SAKARYA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, askeri kapasitesiyle ekonomik, siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorunda olduğunu vurgulayarak, "Bilhassa savunma sanayisi alanında caydırıcılığımız mutlaka çok yüksek olmak durumundadır. Yola çıktığımızda savunma sanayindeki gücümüz yüzde 20'lerdeydi, şimdi yüzde 68'e ulaştı. Yeter mi yetmez, daha da çıkacağız." dedi.
Erdoğan, Karasu'da "BMC Sakarya Karasu Üretim ve Teknoloji Üssü Temel Atma, Pınarbaşı Fabrika İleri Teknoloji Üretim Hattı Hizmete Alım ve BMC Power İlk Yerli ve Milli Motor Çalıştırma Ortak Töreni"nde konuştu.
Kimi devletlerin askeri ve savunma sanayisi alanlarını geri plana itme lüksü olabileceğini dile getiren Erdoğan, "Yakın çevremizde olduğu gibi bazı ülkelerin milli güvenliklerini tamamen başkalarına havale etme seçenekleri de bulunabilir. Hatta içinde yaşadığımız çalkantılı süreçte kimi toplumlar paralarının gücüyle emniyet satın alabileceklerine de inanabilir. Ancak bizim hem coğrafi, kültürel hem de tarihi sorumluluklarımız itibarıyla böyle bir hakkımız, imkanımız böyle bir ihtimalimiz de yoktur. Türkiye, askeri kapasitesiyle, ekonomik, siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorundadır. Bilhassa savunma sanayisi alanında caydırıcılığımız mutlaka çok yüksek olmak durumundadır. Yola çıktığımızda savunma sanayindeki gücümüz yüzde 20'lerdeydi, şimdi yüzde 68'e ulaştı. Yeter mi yetmez, daha da çıkacağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin caydırıcılığının da teknolojiyle beraber çok daha ileri bir konuma gelmesi gerektiğini aktararak, bunun yolunun da kendi göbeğini kendisinin kesmesiyle mümkün olacağını kaydetti.
- "Türkiye müttefikleri tarafından cezalandırıldı"
Birilerine bunu bırakamayacaklarını, emanet edemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü biz yakın tarihimizde silah, mühimmat, askeri teçhizat bakımından dışa bağımlılığın acısını çok çekmiş bir milletiz. Bunu işte en son 1974 Kıbrıs'ta yaşadık. Stratejik ortaklarımız, bizi yarı yolda bıraktı. Muhabere askerde çok çok önemlidir. Muhabere sistemlerimiz çöktü. Neden? Stratejik ortaklarımız, verdikleri o destekler, telsizler, susturma denilen olayla susturdular. Ama şimdi biz onlardan kurtulduk. Şimdi biz kendi telsizimizi kendimiz yapıyoruz. Onlara ihtiyacımız yok. Kıbrıs Türkü'nün Rum çeteleriyle soykırıma uğramasına engel olmak için bizzat müttefikleri tarafından unutmayın cezalandırılmıştır. Şimdi de aynı oyunlar oynanıyor. Nerede? Suriye'de. Aynı oyunlar oynanıyor. Fakat şimdi, oyunları oynayanlar şunu bilmeli ki kullandıkları enstrümanlar, insan olarak söylüyorum, yanlış enstrümanlar. O yanlış enstrümanlar onları aldatıyor. Bizi aldatamayacaklar. Zira ülkemiz 3 yıl boyunca bırakın parasını peşin ödediği uçakları teslim almayı, periyodik bakım ve onarımları için verdiği uçaklarını dahi geriye alamamıştır. Meselenin çok daha utanç verici boyutu, ülkemiz kendisine yıllar boyunca teslim edilmeyen uçakları için hangarda saklama ücreti ödemek zorunda bırakılmıştır. Neler yaşadı bu ülke."
Erdoğan, Türkiye'nin bu 3 yılık dönemde milyarlarca dolarlık müttefik silahlarıyla donattığı ordusuna yedek parça bile sağlayamadığına dikkati çekerek, özellikle Amerika patentli hiçbir silahın, yedek parçanın, cephanenin Türkiye'ye satışına müsaade edilmediğini aktardı.
İnsansız hava araçları konusunda Başbakanlığı sürecinde dönemin ABD Başkanı'ndan "Kongre izin vermedi." karşılığını aldığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"En sonunda zorla bize kiralama yöntemiyle böyle bir yol denendi. O da sağlıklı çalışmadı. İstihbaratta bile aynı durumlara düştük. Biz stratejik ortağız. Stratejik ortak olarak bize bu destek verilmezken, stratejik ortaklığın ötesinde farklı ortaklıkları olan ülkelere çok büyük destekler verdiler. Hem uluslararası hukuk hem de insani bakımdan yüzde yüz haklı olduğumuz bir mesele, müttefiklerimiz tarafından ülkemizi cezalandırma, savunma sistemimizi çökertme vesilesi yapılmaya çalışıldı. Ambargonun kaldırılması için ülkemizden talep edilen öncelikli şartlar arasında... Bir yere geliyorum. Son günlerde konuştuğum bir konu. Sakarya'nın bunu çok iyi bilmesi lazım. Afyon ve kenevir ekimiyle ilgili kısıtlamaların da yer alması şüphesiz konunun bir başka önemli boyutudur. Bize bir zamanlar afyon ekimini yasaklayanlar kendileri cayır cayır afyon ekiyorlardı. Askeri bir sorunun çözümü için görünürde konuyla hiçbir ilgisi olmayan böyle bir şartın konulması elbette son derece manidardır. Şimdi diyorum ki, biz yeniden, tarım, çevre ve şehircilik bakanıma söyledim, kenevir ekimi süreci başlatalım çünkü kenevir ekiminin çok farklı alanlarda çok farklı faydalarının olduğunu da göreceğiz. Şimdi bu süreci başlatacağız."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, amacın Türkiye'yi sadece askeri açıdan değil, ekonomik olarak da dışa bağımlı kılmak olduğunu belirterek, Türkiye ekonomisinin ilaçtan savunma sanayisine kadar neredeyse her alanda yaşadığı sıkıntıların gerisinde bu tür gizli açık tuzaklar, dayatmalar ve gafletler olduğunu söyledi.
Tarihin ibret almayanlar için tekerrür ettiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şayet geçmişte yaşadığımız acı hadiselerin tekrarlanmasını istemiyorsak, yapmamız gerekenler bellidir. Türkiye savunma sanayi başta olmak üzere tüm kritik alanlarda sadece kendisine yeterli olmakla kalmayıp, bütün dostlarının ihtiyaçlarının karşılayacak düzeye gelme mecburiyetindedir. Nitekim attığımız adımlar sayesinde 2002'de yüzde 80'leri bulan dışa bağımlılık oranlarımızı yüzde 35'ler seviyesine düşürdük. Bugün, Türk savunma sanayi şirketleri yurt dışına zırhlı araçlar, hava savunma sistemleri, roket sistemleri, simülatörler, sahil güvenlik gemileri, haberleşme komuta kontrol sistemleri ve yazılımlar ihraç ediyor. Daha önce kardeş ülke Pakistan'la MİLGEM gemilerimizin ihracatına yönelik 1,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladık. Dün de Ukrayna ile 6 insansız hava aracının satışına yönelik mutabakata varıldı. Savunma sanayinde son 16 yılda aldığımız bu büyük mesafe sadece devletin, sadece kamunun başarısı değildir."
(Sürecek)