BSA KANALI TEHLİKESİ…

Fahri Kubilay

“Yapılan işler zamanla neden başa bela açar?”  Verilen taahhütler yerel ağızla; “neden ağdık kalır?” anlamıyorum.    
Bölgemizden Konya Ovası’na akan ve Beyşehir Sarayboğazı arası su kaybını önlemek için eski kanalın yerine inşa edilen beton kanaldan bahsediyorum.  
 Suyun bir damlasının bile kıymetli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Elbette, su gibi bir nimetin, bilinçsizce kullanılması, boşa akıp gitmesi de israfın bir başka türüdür. Bunu önlemek ve bu konuda tedbir almak son derece doğru ve yerinde bir çalışma olmaktadır. Bu tedbirlere ve çalışmalara karşı çıkmak aptallık olur.
Ata yurdu olan köyümüze gidip gelmek için, sürekli olarak BSA kanalına paralel durumdaki, Seydişehir Bozkır Yolunu kullanmaktayım. Henüz bir yıl önce, kanala düşen ineğini kurtarmak isterken kanalda boğulan çobanın durumu hala hafızlarımızda yerini korumaktadır. 
Bu yolu kullanırken sürekli olarak yol kenarlarında, kanalda boğulmuş yaban hayvanlarının cesetlerini görüyorum. Bu durumda da içimden; “Allah esirgesin kanala düşen bir insan olsa buradan nasıl sağ olarak çıkar?” diye de hep düşünüyorum.
Mübarek Ramazan Bayramı Arefesinde yaşanan acı olayı hepimiz biliyoruz. Dört kişi kanalda boğularak can verdi. Bir ocak tamamen söndü. 
Tüm bölgeyi acıya boğan bir olaydı...   Ölenlere yüce Allahtan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. 
Yakın zamanda inşa edilen kanal, suyun bölgeden kayıpsız taşınması için son derece elverişli bir konumda olabilir. Buna bir diyeceğimiz elbette olamaz.
Ancak; insan hayatı ve diğer bürün canlıların güvenlikleri için aynı şeyi söyleyebilir miyiz?  Bunu söylemek mümkün mü?  
Bu kadar uzun mesafeli bir tesis inşa edilirken, bölgede suyun çok  güçlü aktığı bir durumda, “güvenlik” mefhumunun göz ardı edilmiş olması insanlık adına affedilebilir durum değildir diye düşünüyorum. Bu yapının inşa edildiği günden bu güne kaybolan canlar bu hassasiyetimize en acı örnekler olmaktadır. Daha ne kadar canın kaybolacağını da tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerektir. Çünkü olanlar olacakların garantisi gibidir.  Bu acı olaylardan dersler çıkarılıp, hiç olmazsa bundan sonra gerekli güvenlik tedbirleri alınır mı dersiniz? 
Bütün umutlarımızı bu yönde korumaya ve bu sorunu yazmaya, yetkililere duyurmaya devam edeceğiz.
İSRAİL   DİRENİŞE  YENİLDİ.
 Mübarek Ramazan ayını, Müslümanları katlederek, onlara zehir eden Kahpe İsrail,  Bayramını da  Müslümanlara zehir etti.
 Kahpece, kalleşçe; çocukların, kadınların   üzerine bomba  yağdıran  Yahudi Uşakları,  İzzettin el Kassamın  karşına  erkekçe çıkmaktan korkuyorlar.   
Böyle  adaletsiz, böyle hukuksuz  bir   savaş olamaz.   Birinci önemli darbeyi, 2007 yılında  Hizbullahtan alan  İsrail ordusu,  ikinci   bir darbeyi  de; Gazze  Direniş   Kuşağı olan, İzzettin   El Kassam Tugayları  ve  İslami  Cihat   hareketinden  alıyor…
 Dünya devletleri birleşmiş, Katil, Alçak Yahudi Uşaklarının yanında   yer alırken bu devletlerin halklar ı ise,   Mazlum  Gazze   Halkının ve kahraman  direniş hareketinin   yanında  yer  almaktadırlar. 
 Her zaman olduğu gibi, genelde Türkiye Halkı özelde de Seydişehir Halkı, gerekli maddi  ve manevi desteği her zaman verdi  vermeye de devam edecektir.
 Gazze’yi yiğitçe savunan kardeşlerimizden aldığımız haberler ne kadar üzücü de olsa, direniş hareketinin İsrail Askerlerine uğrattığı kayıplardan dolayı da kendimize, biraz sevinebilecek sebepler bulabiliyoruz.   
 Belden aşagı vurarak,  sivilleri ve çocukları hiçbir kural tanımadan alçakça  öldüren İsrail, aslında sonun   başlangıcını yaşıyor  ve  bana   göre  bu savaşta uğradığı hezimet azımsanmayacak büyüklüktedir ve İsrail yenilmiştir. 
Gazamız mübarek olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.