Ne çok görür olduk onları televizyonlarda, şirketlerde, bankalarda. Onlar, beyaz gömlekliler… Beyaz gömlekliler işsiz kaldı diyorlardı 2001 krizinde. Parayla para ya da kağıt almak-satmaktır işleri. Beyaz ve ütülüdür gömlekleri. Tırnakları bakımlıdır. Kunduralar her daim cilalı. Saçlar jöleli ve ıslak. Gözlükleri benimkinden daha şık ve zarif, oldukça da pahalı.
Çok pahalı arabalara binerler. Elit takılırlar ve tepeden bakarlar: gizli bir gücün bilgisine vakıflarmış gibi. Kültürle değil, tornada, piyasada inceltilmiş zevkleri vardır. Teknik konusunda ustadırlar. Bilgisayar tuşlarının özellikler rakamlarının üzerinde ince, beyaz elleri, ki hiç nasır tutmamıştır, hızla akar, gidip gelir.
Sayıları zihinlerinden toplayamazlar. Güvenemezler zihinlerine. Hesap veya para sayma makinesi işgörür. Kur değerinin düşme ve yükselme eğrisi konusunda mutlaka bir yorumları vardır. Ancak onlar anlar bu değerlerden. Sayılardan fal açarlar bizlere. Anlamaz gözlerle bakarız. BÜYÜK dünya SİSTEMİnin, yüce Maltus’un ulu Keynes’in rahipleri, havarileridirler.
Rakamlar dökerler önümüze; anlaşılamayan, gerçekle bağı olmayan istatistikler… Ve bu HAKİKAT’e boyun eğmemizi, rasyonel davranışın bu olduğunu kabullenmemizi isterler. Boyunlarında bir kimlik kartı, ellerinde telefon, rakamlarla uğraşırlar. Telaşlı. Uluslararası bağlantısı olan, ülkenin geleceği ile ilgilenen, kısaltma harfleri bile uzun yer tutan birden çok derneğe üyedirler mutlaka. Kartvizitlerinde isimlerinden ve şirketlerinden daha çok yer tutar bu dernekler, kurumlar, kulüpler. Özgeçmişleri, tecrübeleri SİVİ’dir onların. CV diye yazılır. Nedense civcivi çağrıştırır bu bana.
Onlar sanki, harflerle değil rakamlarla yazılan kutsal metin yorumcusu gibi davranırlar. Rakamlardan, yeşil kırmızı renklerden ve yön işaretlerinden bizler için gelecek okurlar. Bu sayıların ne olduğunu anlayamayız. İlkokul birinci sınıfta kümelerde herhangi bir nesne ile, örneğin ceviz mesela, eşleştirilerek öğretilen sayılarla bunların büyük ışıltılı salonlarda, ışıltılı tahtaya bakarak okudukları sayılar ve kısaltma kullanılan isimler, şirketler arasında bir ilişki yoktur. Kişisel gelişim kitapları okurlar. Sınırlı insan kaynaklarını sınırsız insan istekleriyle dengeleme işini üstlendiklerini söylerler. Budur ekonomi, politik bu.
***
Ne çok görür olduk onlardan ne çok. Toplumun her yerini sarmış durumdalar. Her konuya hakim olmaları beklenir. Çünkü paraya hükmetme bilgisinin, gücünün kendilerinde olduğunu düşünerek her yeri kendi tapulu malları gibi görürler. Bir derneğe üye mi oldular: lütufta bulunmuşlardır. Değil mi ki para ilişkilerinden ve dilinden bir tek onlar anlar. Para konusu dışında bir şey sorsan, beş yaşındadırlar. Bu beyaz gömlekli ekonomistler paranın ve sermayenin geçebileceği, yerleşip sömürebileceği bir zemin oluşturmak, yer açmak ile mükelleftirler. Siyasetin rasyonel davranış tarzını bu kafası basmayan adamlar belirlemeye çalışırlar.
Onlar para ve rakam ilişkileri arasında öldürülen, kaybolan ve bomba gibi patlayan bedenlerle, işsizlik, açlık ile uğraşmaz, bu konuda düşünmezler. Temel soruları, sorunları şudur: kar nasıl maksimize edilebilir? Risk nasıl minimize edilir? İncelmiş, teknik bir dil kullanırlar bizi aptal yerine koymak için. Dünya üzerinde hareket eden sermayenin misafir olarak uğrayacağı duraklar arasında ülkenin nasıl pazarlanacağının hesaplarını yaparlar. Bütün kanunlar sermayenin yol alabileceği biçimde değiştirilmeli, dönüştürülmelidir. Reformdan anladıkları budur. Bazıları evlere verilen doğalgazın, elektriğin kısılarak fabrikalara, verilmesini teklif edecek kadar aymazdırlar. Yön verme siyaseti, iradesi ve gücü yoktur bunlarda. Ama dünyanın geleceğinin ekonomi bilim olduğunu bağırarak kendilerini vazgeçilmez konumuna yükseltirler: gelecek bizim elimizde!
Ekonomiye bir din gibi inanan bu adamlardan kendinizi, zihninizi ve (varsa) paranızı koruyun. Ülkenizi koruyun. Tek gerçeğin para ilişkisi içinde değer bulduğuna inandırdıkları bir sistem kurdular dünya üzerinde. Bu sistemin havarileri bunlar. Ve bizi kendi gerçeklerine iman ettirmeye çalışıyorlar. Oryantalizm öldü. Sömürgeciliğin ileri keşif kolu artık paragözler. Paraya hakim değil paranın hakim olduğu adamlardan neyiniz varsa koruyun, korunun.
***
Yaklaşık beş yıl önce yazılmış olan bu yazıyı hatırlattı bir arkadaş. Bu bir zihniyettir. Mesleği çok farklı olan bütün karakterlere dahi cuk oturur bu kimlik. Paranın kölesi olmayan, parayı zimmetine geçirmeyen, paraya iradesini teslim eden değil iradesiyle paraya yön verebilecek ahlaklı, soru soran, sorgulayan, hesap soran, iş üreten, farklı olan adamlar lazım bize ülke olarak. Kaldıysa bir kaç kişi, onları koyun listelerinizin başına. Diğerleri fotokopi be birader.