“Bozkır” kamuoyunu bilgilendirme uğruna “huysuz”luğu şeref kürsüsü kabul ederiz. Tam bu noktada aklıma William Davis’in itibar ve karakter çözümlemesi geliyor.
İtibarı, içinde yaşadığın ortam; karakteri inandığın doğrularlar belirler…
İtibar, sandığın şeydir; karakter, olduğun şey…
İtibar, fotoğraftır, karakter ise yüz…
İtibar, dışarıdan gelir; karakter içeriden…
İtibar, bir topluma girdiğinde sahip olduğundur…
Karakter, giderken elinde olandır…
İtibarın, bir anda olur; karakterin ömür boyunca…
İtibar, mantar gibi büyür, karakter sonsuza kadar sürer…
İtibar, zengin veya fakir yapar; karakter ise mutlu veya mutsuz…
İtibar, insanların mezar taşına kazıdıklarıdır…
Karakter, meleklerin Allah(c.c.) huzurunda söyledikleri…
İnsanın bazen sesini duyurabilmesi için susması gerekir. Bozkırınsesi.com sitesinde Ali abi son yazısında bu satırları yazmış.
“İnsanın bazen sesini duyurabilmesi için susması gerekir” sevgili Ali Abim sesini sonsuza kadar duyurmak için susmayı tercih etti. Sanki sonunun yaklaştığını bilerek yazdığı satırlarda kendisinin söylediği gibi.
İtibarını mezar taşına kazıyacak kadar onurlu, yürekli olan Bozkır’ın çatlısı Ali Akgül sevenlerine el sallamadan hayat sahnesinden ayrıldı.
Ali Abiyi tanıdığımdan beri kendisini severim. Hele Milletvekilliği seçimlerinde Bozkırlı Hüsnü Tuna’ya saldırılardaki dik duruşuyla dikkatlice izlediğim Ali Akgül abimin aniden gidişine çok üzüldüm.
Arkasından methiyeler yazsak duyuramayız sesimizi, O kendi sessizliğine geride hoş bir seda bırakarak gitti. Eşini, çocuklarını ve dostlarını gözü yaşlı bıraktı. 8 günlük mücadeleden sonra ebediyete intikal etti. Sevgili Ali abim en son aradığında bana söylediklerin kulağımda unutmadım, unutmayacağım. Seni onlarla her zaman hatırlayacağım. Gözlerime hücum eden gözyaşı damlalarına aldırmıyorum. Yalan yok yutkunuyorum, ağlayamıyorum. Söyleyecek sözüm yok başka, başım öne eğik.
Duygularım karışmış durumda basın emekçisi abime son yolculuğunda Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve dostlarına Sabrı Cemil diliyorum.