanda soykırım seviyesinde yok edişlere imza attılar. Ama örgütlü Filistin halkından, Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ve kahraman askerlerinden, yada direnişin bir yaşam tarzı olduğu Çeçen halkından, almaları gereken dersi ve cevabı aldılar. Almaya da devam ediyorlar.Irak, Amerikan Emperyalizminin, bu güne kadar Saddam ile, bu gün bizzat kendisi ile icra edildiği bir mekan haline geldi. Bu saldırgan ve sınır tanımaz anlayışa karşı koyanlar ise, maalesef Bağımlı Basın tarafından terör yaftası ile yaftalanıp darbelenmek isteniyor. Dünyanın hiçbir döneminde vatan savunması bu günkü kadar terör ile yaftalanmamıştır. Ortada en somut duran şey, Irak işgal edilmiş, İşgalciler hiçbir kutsal tanımadan yok ediş yapmaktadır. Kadınların ve kızların namusu, Yaşlı, genç yada çocukların canları hiçbir istisnaya tabi tutulmaksızın yok edilmektedir. Bunlar tüm uluortalığı ile devam ederken bizler, Amerikan anlayışına tabi olmuş basının pompalaması ile kamyoncuların ne olacağını tartışıyoruz. Sevgili Başbakanımız gün aşırı A:B:D Başkan yardımcısını arayıp ne olacak bizim kamyoncularımız diye sormakta. Hiç kimse terörün ana kaynağı A.B.D ye, Irakta ne işin var sorusunu sormamakta. Irakın tüm girişlerinde, kamyoncu ölüsü yada yanmakta olan bir kamyona rastlamanız mümkün. Bu Türkiye yada Türk kamyoncularına özgü bir son değil. Aynı son Ürdünlü şoförler içinde mevcut ve vaki. Çünkü bundan aylar önce, vatan savunması yapan Irak Halkı, saldırgan A.B.D ye şu veya bu şekilde lojistik destek sağlayan yada taşıma yapan veya taş örenlik yapan herkesin bu anlamda karşı safta kabul edileceğini ilan etti. Tabi ki ekmek peşinde koşan ve hiçbir ideolojisi olmayan kamyoncularımız ölmesin. Ama, taşıma işini bize ve Iraka komşu ülkelere yıkarak, Irakı savunan Irak halkı ile, aramızı açmaya çalışan A.B.D nin de oyununa gelmeye gerek yok. Biz, Filistinde, Bosnada, Çeçenistanda yenilmedik. Irakta da yenilmeyeceğiz. Ama ben, biraz dikkatli olursak ne yaptığını hakikaten bilmeyen zeka özürlü Bush ve ekibinin dolayısı ile Amerikan Emperyalizminin sonunu hazırlayabileceğimize inanıyorum. Onlar çıkmasını beceremeyecekleri bir yere tonlarca yükleri ile girdiler. Bunun planlı ve programlı olmadığını tüm Dünya biliyor. Bu girişin çıkışı, onların tarihe gömülmesi olabilir. Bu gömülme ise, bizim ve benzer ülkelerin kurtuluşu, halklarında özgürlüğü anlamına gelir. Gelin elbirliği edelim, bizi sömüren bu zalimin, neslimizi sömürmesine fırsat vermeyelim. Dualarımızı, tepkilerimizi, boykotlarımızı öne sürüp, kamyonlarımızı geri çekelim. Çünkü bu gün, onların boğulma günü. Biz bize düşeni yapalım. Allah(cc) ise o daha iyisini bilir ve yapar. Derviş argun