Boğaziçi Üniversitesinde kimi kendini bilmez, densiz ve ahlaksız taifenin Kabe resmini sözde sergilerinde, muhtemelen istisgal için yere sermeleri doğal olarak Müslüman Türkiye halkını hareketlendirdi. Kastedilen şeyin de bu olduğu çok açık. Yaptıkları ve yapa geldikleri en iyi şey, cayırtı çıkartıp bezginlik oluşturmak ve cürümlerini değil, cürümlerini cezalandıranların konuşulmasını sağlamak.
Ne yalan söyleyeyim, sağladılar da. İşin Kabesi, LGBT'ci sapkınları unutuldu, bunlar aleyhinde yazılıp çizilenler konuşulur oldu. Şimdi ne yapmalıyız, onu söylesinler. Devletin bizim vergilerimizle finansını karşıladığı, A sınıfı mekanlarda yaşayan, her bir öğrencisine yıllık on binlerce lira harcanan, bugünlerde siyasal bir tutum içine girmiş ve üniversite idaresini takmayan hocalarına her ay yüz binlerce lira verilen bu üniversitede, hepimizin gözü önünde LGBT meşruiyeti sağlansın, Kabe ayaklar altına serilsin, sapkınlığı savunan adamlara üniversite içinde mekanlar verilip, tabelalar asılsın öyle mi? Allah aşkına kimsiniz siz?
Kuruluşunuza teşnelik eden ve 1863 yılında iki Amerikalı tarafından kurulan Robert Koleji döneminde ne yaptınız da Boğaziçi döneminde neyin kavgasını veriyorsunuz? Keyfiyetin Kemiyete baskısı ve egemenliğini gösteren bu tarzınız, ancak sizi ve sizin gibileri tatmin eder. Bu millet sizi de sizin bu ülkede neye tekabül ettiğinizi de biliyor.
11.500 öğrenci ile İstanbul'un en güzel lokasyonundaki 1.700.000 metrekareyi işgal ediyorsunuz. Bugüne kadar bu ülke için ne yaptınız, yaptınız da biz mi bilmiyoruz? Muhtemelen akademisyen sayısının öğrenci sayısına oranında da birincisinizdir. İyi de ne yaptınız, neye katkınız oldu, hangi eksiği kapattınız, hangi konuda ülkeye irtifa kazandırdınız?
Boğazın şımarık çocukları, haddinizi bilin. Bu millet sizi nasırlı elleriyle ve bükülmüş belleriyle taşıyor. LGBT'ci sapkınlarla bir olup birbirinize girin diye değil. Kaos çıkarıp ülkeyi meşgul edin diye değil. Zaten tek marifeti bu ülkenin zar zor yakalayabildiği, çoğu zaman da yakalamaktan aciz kaldığı insicamı bozmak olan ağzı purolu, ekin ve nesil düşmanı haşerelere malzeme olun diye değil.
Hükümeti sevmeyebilirsiniz, Tayyip Erdoğan'a muhalif olabilirsiniz, Ak Parti'ye de oy vermek zorunda değilsiniz. Ama benim alın terimle verdiğim vergilerden oluşan ve sana kaynak olarak aktarılan birikimi, benim dinime saygısızlık olarak kullanamazsın. O necis ayaklarınızın bastığı yere, mutahhar Kabe resmini atamazsın. Bunun adı, çayın taşıyla çayın kuşunu vurmaktır. Benim vergilerimle şımarıp, muhtemelen kuruluşunuzdaki imtiyazdan elde ettiğiniz kibirle, bana üstenci bir bakış ve tutum geliştiremezsin.
Sen öğrenciysen, burada dağın başında eksi bilmem kaç soğukta ısınmaya çalışan Selçuk Üniversitesi öğrencisi de öğrenci. Sen boğaza nazır kampüsünda sırtında LGBT kaşkoluyla oturmuş boğazı seyrederek bilmem ne içerken, Anadolu kampüslerinde seninle aynı ülkenin vatandaşlığını paylaşan öğrenciler, dışarıda abdest almaktan moraran parmaklarını, soluklarıyla ısıtmaya çalışıyor.
Hasılı, haddini bil! Yaşadığın pozitif ayrımcılığı, bu ülke için yaptıklarınla eşleştir ve utancından hiç değilse yüzün kızarsın. İrtifanı, irticanda göstermeni tavsiye edenler, sana Kabe resmini ayaklar altına sermeni isteyenlerle aynı kafadır. Henüz ne yaptığı ve yapacağı bile bilinmeyen rektörün değişmesini isteyip her gün rektörlük makamına sırt dönerek işbaşı yapan akademisyenler, uluslararası sıralamada kaçıncı olduklarına bakıyorlar mı?
Beyler, rektöre sırtınızı döneceğinize bilime yönünüzü dönün de bir kere de işinizi yapın. Bu ülkenin size sağladığı imkanlara rağmen, Afrika'dan Asya'ya 208 ülke bulunan dünyada, ilk 1.000 üniversite içerisine bile girememişsiniz, utanmadan bir de ülkeyi meşgul edip, Kabe'ye saygısızlık yapıyorsunuz.
https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/2020/world-ranking#!/page/0/length/25/name/bo%C4%9Faz/sort_by/rank/sort_order/asc/cols/stats
http://www.shanghairanking.com/ARWU2020.html