Bizi Ayakta Tutan: Umut ve Heyecan

Mustafa Yiğit

Her hafta sonu ajandamı açar ve karıştırırım, neler yapmışım, nelere kızmışım, nelere sevinmişim diye.
Geçen hafta gündemimdeki üç önemli olay beni heyecanlandırmış ve umutlandırmış.
Bunlardan ilki Türk siyasetini ve toplumunu yıllardır geren ve yoran bir sorun: Türban.
Bu sorunun çözümüne yönelik olarak pek çok açıklama yapılmış geçen hafta. Ancak en önemli olan ve gündeme damgasını vuran açıklama, geçtiğimiz aylarda AKP’den istifa eden ve ANAP’ın başına geçen Erkan Mumcu’dan geldi.
ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu geçen hafta Hürriyet gazetesi aracılığıyla bir çağrıda bulundu ve türban sorununu çözmek için referanduma gitmekten söz eden Başbakan Tayyip Erdoğan'a, ‘Gelin YÖK'ü kaldıracak anayasa değişikliğini yapalım, türban tartışmasına son verelim' dedi.
Daha sonra bu çağrının samimi olup olmadığı, Başbakanın bu çağrıya vereceği cevap tartışıldı gazete köşelerinde.
Bizin medyadan hayırlı bir şeyler çıkmayacağını bilmeme rağmen, bütün bu tartışmaların bir hayra vesile olacağını umut ediyorum.
Ki bu çağrı toplumu yıllardır geren ve üzen bir meselenin çözülmesini de sağlar. Ayrıca bu çağrının nereden geldiği de önemli değil, önemli olan bu meselenin bir toplumsal mutabakatla çözüme kavuşup kavuşmayacağıdır.
En azından şunu anlayacağız bu meseleye siyasilerimiz çözüm bulmak istiyor mu istemiyor mu?

Dereyi geçerken at değiştirilmezmiş
Ajandamdaki ikinci mevzuu Türk sporuna ilişkindi.
Geçtiğimiz hafta, Futbol Federasyonu, A Milli Takım Teknik direktörü Ersun Yanal’ın görevine son verdiğini açıkladı.
Bu olay, -sözümüz meclisten dışarı- “dereyi geçerken at değiştirilmez” ata sözünü de haftanın en çok kullanılan özlü sözü haline getirdi.
Yeni hoca için ilk isim Fatih Terim. Yardımcılığına ise bizim takımın hocası (Konyaspor) Aykut Kocaman’ın getirileceği konuşuluyor. Çok önemli üç maç öncesi alınan bu karar, giden ve gelecek olan iki teknik direktör açısından ve de milli takımımız açısından pek hayırlı olmayacak diye düşünüyorum. Çünkü gelen hoca üç maçı da kazanmak zorunda. Zor bir görev, haydi hayırlısı..

Gelelim üçüncü olaya…
Geçen Perşembe Ankara’daki hemşerilerimin bir davetine katıldım.
Ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim ata toprağımın insanları Ankara’da bir araya gelip bir sivil toplum örgütü oluşturmuşlar. Adı TURÇEVDER.
Yani: “Turgut ve Çevre Köyleri Eğitim, Kültür ve Kalkındırma Derneği.”
Turgut, Konya’ya bağlı çok eski bir Türk yerleşim bölgesi.
Etrafındaki köyler de Turgut’tan zamanla ayrılmış köyler.
Faruk Sümer Hoca’nın “Oğuzlar” kitabında Turgutoğulları diye de anılıyor.
Cesurluklarıyla, yiğitlikleriyle şöhret yapmış bir beylik ve Türk topluluğu.
Hatta rivayet odur ki, Milli Mücadele döneminde Batı Cephesi Komutanlığ’ına Turgut havalisinden katılanlar Kuvvayı Milliye’nin gücüne güç katmış, Yunanlıları denize dökmekte büyük cesaretleriyle kendilerini ispat etmişlerdir.

1960’lı yıllarda göç vermiş ve başta Akşehir olmak üzere pek çok şehre yerleşmiş Turgut ve çevre köyleri.

