Bu sistem küçük esnafı bitirir

Fahri Kubilay

İnsört: Marketlerin belirli dönemler de (Genellikle haftanın belirli bir gününde ) promosyona giren ürünlerini satmak için yayınladıkları broşürlerle ve gazete reklâmları ile satışa sunmaları.

 

Uzun süredir Seydişehir de böyle satışın yapıldığını duyuyorum da  , kaç sefer uçuk fiyatta satılan ürünlerin olduğunu reklâmında gördüm ama nedendir bir fırsat bulup gidememiştim.

 

Neyse bu hafta Perşembe günkü gazetemde tam sayfa reklâm yayınlanmış, bir ürün hoşuma gitti, hem bu ürünü bakarım hem insanların bahsettiği ortam var mı diyerek sabah dokuzda gittik.  Gittik gitmesine de açılış kapanış saatleri merkeze bağlı imiş.   Bu tür işyerlerini şubelerden kafana göre açıp kapatamıyormuşsun, merkezden kasa açılıyor öyle alışveriş başlıyor.

Nasıl olur derseniz teknoloji efendim teknoloji tamamen otomasyon sistemi, tamamen merkezden yönetiliyor. Şubelerinde ne var? Ne yok?  Saat saat ne satıldı, hangi ürün eksildi anında takip.  Hangi şubeye hangi yeni ürünler geliyor tabiî ki merkezden kurulan sitemle ile takip ediliyor.

 

Türkiye çapında 1800 küsuru geçen şubeler aynı sistemle çalışıyor ve her nereye ne zaman ne kadar ürün gideceğine merkezi sistem karar veriyor şubelerdeki personel makineden farklı bir işlem görmüyor düzenliyor satıyor takip ediyor çalışmaları part time gün boyu çalışma yok çalışma saati sürekli değişiyor.   Şimdi böyle bir sistemde İsterseniz şöyle basit bir matematiksel hesap yapın.

 

Türkiye’n her bölgesinde bulunan Her şubeye 10 ürün konsa kaç ürün için pazarlığa oturur ve alırken sağladığı avantajlar ve üreticiden direkt alması ve erken yapacağı ödemlerle sağlayacağı avantajlar,  sonuç ne biliyor musunuz ben işin içinden çıkamadım o kadarını da siz bulun.

 

Tabiî ki buradan bizim küçük çaplı esnaflık yapanların kulağı çınlasın.

Neyse lafı uzatmayalım konumuza dönelim.

Şöyle bir dolaşıp saat dokuz on beşte vardığımızda kapının önünde bekleyenler her geçen dakika çoğalıyor on dakika içinde mağazanın önü ana baba günü.

Tabiî ki kalabalık olurda laflamak eksik olur mu?

—Niye erken açmazlar

—Beş dakika önce açsa bir şey mi olacak

—Buraya da geldik açsalar da alacaksak alsak, işim de var,

—AA bak bak gelecek hafta şu ürünler de indirim varmış

—Gelecek haftada gelelim olmaz mı?

- Aslında içeride bekliyorlar açmıyorlar..

—Çocuğu komşuya koydum geldim vs. ikili muhabbetler.

 

İnsanların yeni eğlenme, buluşma,  tanışma,  mekânları alışveriş merkezleri.

Neyse saat dokuz yirmi beş ve içeriden Şimdi ne olacak diye merak ederken gelen çalışan anahtarla kapıyı açar açamaz hücum…

Tabiî ki bu bir itiş kakış sanki yağma var, bir izdiham tabiî ki önde gidenlerin kimin olduğunu söylemeye gerek yok,   Bunlar müdavimleri ve tecrübeliler.

Nerden nasıl gideceklerini çok iyi biliyorlar..

Nasıl tarif edeyim size hani o markette alışveriş sonu çıkış kısmı varya normalde girerken kapalı çıkarken açık olan yer oranın alt kısmından sürünerekten geçenlerin görünce aklıma filimler deki tünelden kaçanlar geldi.

Neyse hedef belli   Hedef satışı yapılan ürün… Tüm gücünle ürünün üzerine çöreklenme ile heyecan bitiyor?  Ne kadar kucaklayabiliyorsan  kucakla beğenmezsen  bırakırsın..

 

Olayı seyrederken bu kadar da olmaz ki kardeşim keşke gelmeseydim diye garip bir duyguya kapılıyor insan  kendinden utanıyorsun.. Şu işe  şu kepazeliğe bak  paranla mal alamıyorsun diye bağırmak geliyor.. Bu nasıl iş biraz fazla getirseler olmaz mı? Yoksa bu mağazanın sahipleri bu manzaralardan keyif mi alıyor diye içinden geçiriyor. Neyse satılan ürünü alamamanın kızgınlığı ve yenilmişlik hissi ile  terk etmek den başka çaren kalmadığı anda ,Bir tanıdık ya ben bunu aldım ama olmadı birde sen bak demesi sinirini yatıştırmasa yetmiyor.. Eline aldığın ürüne bakarken etrafında aman beğenmese de almasa gibi düşünceleri gözlerinden okunan insanların bakışları arasında kafandan bin bir türlü şeyler geçiyor ve böyle alışverişi biz televizyonlarda görmeye alıştık sabahın köründe alışveriş kapılarında sıraya geçenleri,

Türkiye de ilk olarak alışveriş de izdihamı önlemek için polisin biber gazı kullandığı bir dönem başlıyor.

 

Sonuç;  21 yüzyılın ekonomik sitemi, para ve marka gücü doğuruyor.

Elinde böyle güç varsa dünyanın tamamı senin için Pazar demektir.  Böyle bir güç ise Türkiye gibi ekonomik sistemlerin uygulandığı ülkelerde çok esnafın canına okur. Maalesef bunu da bugün yaşamıyor muyuz?  Son söz bu işte parası olan, marka olan güçlenecek ve güçlüler ayakta kalacak. Bu sisteme ayak uyduramayan ise başka işe bakacak.

Ben bir esnaf olarak bunu gördüm.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.