Öncelikle şunu belirtelim. Sizinle olduğunu belirten şerefsizin, varlığı yokluğundan daha fazla zarar verir. Ahmak da böyledir. Yani alçak gibidir. O sebeple eskiler, “ahmak dostun olacağına akıllı düşmanın olsun” demişler. Bunu siz “hain ordun olacağına ordusuz kal” diye de okuyabilirsiniz.
Sözde dindar FETÖ alçakları, ordudan temizlenince, ordunun din anlayışı değişti. Vatan anlayışı değişti. Millet anlayışı değişti. Tüm bunların ötesinde dost ve düşman anlayışı değişti. FETÖ’cü hainler ülkeyi de kendileri gibi ABD ve İsrail uşağı yapabilmek için ne entrikalar ne sanal dost ve düşmanlıklar oluşturmuş, akla ziyan.
Afrin Harekâtı her şeyi bir daha yine ve yeniden ortaya çıkardı. ABD ve NATO’nun Türkiye’de 15 üssü var. Bunların tamamı aktif bir biçimde kullanılıyor. Ortadoğu’daki tüm hareketlenmeler ve Rusya’nın Ortadoğu’ya dönük tüm hamleleri bu üsler ve üslerde bulunan formel, informel kadrolar tarafından takip ediliyor. Raporlamalar yapılıyor. Coğrafyamızı, sözde ortak düşmanlara karşı kendi malı çiftlikleri gibi kullanıyorlar.
Aynı üslerin dün dost ülkeler, bugün de bize karşı kullanıldığından hiç şüphemiz yok. Hatay’da bulunan Kisecik Radar Üssü’nden PKK’ya anlık istihbarat veriliyormuş. O kadar ki, Zeytin Dalı Operasyonu kapsamında Türkiye’den kalkan her uçak, bu uçakların vuracağı hedefler ve atılan her füze terör örgütüne anlık olarak istihbarat ediliyor. Aynı şekilde Hatay Yayladağı’nda bulunan Kel Dağı ve Malatya’da bulunan Kürecik Üssü’de bu amaçlar için kullanılıyor. Yani hırsız, evin içinde.
ABD, şüphesiz halen küresel bir aktör. Halkı tarafından % 95 oranında sevilmeyen Türkiye’de bile 15 üssü var. Ortadoğu’nun her tarafını, AB ülkelerinin neredeyse tamamını kuşatmış. Ama bu ABD ile baş edilemez demek değil. Bilakis bu büyüklük, bulundukları ülkelerdeki kamu desteğini kaybetmeleri ile birlikte hızlı bir çöküşü de ifade eder. İşte Türkiye, yakalamış olduğu bu büyük gerekçe ile tam da bunu yapmalıdır.
Zeytin Dalı operasyonunda durduğu yer ve Kuzey Suriye’de kurmaya çalıştığı PKK Kürt devleti ile ABD çok net biçimde bizimle ilgili düşüncesini açık etmiştir. ABD, bu coğrafyada bizim olmamızı istemiyor. Bizi 1914-1918 sendromunu yeniden yaşatarak tırpanlamak istiyor. Oysa 1914 yılı 600 yıllık Osmanlı’nın en zayıf dönemiydi. 1918 ise 90 yıllık Cumhuriyetin en güçlü yılı. ABD şartların değiştiğini göremiyor. Bu milletin fedakârlık ve cesaretinde 1914’e göre bir azalma yok. Ama bilgiyi kullanma ve irade ortaya koymada kıyas kabil olmayan bir ilerleme var.
Tüm bunlarla birlikte ABD’ye tasını tarağını topla ve ülkemi terk et deme vakti gelmiştir. Zeytin Dalı Operasyonunda verdiğimiz her şehidin kanında ABD’nin parmak izi vardır. O parmağı kırmanın izi de okyanusa gömmenin vakti gelmiştir. Türkiye’de bulunan 15 üs ivedi bir şekilde çok sıkı denetim altına alınmalıdır. Ve belli bir plan dâhilinde de ülkeden şutlanmalıdır. Bu hareket, içerde zayıflayan ABD’nin sınır ötesi düşüşünün de işaret fişeği olacaktır.
En ihtiyaç olduğumuz zamanda Patriot’nu geri çeken NATO’nun da, Leopar tanklarının modernizasyonu sözleşmesini iptal eden Almanya’nın da, PKK’ya binlerce tır ve binlerce kargo uçağı silah veren ABD’nin de Türkiye’de üs bulundurmasına izin vermenin bir anlamı yok. Onlar, tüm bu teçhizatları bizim sadece törenlerde kullanmamızı istiyor. Düşman kapımıza dayandığında bırakın katkı vermeyi, kapıyı içeriden açarak en büyük alçaklığı yapıyorlar.
İncirlik başta olmak üzere tüm NATO ve ABD üsleri kapatılmalıdır. Bize bu yaptıklarından daha büyük kötülük yapamazlar. Zaten yapacak güçleri ya da cesaretleri olsa bir saniye bile beklemezler. Şu an yaptıkları savaşı vekilleri değil, kendileri yapardı.
Öyleyse üslerini de sırtlarına yükleyerek kovalım gitsin. Bu utancı taşımaya ne gerek var?