Osmanlı başkenti İstanbul, işgal altında. Sultanın sarayı düşman gemilerince kuşatılmış durumda. Her yerde düşman askerleri kol geziyor. Şehirde yaşayan Rumlar, şehrin asıl sahiplerinin kendileri olduğunu söylüyorlar, gazeteler hep bu iç karartıcı haberleri yazıyor. Ve mübarek Ramazan ayı geliyor. Müslümanlar, burukluk içerisinde Ramazan’ı karşılıyorlar. Yüreklere su serpen tek bir şey var, o da salatîn camilerinin minarelerine asılmış bir Ramazan Mahyası: Şöyle yazıyor: Bu da geçer, Ya Hû… Ve hakikaten geçiyor, işgal günleri bitiyor ve istiklal günleri geliyor.
Bugünlerde de Müslümanlar, Ümmet ayı Ramazan’ı buruk bir şekilde geçirdiler. Filistin, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Yemen ve daha pek çok coğrafya kan ve göz yaşı içerisinde Ramazan’ı geçirdi. Ama ümitsizliğe düşmek müslümana yakışmazdı. Onun için kan gölü coğrafyanın semasında yine ümit aşılayan aynı cümle parlıyor: Bu da geçer, Ya Hû…
Nitekim, kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’un atıldığı kuyunun ağzından süzülen ışık huzmesinden de aynı cümleler yansıyordu: Bu da geçer, Ya Hû… Sonunda o zorlu günler gerilerde kaldı ve Hz. Yusuf, Mısır’a sultan oldu.
Mekke’de bunalan ve 53 yıllık baba ocağı kendisine dar getirilen Hz. Peygamber’in hicret gecesi sığındığı Sevr Mağarasının örümcek tarafından ağları örülen giriş kapısında da benzeri cümleler dökülüyordu: Bu da geçer, Ya Hû… Sonunda bu zorlu günler de geçti. Bir gece, yol arkadaşıyla Mekke’yi terk etmek zorunda kalan Hz. Peygamber, altı yıl sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke Fatihi oldu.
Zira ümitsizlik yoktu Müslüman’ın lügatinde. Elbette acılı günler sayılı idi. Pişmek, olgunlaşmak için gerekliydi de. Ama sabrın sonu selamet, kararlı mücadelenin sonu zaferdi. Allah’ın rahmetinden ise, ancak yoldan çıkanlar/fâsıklar Allah’tan ve O’nun rahmetinde ümit keserdi. Hak edenler için yardım Allah’tandı ve zafer yakındı. Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçekten inanmışsanız, si üstünsünüz!
Tıpkı şairin dediği gibi:
Açılır bahtımız bir gün, hemen battıkça batmaz ya!
Sebepler halk eder Hâlik, kerem babın kapatmaz ya.
Benim münacatım Hakka rızık için değildir haşâ,
Hudâ Razzak-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya!
Şimdi Ramazan’ı ibadet ve taatle geçirmiş ve duayı hak etmiş müminler olarak bizler de tüm İslam coğrafyası için dualar ediyor ve geleceğe ümitle bakıp yürekten diyoruz ki: Bu da geçer ya Hû!