Bu yazının yazıldığı an itibariyle son iki günümüz tüm halkımızla birlikte meydanlarda geçti. Özellikle gece nöbeti, ilk gün direnişle ikinci gün de bu direnişin semeresi olan kutlamalarla geçti. Halkımız, yaşanan olay üzerinden kendisine ve geleceğine sahip çıktı ve destan yazdı. Bu destanı dilerse bu kalkışmayı yapan FETÖ/PDY ve onun ipini elinde tutanlar, dilerse bu kalkışmaya halkın verdiği cevabı anlamayıp yeni kalkışma planı yapanlar okusun.
Darbe kalkışmasının nedenliği ve nasıllığı konusunda yüzlerce köşe yazısı yazıldı. Her düşünceden insan son iki günde yaşadıklarımızı tüm yönleriyle inceledi. İncelenmeye de devam edilecek. Bunların hepsi çok önemli. Darbelerin anatomisini anlamanın, o darbelerin tekrarına mani olmak açısından çok kritik bir karşılığı var.
Paralel yapının twitter ve facebook trolleri, “askere vur emri verildi. Aman sokaklara çıkmayın” diye algı operasyonu yapadursunlar. O gece ve sonraki gece, tüm halkımız sokaktaydı. Omuz omuza olanlar, kol kola girenler, aynı kaygıya gözyaşı dökenler, ne aynı partinin mensupları ne de aynı tarikatın müntesipleriydi. Bu adalet mücadelesinde tüm dünya, halkımızın verdiği bünyanün mersus görüntüsüne şahitlik etti.
Bu iki günde onlarca kahraman bu kutlu mücadele için can verdi. Kimisi ağır yüzlerce yaralımız var. Bunların çoğu kamu görevlisi ve büyük kısmı polislerden oluşuyor. Özel harekatın bu iki günde halkımızla birlikte omuz omuza yazdığı destanı, ne milletimiz ne de tarih unutmayacaktır. Ayrıca bu millet, onlara katkı sağlayan ve iş makineleriyle, ulaşım otobüsleriyle, itfaiye ve çöp kamyonlarıyla darbeye karşı duran belediye personelini de unutmayacak. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 17 personeli darbeye karşı dururken bu kutlu yolda can verdi.
Tüm darbeciler ve onların müstetir gönüllüleri bilsin ki, biz unutmayacağız. Katledilen ikiz polisleri unutmayacağız. Uçaklardan vurulan ve bedenleri paramparça edilen Özel Harekatçıları unutmayacağız. Birliğini teslim almaya gelen darbeci generalin hiç düşünmeden beynini dağıtan ve sonrasında alçaklar sürüsünün yüzlerce kurşununa bedenini feda eden Özel Kuvvetlerdeki Ömer Halisdemir astsubayı da unutmayacağız. Erol Olçak’ı, oğlunu ve Prof. Dr. İlhami Varank’ı unutmayacağımız gibi.
Darbeciler ve onların destekçisi soysuzlar bilsin ki, unutmayacağız. Ankara’da ve İstanbul’da taranarak katledilen onlarca kardeşimizi. Tankın üstüne çıkıp, kahramanca darbeye dur diyen ama helikopterlerce taranıp bedenleri paramparça edilen aziz ve kutlu şehitleri. Unutmayacağız, bize İsrail’in Gazze’ye yaptığını yapan soysuzları. Unutmayacağız, onları üzerimize kurup gönderen ve ağzından ayetleri, hadisleri eksik etmeyen ABD uşağı, çakma mehdiyi.
Ayrıca unutmayacağız, bu darbeyi nasıl durdurduğumuzu. Aynı meydanda, aynı safta, aynı kilim üzerinde birbirlerini hiç tanımadığı halde omuz omuza olan sanayi çırağı ile üniversite hocasının asil birlikteliğini. Yine unutmayacağız, yaşlı ninelerin ve dedelerin günü devirmiş uykusuzluklarına rağmen darbe bitmemişse eve gitmek bize haram demelerini.
Unutmayacağız, tüm farklılıklarına rağmen alanda bir araya gelen kadınlı erkekli sivil insiyatifi. Çocuklu anneleri, hamile bacıları. Unutmayacağız, biraz slogan atıp ardından camiye koşan ve secdede hüngür hüngür ağlayan henüz sakalı bile terlememiş yiğit gençleri. Unutmayacağız, dağ olmuş yürekleriyle meydanları dolduran ülkücü, Alperen ve Ak Gençliği.
Bedenlerini bu kutsal kavga için feda edenler, yüzümüze tükürmesinler diye acımızı yüreklerimize de gömmeyeceğiz. Haykıracağız zalimlerin yüzüne, zulümlerini. Yakalarına yapışıp hesap soracağız. Soracağız ki, bir daha bu acılar yaşanmasın.
Unutmayacağız ki, kalbimiz kurumasın.
Cuntanın son hücresi de çökertilinceye kadar meydanlardayız. Bu gece ve her gece saat 20.30’da Mevlana meydanındayız.