Bir internet sitesi “itiraf” edenleri buluşturmuş. Her kesimden, her yaştan, her cins ve dinden ama Türkçe okuyup yazabilen kişilerin birbirlerine iyi kötü, büyük küçük pek çok itirafını anlattığı ilginç bir yer burası. Bana siteyi öneren kişinin anlattığı kadar varmış. Şöyle bir göz gezdirdim, ne var ne yok diye.
Bana çok ilginç gelen bir itiraftı. Fakat peşinen söylemeliyim ki benzer pek çok itiraf gördüm. Bu en adisiydi içlerinden. İşte aşağıya aynen alıyorum:
Cinsiyet: Kadın; Yaş: 26; İl: Ankara
İlkokuldayken elleri pis ve çatlamış bir çocuk vardı. Ellerini hiç yıkamazdı. Öğretmenimiz bir gün onu sınıfın önüne çıkarmış, tüm sınıftan çocuğun ellerine tükürmesini istemişti. Hepimiz teker teker çocuğun ellerine tükürmüştük. Hala üzülüyorum. Ama en acıklısı, o öğretmen benim annemdi.
Şimdi bir öğretmen düşünün ki kendi çocuğunun da bulunduğu bir sınıfta çocuğun geleceğiyle oynuyor. Onu insanlara küstürüyor, lanet ettiriyor. kendi çocuğu bile unutamamış, ellerine tükürülen garip nasıl unutsun. Kim bilir o çocuk şimdi nasıl bir kişilik. Belki bir katil, belki de profesyonel bir hırsız. (Umarım her şeye rağmen vatanını milletini seven çalışkan dürüst biri olmuştur.) Şimdi çok normal olmadığını düşündüğüm bu çocuğun kaderiyle oynayan kim peki? Onu eğitsin, ona öğretsin diye devletten para alan sevgisiz bir öğretmen!
Ben de ilkokul öğrencisiyken benzer şeyler yaşadığımı itiraf ediyim hadi. Öğretmenimiz benden üst sınıf birisine onun bilemediği benim bildiğim bir sorunun karşılığı olarak tokat attırmıştı. 4 ve 5’inci sınıf aynı derslikte birlikte eğitim görüyorduk köy yerinde…
Diyeceğim şu: Öğretmenlik bir ideal işidir. Sadece ay başında maaş alabilmek için katlanılan sevilmeyen bir meslek olarak görenler varsa bıraksın, gitsin Macir pazarında maydinis satsın.