Günümüzde Akşehir ve çevresinde daha çok “tıraşı bozuk”, kısaca “tıraş” lakabı takılmıştır bu çevrenin insanına.
Bunun sebebi, eskiler başa bir tas geçirir ve açıkta kalan bölümü keserlermiş.
Bu saç tıraşının ‘alaburus’ yani bugünkü manada ‘amerikan tıraşı’na benzediğini söyleyebiliriz.
Ben de bu şeklin, lakabın verilmesinde etkili olduğunu sanıyorum.
Sert mizaca sahip görünürler tıraşlar.
Ancak onların özü sözü birdir.
Sevdiği insanı başının üstünde taşır, sevmediğinin yüzüne ise açıkça kötü, işe yaramaz anlamında ‘avara’sın derler.
***
“Tıraş” hemşerilerimin kurduğu derneğin tüzüğünü elime aldığımda çok heyecanlandım ve umutlandım.
Çünkü, tüzüğün maddelerini tek tek inceleyince çok güzel amaçlara hizmet edeceğini hemen fark edebiliyorsunuz.
Bunu daha iyi görebilmeniz için tüzükten bazı maddeleri sizinle paylaşmam gerektiğini düşünüyorum:
•Üyeler arasında hemşerilik duygusunu geliştirmek, birlik ve beraberlik içerisinde yardımlaşma ve dayanışmalarını gerçekleştirmek, Turgut ve Çevre Köylüleri ve bu yöreyi sevenleri bir araya getirmek, tanıştırmak.
•Turgut ve Çevre Köylerinin tarihi, coğrafi, kültürel ekonomik ve sosyal potansiyelini araştırmak, tanıtmak, geliştirmek bu uğurda çalışmalar yapmak, yaptırmak, yapılan ve ya yapılacak faaliyetlere destek olmak.
•Turgut ve Çevre Köylerinin ekonomik yönden kalkınmasına yararlı olabilmek için yörenin ticari, sanayi ve zirai olanaklarını tespit ve nasıl değerlendireceği amacıyla bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu çalışmaların sonuçlarını yörenin hizmetine sunmak.
•Turgut ve Çevre Köylerinden çıkıp İlköğretim Lise ve Üniversitede okuyan öğrencilere daha rahat ve modern bir şekilde öğrenim görebilmesi için çalışmalar yapmak, burs vermek, imkanları nispetinde ayni ve nakdi yardımlar yapmak. Yörenin eğitim seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak. Bölge okullarına gerekli desteği sağlamak.
•Yöredeki işsizlik sorunun çözümünde incelemeler yapmak, insanlara iş bulmaları konusunda yardımcı olmak, çalışamayacak durumdaki muhtaç insanları tespit etmek, onlara imkanları nispetinde nakdi ve ayni yardımlarda bulunmak. Bölgenin geri kalmışlıktan kurtulması için çalışmalar yapmak. Halkın yaşam standartlarının yükselmesine katkı sağlamak.
•Yörenin sağlık yönünden durumunu tespit etmek, gelişmesi için araştırmalar yapmak ve yaptırmak bu çalışmaların sonuçlarını yörenin hizmetine sunmak. Sosyal güvencesi olmayan ve sağlık sebebiyle Ankara’ya gelen insanlara imkanları nispetinde yardımcı olmak.
Toplantı sonrasında herkesin gözleri gülüyordu.
Orada bulunan herkeste çok güzel ve anlamlı bir ışık vardı.
Samimiyet ve güzel bir işe başlamanın inancını oradakilerin gözlerine bakarak anlayabiliyorsunuz.
İlk aşama geçilmiş, dernek kurulmuştu.
Bundan sonrası için ise heyecan ve umudu yitirmemek gerekirdi.
Biz Ankara’daki tıraşlar, pek çok hayırlı ve güzel işi, kurulan bu dernek sayesinde başarabiliriz diye geçirdik içimizden.
Yukarda sayılan hedefleri şimdi olmasa bile yakın bir gelecekte hayata geçirebilirdik.
Bunun olmaması için hiçbir neden yoktu.
Çünkü hepimiz gurbet ve sılanın ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz.
Pek çoğumuz çok zor şartlarda okuduk, devlette ve özel sektörde farklı mevkilere geldik ve şimdi doğduğumuz yerlere hizmet etmek, ata toprağına borcumuzu ödemek istiyoruz.
Çünkü biz, bizden sonrakilerin bizim çektiğimiz zorlukları yaşamamasını arzu ediyoruz.
Bunun için artık bir derneğimiz var.