Seçim yaklaştıkça gerilimi tırmandırmaya çalışan BDP'nin imam ve cami protestosuna soyunması, adına ise “sivil itaatsizlik eylemi” demesi, bölge halkının tepkisine neden oluyor. Yapılan eylemleri değerlendiren Kürt Siyasetçi- Yazar İbrahim Güçlü, “Karşımızda özgür, demokratik olmayan bir yapının yönlendirmesi sonucunda yapılan eylemler var. Resmen özürlü bir durum. Tamamıyla ideolojik bir yaklaşım” dedi.
“Böyle bir eyleme ‘sivil itaatsizlik' demek çok yanlış” diyen Güçlü, “Çünkü eşitlik ve halkın öz iradesi eyleme yansımış değil. Öcalan ve PKK'nın talebini eyleme dönüştürmek sivil itaatsizlik olamaz. Tek başına halkın iradesinin eyleme dönüşmesi sivil itaatsizliktir” şeklinde konuştu.
Eylemi yapanların ‘sivil' olmasının da ‘sivil itaatsizlik' anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Güçlü, “Militarist bir güç tarafından, kendi çıkarlarını korumak için yaptırılan eylem, amacı itibariyle sivillikten uzaktır. PKK'nın bir hareketi ve talimatı ile sürdürülüyor” dedi.
ELİNDE SİLAH İLE SİVİL İTAATSİZLİK Mİ OLUR?
Öte yandan PKK'nın silahlı mücadelesine karşı çıkarak ayrılan örgüt eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu ‘Özgür Bireyler Topluluğu' internet sitesinde yazdığı yazılar ile tanınan Rucan Keleş de, “Elinde silah, demokratik olmayan baskıcı otoriter bir örgüt sivil itaatsizlik eylemini yapıyorum diyemez. Çünkü her şeyden önce siyasi yapısı ve geleneği buna uygun olamaz” dedi.
RESMEN EMİR!
Son makalesinde yapılan eylemleri eleştiren Keleş, “Sivil itaatsizlik eylemlerini yapan örgütlenmelerin her şeyden önce sivil ve demokratik bir yapıya sahip olması gerekir. Zira sivil itaatsizlik eyleminin kendisi bizzat emre karşı olmaktır. Sivil itaatsizliğin olduğu yerde mutlaka emir vardır, yasak vardır. İnsanların meşru ve doğal haklarını gasp eden yasalar vardır. İnsanlar ve toplumlar kendi meşru doğal haklarını korumak ve savunmak için sivil itaatsizlik eylemini yaparlar. Emre itaat ve sivil itaatsizlik birbirine zıt eylemlerdir. Diyalektik olarak biri diğerini reddeder. Bireyler ve toplumlar sivil itaatsizlik eyleminin kararını kendi özgür inisiyatleriyle alırlar. Emre itaat eyleminde ise, emir bireyin ve toplumun özgür iradesinin yerine geçer. Hal böyle olunca DTK ve BDP'nin son dönemler yaptığı eylemlere sivil itaatsizlik denebilir mi? Yıllardır belli bir merkezden emir alan ve Abdullah Öcalan'ın kendilerinin iradesi olduğunu kamuoyuna açıklayan “iradesiz” bir siyasi geleneğin eylemine sivil itaatsizlik denebilir mi?” diye sordu.
EMRE İTAATİ YERİNE GETİRİYORLAR
Abdullah Öcalan'ın bu tür “sivil itaatsizlik” eylemlerinin yapılmasının emrini daha önce avukatları aracılığıyla verdiğini hatırlatan Keleş, “BDP ve DTK da Abdullah Öcalan'ın kendi iradeleri olduğunu söylemişlerdi. “İradesiz” emir kulları hemen harekete geçip emre itaati yerine getiriyorlar” dedi. Yazısında, “BDP'nin derdi hiçbir zaman demokrasi ve demokratik talepler olmamıştır. Kendi politik iradesi olmayan BDP ve DTK, İmralı'nın talimatları doğrultusunda sömürgeci rejimin iç çatışmalarına Kürtleri malzeme yapıyor” diyen Keleş, “Onun için de çok masum ve doğru olan sivil itaatsizlik eylemini İmralı'nın emre itaat politikasının gölgesinde boğuyorlar. Emirlerle örgüt kuran, örgütler fesheden, kimlerin parti yöneticisi, kimlerin milletvekili adayı olacağını belirten, emirle silahlı mücadele başlatan/bitiren ve farklı düşünen insanları infaz eden siyasi bir gelenekten gerçek manada bir “sivil itaatsizlik” eylemi beklenebilir mi?” dedi. Yeni Akit