Türkiye’de son birkaç yıl içinde kadına yönelik şiddetin artması ile hükümet , “Kadının Koruması” adına, hemen bir çalışma başlatarak bir yasa çıkardı. Yasanın tarihi; 08.03.2012, Kanun Numarası da; 6284’tür.
Çıkarılan yasanın, Batı Normları örnek alınarak hazırlandığı için aile kurumumuza yarardan çok zarar vereceğini düşünmekteyim.
Biz biliyoruz ki; Batı’da “aile” diye bir kavram yoktur. Varsa bile son yüzyılda, bu yapının çöktüğünü bilmeyen yoktur. Sığınabileceğimiz son kale olan aile yapısının temeline şimdi bizim ülkemizde de dinamit konmuştur bir nevi.
Son yıllarda yaşanan olaylar göstermektedir ki; bu yapılanlar, kadına yapılan şiddettin ötesine geçerek aileyi yok edecek şekil almaya başlamıştır.
Öyle değil mi yoksa?
Şiddet gören acaba sadece kadın mı olmaktadır? Ya da şiddetin nedenlerine inilerek mi çıkarılmıştır bu yasa? Şiddet kadına yapılmakla kalıyor mu, yoksa çoğu zaman şiddetin sonucunda “şiddeti yapan” olarak nitelendirilen erkek de kendi hayatlarına son mu veriyorlar?
Bu yasa hazırlanırken sorunun tespiti gerçekçi olarak mı yapılmıştır yoksa bir türlü “Batıcılık” baskıları sonucu palyatif tedbirlere mi başvurulmuştur?
Çıkarılan kanun sadece kadını değil, ailenin tamamını korumak amaçlı olmalıydı. Bu konuda ortaya konan çabaların yetersiz kalacağını ömrü olan herkes mutlaka görecektir.
Kadınlar, toplumda hak ettikleri yeri hak ettikleri şekilde almadıktan sonra değişen hiçbir şey olmayacaktır.
Batı aile yapısı, bizim aile yapımıza örnek olacak bir model değildir ki. Bizim dinimiz, örfümüz ve geleneklerimiz tamamen farklıdır. Bu kanun, kültürel değerlerimiz dikkate alınarak hazırlanmalıydı. Zaten, AB kriterleri örnek alınarak oluşturulan bu gibi manevi ve kültürel yapıyı etkileyecek yasalar, çok başarılı olmamıştır. Çünkü insanımız bunları kabul edememişlerdir. Bünyelerine uyduramamışlardır.
Dinimize göre aile; anne, baba ve varsa çocuklardan oluşan kutsal bir yuvadır. Birbirlerine sevgi ve saygı bağlarıyla bağlı olan; aynı inanç, aynı düşünce ve aynı duyguları paylaşan; kendilerine düşen görevleri yerine getiren bireylerden oluşmaktadır.
Uygarlıkta ileri gitmiş ne kadar millet varsa, aile ocağında iyi eğitim görmüş bireyler sayesinde ulaşmışlardır hedeflerine.
Ailenin düzenli, huzurlu ve mutlu olması, aile bireylerinin birbirlerine karşı sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma bilinci içinde olmalarına bağlanmıştır
Aile, her insanın doğup büyüdüğü kutsal bir ortamdır. Hepimizin kaldığı bir yer vardır. Ancak aile bireylerinin yaşadıkları yerlere “yuva” denilmektedir. “Aile yuvalarına”, “aile ocağı” da denilmektedir.
“Yasalar, bu ocağın ebediyyen tütmesi için, bütün aile fertlerini koruyacak şekilde hazırlanmalıydı” diye düşünüyorum.
Türk Aile yapısının en önemli özelliği, “fedakarlık” ve “yardımseverliktir.” Bu faktörleri güçlendirmek “var” denilen sorunları büyük oranda çözer halbuki...